“Dünyevileşme mi Sekülarizm mi?”
Perviz Manzur’u 80’li ve 90’lı yıllarda süren “Bilginin İslâmileştirilmesi” ve “İslâm ve Modernlik” tartışmalarına yaptığı katkılarla tanıyoruz. O dönemlerde Faruki’nin “Bilginin İslâmileştirilmesi” tezine itirazları ile gündeme gelen İcmalî entelektüeller grubu içinde yer alan Manzur, bir süredir İsveç Müslüman Federasyonu’nun başkanlığını yürütüyor. Aralık ayında vakfımıza konuk olan Manzur, “Dünyevîleşme mi, Sekülerizm mi?” başlıklı konuşmasında, dünyalılık yahut dünyevîlik (worldliness) mefhumunun, doktriner laiklik siyasetlerini meşrulaştıran sekülerlik kavramından farklı olduğunu vurguladı. Buna göre, İslâm’ın tarihsel pratiği, sekülerizme kaymayan, fakat siyasetin ve tarihin ‘bu-dünyalı’ karakterini de ıskalamayan bir çizgi takip etmiştir. İslâm, ruh-madde, ya da din-dünya türü ikilikleri esas almaz. İslâm’a göre imanın (dinin) nihai ötekisi dünya değil, dehrdir; yani dünya değil, zaman. Klasik İslâm tasavvuruna göre müteal olana tezat teşkil eden, saf zamansallık olarak dehrdir. Zira zaman tüm değerleri bertaraf edip ahlâkî ve fikrî nihilizme kapı açar.