Osmanlı Kara Ordusunda Yeniden Yapılanma (1826-1839)

Paylaş:

Geçmişten günümüze insanların yaşamındaki en temel olgulardan birini, yani savaş olgusunu, “Osmanlı Kara Ordusunda Yeniden Yapılanma ve Sosyo-Politik Etkileri (1826-1839)” başlıklı doktora teziyle mercek altına alan Gültekin Yıldız, tezinde, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun ilan edilmesine kadar geçen süre içinde Osmanlı savaş organizasyonunda gerçekleştirilen yeniden yapılanmayı incelemektedir. Yıldız, bu bağlamda, Osmanlı’nın düzenli orduya geçiş çabalarında ne denli muvaffak olduğunu sorgulamaktadır. Yıldız’a göre devlet ile toplum arasındaki ilişkilerin yeniden düzenlenmesini gerekli kılan bu proje, askerî olmaktan çok siyasî bir operasyondur. Bu operasyon sürecinde tüm kaynaklarını askerî maksatlı olarak seferber eden siyasî merkezin başvurduğu ideolojik ve retorik kurgulara bakıldığında -özellikle- dini araçlaştırarak mutî asker/yurttaş üretmeye çalıştığı gözlenir. Tezin ele aldığı bir diğer husus, ordudaki yeniden yapılanmanın öncü bir batılılaşma hamlesi olup olmadığı, bu dönemde gerçekleştirilen teknoloji transferinin Osmanlı tarihinin geneli içinde yeni bir başlangıç oluşturup oluşturmadığıdır.Tezini hazırlarken Osmanlı Devlet Arşivlerinden, Serasker Hüsrev Paşa’nın kütüphanesindeki askerlikle ilgili yazma ve matbu eserlerden, vakanüvis ve diğer görevliler tarafından kaleme alınan tarihler, ruznameler ve monografilerden yararlanan Yıldız, kendi dönemiyle sınırlı kalmayan bir takım sosyo-politik etkilere zemin hazırlayan ‘kurucu’ rolü hasebiyle tez dönemini 1826-1839 olarak belirlemiştir. Bu dönemlendirmenin bir diğer sebebi de teknik imkânsızlıklardır. Tez dört bölümdür:İlk bölümde İstanbul’daki siyasî elitin bu süreçte gelişen bazı olaylar nedeniyle içine girdikleri hükümranlık krizini ve bu durumun yeni bir askerî teşkilat kurma projesiyle ilişkisini irdeleyen Yıldız, Yeniçeri Ocağı’nın ve Bektaşiliğin kaldırılmasını birer askerî ve teolojik mesele olarak değil; sosyo-politik tasfiye olarak kurgulamaktadır. Böylece bu kurumların tasfiye edilmelerinde dinî ve askerî sebepler dışında başka nedenlerin bulunup bulunmadığı sorgulanmaktadır. Devletin bu yeni uygulamalarına ilişkin gerekçeleri bağlamında askerî reformdan ne anladığı, devlet ve ordu yapısındaki zaafları ne şekilde bertaraf ettiği ve ne tür çözümler önerdiği de bu ilk bölümün araştırma konusudur.Tezin ikinci bölümü Fransız Devrimi sonrası ortaya çıkan demokratik siyaset havası ve zorunlu yurttaş askerliğe dayalı kitle ordusu rüzgârından, genelde tüm Avrupa’nın özelde ise Osmanlı’nın nasıl etkilendiğini irdelemektedir. Bu minvalde Yıldız, merkez ordu kurma teşebbüslerinin bu konjonktürde nereye oturduğunu değerlendiriyor. Osmanlı düzenli ordusunun temel niteliklerinin de araştırıldığı bu bölümde ayrıca ücretli savaş istihdamına ilişkin incelemeler de sözkonusu.Yeni ordunun kuruluş kanunnamesinde öngörüldüğü şekliyle teşkilatlanıp teşkilatlanmadığını inceleyen üçüncü bölümde Frenkleşme/Avrupalılaşma olarak sunulan düzenli orduya geçişin sosyo-politik açıdan neye karşılık geldiği tartışılmaktadır. Askerî teknolojik yapılanma, askerî siyasî elitin ve ulemanın buna karşı gösterdikleri tepkiler ve Osmanlı siyasî elitinin kılık kıyafetten, dinledikleri müziğe kadar kamu hayatında alafrangalaşırken, özel hayatlarında Osmanlı/Müslüman kalmalarının yarattığı bilinç parçalanması da ele alınmaktadır.Dördüncü bölüm ise talim ve terbiye konusuna ayrılmıştır. Burada ilk etapta orduya asker yetiştirme eylemi gibi görülen talim aktivitesi zorunlu ve disiplinli bir iş rejimi olarak incelenmeye çalışılmış ve Yıldız’ın ifadesiyle, “II. Mahmud’un muallen ve muntazam olduğuyla övünülen mutî Asâkir-i Mansûre’sinin muharebe meydanlarında neden ‘nusret’ bulamadığı sorusu da bu açıdan cevaplanmaya uğraşılmıştır.”

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir