İslâm Siyaset Düşüncesi Nasıl Ele Alınabilir?
Çalışmalarına Hızır Murat Köse’nin öncülüğünde 2003 yılında başlayan Siyaset Düşüncesi Atölyesi bir yandan İslâm siyaset düşüncesinin kadim birikimini keşfetme çabasını sürdürürken, öte yandan “İslâm siyaset düşüncesi nasıl ele alınabilir?” sorusuna cevap bulmaya gayret etmektedir. Köse’nin Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi için kaleme aldığı “Siyaset” maddesi (İstanbul 2009, c. XXXVII, s. 294-299) bu sorunun peşine düşen bir deneme niteliğindedir.Dîvân Toplantıları’na konuk olan Hızır Murat Köse atölye çalışmalarıyla başlayan bu serencamı ve başlıkta yer alan soruya dair tespitlerini mezkûr maddeyi merkeze aldığı bir sunumla paylaştı. İslâm ve siyaset kavramlarının biraraya getirilmesine dair değerlendirmelerinde, İslâm’ın bünyesindeki farklı yaklaşımların, mezheplerin ve literatürün dikkate alınması gerektiğine işaret ederek, benzer bir durumun siyaset başlığı altında ele alınabilecek birikim için de geçerli olduğunu vurguladı. Buna göre fıkıh ve kelâm gibi ilimlerinin yanı sıra, felsefeden siyasetnâmelere, ahlâk kitaplarından ıslahatnâme/nasihatnâmelere kadar zengin bir literatürün varlığı “Siyaset olarak nitelenmesi mümkün, sınırları çizilmiş bir alan var mıdır?” sorusunu gündeme getirmektedir. İslâm siyaset düşüncesine dair çalışmalarda vuzuha kavuşturulması gereken hususların başında bu mesele gelmektedir.Öte yandan, günümüz çalışmalarında bu birikimi doğru bir şekilde anlamanın önünde birtakım engeller bulunmaktadır. Bu engeller arasında, (a) klasik eserlerin kaleme alındığı tarihî bağlamın göz ardı edilmesinden kaynaklanan anakronik yanılsama; (b) sosyal bilimlerin mevcut tasniflerini esas alarak metinleri ait oldukları disiplinlerden kopartarak incelemekten doğan disipliner yanılsama ve (c) Leo Strauss ve ekibinin siyaset metinlerinin anlaşılmasına dair geliştirdikleri bir okuma tarzı olan bâtınî yanılsama yer almaktadır. Esas itibariyle oryantalist yaklaşımın malul olduğu bu tür yanılsamaları aşıp hem İslâm medeniyeti içerisinde varlık bulan ve siyasetin konularını içeren birikimi ihya ederek günümüze taşımaya hem de günümüz dünyasına hitap etmeyi sağlayacak farklı bir siyaset dili geliştirmeye matuf çalışmalara duyulan ihtiyaca dikkat çeken Köse, İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî’nin el-Gıyâsî adlı eserinde yer alan “kat‘iyyat-zanniyyat” tasnifine dayandırdığı bir kavramsallaştırmadan hareketle “siyaset düşüncesinin” nasıl okunabileceğine dair “deneme niteliğindeki” yaklaşımını dinleyicilerle paylaştı.Bu tasnifi, fıkıh literatürünü aşacak şekilde daha geniş bir çerçevede ele alan Köse’ye göre, “İslâm düşüncesinde siyaset kurumu Allah, insan, toplum ve tabiat arasındaki ilişkiye dair İslâm’ın ontolojik tasavvuruna dayanmaktadır. Sadece aksiyolojik düzlemde mekanizmaya indirgenemeyen siyaset, sosyal bilimlerde olduğu gibi ekonomi ve hukuktan bağımsız bir disiplin olarak düşünülmez. Kur’an ve Sünnet siyasetin kurucu ilkelerini (kat‘iyyât) vaz etmiş, bunların uygulama aşamasında alacağı teorik yapı ile zanniyyât alanını zaman içinde yapılacak ictihadlara bırakmıştır. Sözgelimi âdil ve meşru bir devlet başkanı seçme gereği kat‘î bir hüküm, nasıl seçileceği ise zannî bir meseledir. Hz. Peygamber’in vefatından sonra halifelerin seçiminde farklı usûllerin uygulanması, Sünnî âlimlerce bu durumun açık delili olarak gösterilir. İslâm tarihi boyunca kat‘î-zannî ayırımı sayesinde, zaman ve mekân değişmesine bağlı farklılıklara göre uygun çözümler uygulamaya konabilmiş, bunun sonucu olarak totaliter rejim modellerinin önü tıkandığı gibi İslâm toplumlarında farklı inançlara sahip zümrelerin kendi din ve kültürlerini korumalarına imkân sağlayan modeller gelişmiş; asli ilkelere aykırı olmamak şartıyla değişik kurumsal ve siyasal tecrübeler kabul edilmiş ve uygulama alanı bulmuştur. Yine bu sayede kat‘iyyât boyutuyla toplumun ve siyasetin inşasını mümkün kılacak ortak bir zemine vurgu yapılırken, modern Batı tecrübesindeki sosyal zemin dışında bir temel kabul etmeyen rölativist anlayışın egemen olmasının da önüne geçilmiştir.”Hızır Murat Köse sunumunu, İslâm siyaset düşüncesi alanında, kapsamlı bir proje dâhilinde, değişik disiplinlerden araştırmacıların katkısıyla yapılacak zenginleştirilmiş çalışmaların önemine dikkat çekerek sonlandırdı.