Bir Mahallenin Doğumu ve Ölümü (1424-2008): Osmanlı İstanbul’unda Kasap İlyas Mahallesi
Cem Behar’ın kaleme aldığı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti sosyal bilimler dalında Sedat Simavi ödülü alan, Bir Mahallenin Doğumu ve Ölümü (1424-2008) – Osmanlı İstanbul’unda Kasap İlyas Mahallesi başlıklı kitap yazarı ile tartışıldı.
İstanbul Haneleri adlı kitabının hazırlık aşamasında Behar, sahaf Turan Türkmenoğlu kanalıyla Kasap İlyas Mahallesinin muhtar ve imamlarına ait 19. yüzyıl kayıtlarının yer aldığı çeşitli belgelere ulaşır. Kitabın; dolayısıyla mahallenin öyküsü bu tesadüfle başlar. Kasap İlyas mahallesinin 1650’li yıllardan itibaren vakıf kayıtlarının da tutulduğu bu evrak-ı metruke Behar’ın ana kaynağı olur. Nitekim bu evrak, mahalledeki doğum-ölüm, göç, nüfus hareketlerinin yanı sıra vakfiyelere ilişkin temessük suretlerini de barındırmaktadır. Beraberinde mahallenin bağlı bulunduğu Davut Paşa mahkemesinin şeriyye sicilleri ve Fatih kaymakamlığı nüfus müdürlüğü bünyesindeki hicri 1300-1332 nüfus sayımlarını da tetkik ederek çalışmasını destekliyor Behar. Ayrıca, Hammer, Tarih-i Cevdet ve İsmail Hakkı Uzunçarşılı’da da mahalle ile ilgili atıflara rastlar.
“Mahalledeki günlük yaşamın, insanların ve insanlar arası ilişkilerin, Kasap İlyas Mahallesinin, mahalle ve fiilen insani ilişkiler bütünü olarak nasıl işlediğinin bir çeşit tarihi yapılabilir mi?” sorusu çerçevesinde konuyu ele alan yazar, öncelikle, 2008 yılında yapılan düzenlemeye değiniyor sunumunda. Nitekim bu tarihte mahalleler birleştirilerek, Suriçindeki mahalle sayısı 102’den 56’ya indiriliyor. 1927’de Şehremaneti mektupçusu Osman Nuri Ergin nezaretinde yapılan ve günümüze kadar gelen İstanbul mahalle teşkilatını lağveden bu düzenlemede Kasap İlyas Mahallesi de Kürkçübaşı ve Keçihatun mahalleleriyle birleştirilerek Cerrahpaşa Mahallesine dahil ediliyor. Böylece, Kasap İlyas Mahallesinin tamamına yakını Cerrahpaşa Hastanesinin kuşattığı bir alana dönüşüyor. Bugün Kasap İlyas mahallesinden günümüze kalan sadece Fatih’in ordularının kasap başısının banisi olduğu Kasap İlyas Cami’dir, Behar’ın söylediği üzere.
Yine yazarın verdiği bilgiye göre, coğrafi konum olarak, Kasap İlyas Mahallesi, Suriçi İstanbul’unda Marmara denizi kıyısında büyük Langa bostanlarının hemen batısında yer alan küçük bir mahalledir. 2008 yılına kadar da Fatih ilçesinin 69 mahallesinden biridir. Kasap İlyas Mahallesi şehrin yedinci tepesinin deniz tarafındaki yamacında, denize kadar uzanan hafif meyilli bir arazide yer almaktadır. Marmara surlarının küçük bir bölümüyle beraber, yakın tarihlere kadar, bu surların deniz kenarındaki meydanlığa açıldığı bir kapısı (Davut Paşa Kapısı) da vardır. Kapının dışında da ahşap bir iskele; Davud Paşa İskelesi… Hem Davut Paşa Kapısı hem de iskele mahalleyi şehrin bütünü içinde topografik olarak tanımlayan birer nirengi noktasıdır. Mahallenin ortasından geçen Samatya Caddesi, önceki yüzyıllar boyunca yeniçeri ocağına giden etlerin geçtiği bir güzergah olduğu için Kasap yolu namıyla adlandırılmaktadır. Ayrıca mahallede yer alan Davut Paşa hamamı da günümüzde işlerliğini halen devam ettirmektedir.
İstanbul’un, Osmanlı devrinde dahi, yoğun göçe maruz kalması mahalleyi etkilemiş ve Mamuratülaziz vilayetine bağlı Arabgir kazasından gelen muhacirlerin toplandığı bölge olarak öne çıkmasına zemin hazırlamıştır, yazarın ifadesiyle. Arabgir muhacirleri göç edilen mahallerde aranan iskan, iş ve sosyal statüyü Kasap İlyas mahallesinde bulmuşlardır. 18. Yüzyılda üç hafta süren bir seyahatin ardından İstanbul’a gelen Arapgirli göçmenler Ispanakçı viranesi denilen mekana yerleşirler. Zira mahallenin hemen yanı başındaki Langa bostanları her mevsim iş bulabildikleri bir mahaldir.
Öte taraftan, Suriçindeki mahallelerin durumuna bakıldığında, söz konusu yerlerde heterojen bir yapı görülmektedir. Osmanlı İstanbul’unda paşa ve bey konaklarının yanı sıra dilencilerin (sâil) ya da hamal ve küfecilerin oturduğu süflî evlerin ve salaş kulübelerin bulunması sıkça rastlanan bir durumdur. Kasap İlyas Mahallesinde bunun birçok örneğine tesadüf edilmektedir. Burada, dört tane ekabir konağı ile fukara evleri mevcuttur. Saf bir halde Müslüman, Rum veya Ermeni mahallesi yoktur. Sadece çoğunluk söz konusudur. Kasap İlyas Mahallesinde de benzer durum görülmekte, ağırlık Müslim olup %7-8 oranında Rum Ortodoks vardır. Ancak kilise yoktur. Ayrıca, 1857 tarihinde Osmanlı devletinde köle ticaretinin yasaklanmasıyla azat edilen siyahî kölelerden bazıları da Kasap İlyas Mahallesine yerleşmiştir. Kölelerin başında yer alan Neşet Kadın adlı kolbaşı zor durumdaki bu köleleri evine alıp onlara yardım etmiş, iş bulmuştur. Zencilerin eski dini ritüeli olan ayinleri, halk arasında Arap düğünü denilen düğünü yapmıştır ki bunun 1300 hicri tarihli nüfus sayımında izleri görülür. Bu düğünlerde çok sesli hareket etmelerinden dolayı şikayetler yapıldığı ortaya çıkmıştır.