İslâm ve Terör: Fıkhî Bir Yaklaşım
Küresel Araştırmalar Merkezi’nin mutat olarak düzenlediği ve küresel siyasî, kültürel, ekonomik, güvenlik, çevre vb. konuları ele alan son zamanlarda yayınlanmış veya yayına hazırlanan kitap ve makale çalışmalarının tartışıldığı Kitap-Makale sunumlarının Nisan ayı konuğu İSAM’da araştırmacı olan Doç. Dr. Ahmet Özel’di. Ahmet Özel’den Küre Yayınlarından çıkan İslâm ve Terör: Fıkhı Bir Yaklaşım başlıklı kitabı hakkında bir sunum dinledik.Özel, sunumuna Soğuk Savaş sonrası durumu, uluslararası ortamın içine düştüğü krizleri örnek vererek başladı. Eserin giriş bölümünde de belirttiği üzere Soğuk Savaş sonrası dönemde Komünist bloğun çöküşüyle birlikte Samuel Huntington’un Medeniyetler Çatışması tezini ortaya attığını ve İslâm’ın dışlanılmaya çalışıldığını belirtti. Özellikle 11 Eylül olayları sonrasında ayrımı derinleştirme çabasına giren Batılıların hedef tahtasına İslâmî kavram ve kurumları yerleştirmeye çalıştıklarına dikkat çeken Özel, İslâm ve terör gibi iki zıt kavramın yan yana ve zaman zaman eşanlamlı şekilde kullanılarak özdeşleştirilmeye çalışıldığını vurguladı. Özel, terör konusunda İslâm’ın ne dediğini vurgularken teröre karşı nasıl tavır alınması gerektiği konusunda önemli klasik kaynakları temel alarak örnekler ve yorumlar sundu.Konuşmasında İslâm ile terör arasında kurulan ilişkinin uluslararası ideolojik/siyasî arka planı olduğunu vurgulayan Özel, sömürgeci ve işgalci güçlere karşı ortaya çıkan İslâmî hareketlerin çoğu zaman duygusallıkla/duyarlılık ile aklıselimlik/rasyonellik arasındaki ince çizgide bir sarkaç gibi gidip geldiklerini, ilişkiye girdikleri gizli servislerin, söz konusu hareketleri kendi çıkarları için kullandıklarını ve gerektiğinde çok çabuk harcadıklarını ifade etti.Özel, El-Kaide gibi gevşek örgüt yapılarının ise her zaman manipülasyona açık olduğunu belirtti. Küresel çıkar rekabetinin yeni aracının terör, hedefinin de İslâm, İslâmî kavram ve kurumlar olduğunu vurgulayan Özel, bu süreçte medyanın da önemli bir rolü olduğunu özellikle vurguladı.Kitabında son yılların en önemli güvenlik sorunu haline gelen terörizm konusuna İslâm düşüncesinin nasıl yaklaştığını -klasik metinlerden ve kavramlardan hareketle- irdelemeye çalıştığını, bunun yanı sıra Batılı araştırmacıların konuyla ilgili görüşlerine de yer verdiğini belirtti. Özel, gayrimüslimlerle birlikte yaşamak konusunda ise, temel kriterin vahiy ve sünnet olması gerektiğini vurguladı. “Müslümanlara karşı düşmanca tavırlar içine girmedikleri sürece gayrimüslimlerle ilişkilerin Kur’ân-ı Kerim’in temel prensipleri ve Hz. Peygamber ile Hulefa-i Raşidin’in uygulamaları çerçevesinde” olması gerektiğini belirtti.Cihad kavramına bugün yüklenen olumsuz anlamın “siyasî” olduğunu vurgularken cihad,direniş ve terör kavramlarının birbirine karıştırılarak siyaseten ve çoğunlukla bilinçli bir şekilde istismar edildiğini belirtti. “Cihadın hem mahiyet ve anlamı, hem sebep, amaç, sonuç ve hükmü bakımından ne terörle, ne de Batı[lı literatürde kullanılan anlamdaki] kutsal savaşla ilgisi ve benzerliğinin” bulunduğunu belirterek, kavramın kendine özgü anlamının ortaya konmasını böylece bu konudaki kavram kargaşasının ortadan kaldırılması gerektiğini işaret etti. Özel, konuşmasını Darulislâm-Darulharp-Darussulh ve mukabelebilmisil kavramlarını açıklayarak tamamladı.Soru-cevap kısmında ise dinleyicilerden gelen yorumlar ve sorularla keyifli bir sunumu daha nihayete erdirdik.