Türkiye’de Kadın Anlayışının Şekillenmesinde Amerikan Okullarının Etkisi
Küresel Araştırmalar Merkezi “Kadın Kimliği Üzerinden Çağdaş Kültür Okumaları” atölye grubunun Tezat toplantıları çerçevesinde Mayıs ayındaki misafiri, Marmara Üniversitesi Din Eğitimi Bölümü’nde “Yabancı Okullarda Kızların Din Eğitimi (Arnavutköy Amerikan Kız Koleji Örneği)” başlıklı teziyle yüksek lisansını tamamlayan ve aynı konuda doktora çalışmalarına devam eden Ayşe Köse Aksu idi.
Giriş konuşmasında Nazife Şişman, Türkiye’nin modernleşme sürecine, özellikle de kadın modernleşmesine ışık tutması bakımından, misyonerlik faaliyetleriyle iç içe geçmiş bir biçimde çalışmalara başlayan yabancı okulların, eğitim kanalıyla yeni bir zihin dönüşümüne ve yeni bir hayat tarzının benimsenmesine nasıl etki ettiğini anlamak amacıyla kolejlerin etkileri üzerine derin analizlerin yapılmasına duyulan ihtiyacın altını çizdi.
Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nin finansörü olan, 1810 yılında Boston’da teoloji eğitimi almış ve “Tanrının yeryüzündeki hâkimiyetini sağlamak” ülküsüyle yurt dışında dinî eğitim faaliyetleri yürütmeyi hedefleyen Protestan kişiler tarafından kurulan American Board (Amerika Yabancı Misyonerler Birliği) teşkilâtı hakkında bilgiler vererek konuşmasına başlayan Ayşe Köse Aksu sözlerine şöyle devam etti: Tipik oryantalist karakteri taşıyan kurumun çalışmaları İngiliz Revell Company’nin desteğiyle Hindistan’da başlar. İyi yetiştirilmiş misyonerleri sayesinde kurum, Hindistan ve Ortadoğu’nun çeşitli bölgelerinde hastaneler, kız ve erkek okulları ile gençlik teşkilâtları kurmayı başarır. Benzer şekilde ülkemizdeki teşkilâtlanmasını tamamlayarak Doğu Anadolu’daki okullarına din adamı yetiştirmek amacıyla kurum, 1869 yılında İstanbul’da Robert Koleji’ni kurma çalışmalarına başlar. Bu çalışmayı yürütmek amacıyla görevlendirilen Cyrus Hamlin, İstanbul’daki şartların hedefledikleri gibi bir okul açmaya uygun olmadığını görerek, işe Bebek yakınlarında bir home-school açmakla başlar. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji için çalışmalar da yine benzer biçimde Julia Rappleye tarafından başlatılır. 1871 yılında Gedikpaşa’da bir home-school şeklinde kurulan kolej daha sonra Selamsız’a taşınır. Birkaç yıl sonra Milles Patrick müdire olarak atanır ve 49 yıllık hizmeti boyunca, okulun hem Türkiye’de hem de teşkilâtın diğer okulları arasında kabul görmesini sağlayacak bir başarıya imza atar. İlk dönemlerde bu okulların hedef kitlesi azınlıkların çocuklarıdır. Müfredat programlarında dikiş-nakış, Ermenice, İncil, coğrafya dersleri yer alır. Zamanla ihtiyaca göre geliştirilen programdaki dersler, mutlaka teoloji okumuş, ibadetlerini yapan, güler yüzlü, işini iyi yapan branş hocaları tarafından verilir. Okul seküler bir eğitimi amaçladığından açıktan açığa dinî telkin yapılmaz. Bununla beraber 24 saat boyunca dindar ve teoloji mezunu öğretmenler tarafından yetiştirilen öğrenciler için iliklere kadar işleyen dinî bir hava mevcuttur.
1890 yılında okul ilk Müslüman ve Türk öğrencisini mezun eder: Gülistan İsmet. Mezun olmasına rağmen peçesini çıkartıp diplomasını alamayan Gülistan İsmet, okulu babasının çabalarıyla gizlice bitirebilmiştir. Çünkü padişah II. Abdülhamit’tir ve ülkedeki milliyetçilik faaliyetlerini destekledikleri gerekçesiyle bu okulların üzerinde yoğun bir baskı söz konusudur. Bu dönemde Koleji bitiren Halide Edip de aynı sıkıntıları yaşamıştır. Jön Türk hareketinin başarısıyla Müslüman öğrencilerin okullara girişi serbest hâle gelir. Hatta dönemin millî eğitim müfettişleri V. Reşat adına koleji şeref nişanıyla ödüllendirir. Müslüman-Türk öğrencilerden din değiştirmeleri beklenmez; zira kendi değerlerine ve sosyal yaşantısına yabancılaşarak bir Amerikan gibi yaşamaları yeterlidir.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte çıkan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun bir sonucu olarak, özellikle Bursa’daki okullarda birkaç Türk öğrencinin irtidat etmesi sebebiyle bazı okulların kapatılmasına karar verilir. Fakat Robert Koleji ile Arnavutköy Kız Koleji’nin seküler bir eğitim yaptığı ileri sürülerek, bunların açık kalması için Lozan’da baskı yapılır. Özellikle Robert Koleji mezunu Münir Ertegün bu okulların açık kalması amacıyla çaba harcar.
Ev hanımlığından banka müdireliğine kadar hayatın bütün teferruatlarıyla ilgili kaliteli bir eğitim alan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji mezunları, halkın arasına çok fazla karışmaz ve yine kendileri gibi yetiştirilen erkek koleji mezunlarıyla evlenirler. İlk banka müdiresini, ilk kadın doktorunu çıkartan kolejin mezunları arasında Gül Derman, Ayşe Kulin, Rahşan Ecevit gibi pek çok önemli isim yer almaktadır. Bu şahsiyetlerin Türkiye’de iktisatçı, ressam, başbakan, başbakan ve bakan eşi, üst düzey bürokrat ve eşleri konumunda olduklarına dikkat edilirse, mezunlarıyla bağlarını asla koparmayan Amerikan kolejlerinin, Türkiye’nin siyasî tarihinin şekillenmesindeki etkinliği de aşikâr olur.