Otto von Bismarck ve Osmanlı’daki İmajı
Tez-Makale Sunumları programı çerçevesinde Şubat ayında Yusuf Ziya Altıntaş’ı, İstanbul Üniversitesi Tarih Anabilim dalında hazırladığı “Otto von Bismarck ve Osmanlı’daki İmajı” başlıklı yüksek lisans tezi münasebeti ile dinledik. Yakın dönem Osmanlı-Alman ilişkileri çerçevesinde teşekkül eden literatürün daha ziyade II. Wilhelm’in Osmanlı ziyaretleri, Berlin Antlaşması ve Almanya’nın –ve dolayısı ile Bismarck’ın– buradaki rolü ve modernleşme teşebbüsleri ile başlayıp Birinci Dünya Savaşı sırasında zirveye çıkan Osmanlı-Alman askeri ittifakına yoğunlaştığını belirten Altıntaş, kendi çalışması ile sözkonusu literatürdeki boşluğun giderilmesine bir katkı yapmak istediğini ifade etti.
Konuyu üç bölümde inceleyen Altıntaş, ilk bölümde Osmanlı-Prusya ilişkilerini ve Alman birliğinin teşekkül sürecini, ikinci bölümde bu birlik sürecinin en önemli figürü ve merkezindeki ismi Otto von Bismarck’ın, süreçle de ilintili olarak, hayatını, kariyerini, istifası ve sonrasını irdeliyor. Tezin en kapsamlı bölümünü ise “Bismarck’ın Osmanlı’daki İmajı: Olay, Algı ve Düşünceler” başlıklı üçüncü bölümü oluşturuyor. İki alt ana kısma ayrılan bu bölümde öncelikle “Devletlerarası İlişkilerde Bismarck ve Osmanlı” başlığı etrafında Bismarck’ın Osmanlı’ya bakışı, Alman Birliği’nin Osmanlı’daki yansımaları, Avrupa’daki Osmanlı bürokratlarının raporlarında Bismarck imajı ve Bismarck’ın Ermeni ve Balkan meselesi gibi dâhili problemlere ilişkin düşünceleri, istifası ve ölümün Osmanlı’daki akisleri gibi konular tartışılmaktadır.
“Bismarck Hakkında Düşünceler ve Osmanlı Kamuoyu” başlıklı ikinci alt bölümde ise; II. Abdülhamid başta olmak üzere, Tahsin Paşa, Tevfik Paşa, Karateodori Paşa gibi idareciler üzerinden merkezi idarenin; Namık Kemal başta olmak üzere Samipaşazâde Sezai, Basiretçi Ali Efendi, Ali Reşat, Babanzâde İsmail Hakkı gibi yazarlar üzerinden Osmanlı aydınının ve başta Basiretolmak üzere Tercüman-ı Hakikatve İkdam gazeteleri üzerinden ise medyanın Bismarck’a bakışını tahlil eden Altıntaş, son olarak Osmanlı-Alman ittifak sürecinin Bismarck imajının teşekkülünde ne gibi bir rol oynadığı sorusunu cevaplandırarak çalışmasını tamamlıyor.
Çalışmasında Türkçe/Almanca literatürün yanı sıra, Almanya’da bulunan Bismarck Vakfı kütüphanesinde yer alan kaynakları, Osmanlı arşivini ve dönemin İstanbul matbuatını temel kaynak olarak kullandığını ifade eden ve sunumunu da yukarıda ana hatları verilen plan çerçevesinde gerçekleştiren Altıntaş; Bismarck’ın, gerek Osmanlı idaresi gerekse Osmanlı aydınları tarafından dikkatle takip edilen bir diplomat olduğunu ancak, bu dikkatin sebebinin, literatürde vurgulandığı şekliyle, diplomatik başarı ve etkinliğine hamledilmesinin yanlış olmamakla birlikte eksik olacağını belirtti.
Tanzimat devri sonrası Osmanlı Devleti’ne hâkim olan siyasi ve ideolojik düşüncenin temelinde birlik arayışlarının ve bu birlik olgusunu mümkün kılacak vatandaş prototipi tanımlarının damga vurduğunun altını çizen Altıntaş; Osmanlı aydın ve devlet adamlarının Bismarck’a duydukları ilginin arkaplanında yer alan mühim faktörlerden birisinin de Alman birliğini sağlamada oynadığı önemli rol ve bu rol dolayısı ile de Osmanlı’nın arayışlarına bir cevap olabilme potansiyelinin yattığının farkında olunması gerektiğine işaret ederek Osmanlı’da bir Batılı devlet adamı hakkında kaleme alınmış ilk geniş kapsamlı biyografik eserin, ölümünden birkaç ay sonra, Bismarck hakkında yayınlanmış olmasının bu çerçevede değerlendirilebileceğini ve bu tetabukun tesadüfi olmadığını vurguladı.