Hülâsatü’l-Efkâr Gazetesi Merceğinden Osmanlı’da Sosyo-Ekonomik Durum
Mustafa Öztürk ile 19. yüzyılın son çeyreğinde Hülâsatü’l-Efkâr gazetesi bağlamında Osmanlı’nın günlük yaşamındaki sosyal ve ekonomik gelişmeler üzerine tartıştık. “Hülâsatü’l-Efkâr Gazetesi ve 1873-1875 Arası Osmanlı Devleti’nin Ekonomik ve Sosyal Durumu” başlıklı yüksek lisans tezini Marmara Üniversitesi’nde tamamlayan Öztürk tezinde, gazeteye yansıdığı kadarıyla sözkonusu yıllar dâhilinde günlük hayatta ne gibi sosyal ve ekonomik gelişmeler yaşandığını tespit ve analiz ediyor.Tarihin farklı alt-dallarında araştırmalar yapanlar; özellikle sosyal ve ekonomik tarih üzerine çalışanlar için en temel araştırma kaynaklarından olan gazetelerin önemine binâen, tezde öncelikle Osmanlı basın tarihine yer veriliyor. Öztürk’e göre, Tanzimat dönemini konu edinen çalışmalarda, bilhassa 1860 sonrası sayıları artan gazetelerin etkisini göz ardı etmemek gerekir. Bu düşünceden hareketle Öztürk, dönemin gazetelerinden, 22 Haziran 1873’te yayına başlayan, Hülâsatü’l-Efkâr gazetesini mercek altına alıyor tezinde.Bazen gün içinde iki kez bazen de cumartesi günleri yayınlanmak suretiyle haftada altı kez çıktığı tespit edilen gazete ilk 67 sayısından sonra Matbuat İdaresi tarafından kapatılıyor, ancak kısa bir süre sonra tekrar yayınına devam ediyor. Gazetenin yayın hayatına veda ettiği tarih ise 22 Temmuz 1874. 135. sayısıyla kapanan gazetenin niçin kapatıldığına dair ayrıntılı bir bilgi yoktur. Ayrıca, gazetenin sahibi olarak görünen Antuan Efendi’nin kimliğine ilişkin gerek arşivde gerekse ikincil literatürde yapılan inceleme sonucunda da henüz bir bilgiye ulaşılamamıştır. Yazı işleri müdürü olarak zikredilen Lütfi Efendi dışında gazeteyi çıkaran veya haberleri yazan başka bir isme çoğu zaman rastlanmamaktadır. Ancak isim yerine bazen haberi yazan kişinin hangi sosyal pozisyonda bulunduğunu gösteren ipucu sayılacak bazı ibarelerin kullanıldığı görülmektedir. Dönemin diğer birçok gazetesinde genişçe yer verilen siyasî yahut fikrî tartışmalar gazetede daha az yer almakta, çoğunlukla günlük hayatı ilgilendiren haberler bulunmaktadır. Gazete, misyonu itibariyle “tarik-i terakki”ye hizmet etmeye yönelik bir yayın yaptığını deklare etmektedir. Öztürk’e göre bu doğrultuda, günlük hayatta yaşanan problemler gündeme getirilerek yöneticilerin gereken düzenlemeleri yapmaları, şartları iyileştirmeleri hedefleniyor.Gazete genelde dört sayfa olarak çıkmıştır. İlk sayfada sarayla ilgili haberlere, devlet görevlilerinin yükselmelerine, önemli toplantılara yer verilmiştir. İkinci sayfa sosyal olaylara tahsis edilmişken, üç ve dördüncü sayfalarda reklamlar bulunmaktadır. Gazetenin ilk sayılarında dış haberler de mevcuttur. Öztürk çalışması bağlamında sosyal ve ekonomik haberler ile ulaşıma ilişkin haberleri tarayarak, ikincil literatür eşliğinde analiz etmektedir. Ulaşımla ilgili haberlerde demiryolları, İstanbul’daki şehir içi kara ve deniz ulaşımıyla ilgili sorunları yansıtan haberler öne çıkmaktadır. Burada halkın bu konudaki sıkıntılarından ve meydana gelen kazalardan bahsedilmektedir.Öztürk, sosyal içerikli haberlerde öncelikle, eğitim konusundaki düzenlemelere yer veriyor. Ayrıca edebî tartışmalar, tercüme faaliyetleri gazete haberlerinden izlenebilmektedir. Yine bu dönemde gerçekleştirilen okul ve hastane inşaatları, sağlık hizmetleri konusunda karantina uygulamaları sıkça haberlere konu olmaktadır. Kadınların sosyal statüleri üzerine de bazı haberler göze çarpmaktadır. Ekonomik alanda ise, özellikle kıtlık ve buna bağlı mağduriyetlerin, mağdurlara yapılan yardımların yanısıra Osmanlı Devleti’ndeki genel malî sıkıntının günlük ekonomik hayata olan yansımaları haberlerden takip edilebilmektedir. Zira Osmanlı Devleti bu yıllarda artık borçlarını ödeyemeyeceğini (moratoryum) alacaklılarına ilan etmiştir. Ancak ekonomik açıdan böylesine dar bir durumda dahi yapılabilen yatırımlar gazetenin sayfalarında yer almaktadır.Gazete hakkında daha önce yapılan bazı değerlendirmeleri de eleştiren Öztürk’e göre, gazetenin kamuoyu oluşturmayı hedefleyen bir yayın takip ettiğini; ancak bunu başaramadığını iddia edenler detaylı bir analiz yapmadan bu sonuca ulaşmışlardır. Öte taraftan gazete salt ekonomik ve sosyal açılardan değil, siyasî, hukukî vb. açılardan da araştırmaya konu edilebilir.