Arap Günlüklerinin Işığında Osmanlı Hakimiyetinin Sonu (The End of the Ottoman Rule in the Arab Diaries)

Paylaş:

Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi Salim Tamari, TAM Sohbet programının konuğu idi. Kendisiyle yakında Klasik Yayınları tarafından Türkçesi yayınlanacak olan Ammü’l-Cerad[1]kitabı çerçevesinde, Arap vilayetlerindeki son dönem Osmanlı idaresi ve bunun Araplar tarafından nasıl algılandığı hakkında konuşuldu. Kitap, İhsan Tercüman adlı Arap kökenli bir Osmanlı askerinin tuttuğu günlükler ve Salim Tamari’nin kitaba yazdığı hacimli ve ufuk açıcı giriş yazısından oluşmaktadır. Batı tarihi ile kıyaslandığında Osmanlı tarihi kaynaklarında bu tür anlatıların azlığı dikkate alındığında kitap hem Osmanlı topraklarında yaşayan ve savaş dolayısıyla askere alınmış bir Arap’ın dünyasını anlamak hem de bu dönemin sıkıntılarını anlamlandırmak açısından büyük önemi haizdir.

Konuşmasına kitaptan bağımsız olarak Osmanlı idaresinin Arap coğrafyasını nasıl gördüğü sorusuyla başlayan Tamari, bu bağlamda 1915 yılı başında VIII.Kolordu mensuplarına Filistin ve çevresini tanıtmak maksadıyla hazırlanan Filistin Risalesi adlı bir risaleden yola çıkarak bu soruyu anlamlandırmaya çalıştı.[2] Risalede, Suriye bölgesinde yaşayan toplulukları tanımlarken kullanılan “Suriyeli”, “Arap”, “Türkmen”, “Türk” gibi kategorilerden hareketle Tamari, imparatorluğun en son dönemi olan I. Dünya Savaşı döneminde dahi etnik temelli tanımlamaların belirsizliğine ve bu anlamda yaşanan kafa karışıklığına dikkat çekiyor.

Daha sonra İhsan Tercüman’ın günlüğüne değinen yazar, bu anlatıyı aynı döneme ait başka hatırat ve günlüklerle de karşılaştırarak tarihsel bağlamına oturtuyor. Öte taraftan Osmanlı sonrası dönemde yazılan hatıratların problemlerine işaret eden Tamari Arap milliyetçileri tarafından yazılan hatıratların oluşturduğu bağımsızlık isteyen Arap resminin, o dönemde yazılan günlüklerde ortaya konanla uyuşmadığının altını çiziyor. Yazara göre, Cemal Paşa’nın Şam ve Beyrut’ta gerçekleştirdiği idamlar bu noktada birçok Arap için bir dönüm noktasıdır. Arap milliyetçiliği bağlamında Şerif Hüseyin’in isyanına da değinen konuşmacı, bu hareketin hem Cemal Paşa hem de Arap milliyetçileri tarafından kendi yaptıklarını meşrulaştırmak maksadıyla kullanıldığı görüşünde. Zira, Cemal Paşa, Şerif Hüseyin’i örnek göstererek önde gelen Arapçıları astırmasını haklılaştırmış, Arap milliyetçileri de bu olayı Araplar arasında olgunlaşan milliyetçi ruhun bir yansıması olarak görmüşlerdir.

İhsan Tercüman’ın günlükleri bağlamında, I. Dünya Savaşı’nın Suriyeliler üzerinde oluşturduğu etkiye de değinen konuşmacı, günlüklerin hem toplumsal yaşam hem de askerler açısından bu etkiyi yansıtması bakımından istisnai olduğunu vurgulamaktadır. Tamari’ye göre, çok sayıda Arabın askere alındığı bu dönemde, askerliğin “disipline edici” ve “usandırıcı” etkisi birçok Arapta Osmanlı Devleti’ne karşı olumsuz bir duygu oluşturmuştu. Benzer şekilde, kıtlıkla gelen fakirlik toplumsal yaşamda da önemli değişikliklere yol açmış, fahişelik, dilencilik gibi konuların yaygınlaşmasını da beraberinde getirmişti.


[1]Kitabın İngilizce tercümesi için bkz. Salim Tamari, Year of the Locust: A Soldier’s Diary and the Erasure of Palestine’s Ottoman Past, Berkeley: University of California Press, 2011.

[2]Salim Tamari’nin bu risaleyi tanıtan bir yazısı için bkz. Salim Tamari, “Shifting Ottoman Conception of Palestine: Filistin Risalesi and two Jamals”, Jerusalem Quarterly,sy. 47, s. 28-38.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir