Çağdaş İslami Akımlar
Küresel Araştırmalar Merkezi’nin “Kitap-Makale Sunumları” toplantı dizisinin Kasım ayı konuğu, İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara’ydı. Ekim ayında Klasik Yayınları’ndan yayınlanan kitabı Çağdaş İslami Akımlar üzerine yaptığı sunumunda, ilk olarak kitabın yazılışındaki temel gayeye değinen Büyükkara, çağdaş İslami akımları akademik olarak tanıtan, öğrencilerin bu konuda kaynak ihtiyacını gideren kapsamlı bir çalışmanın eksikliğinden ötürü yazdığını belirtti. Daha sonra içerikle ilgili bilgiler verdi. Giriş bölümünde 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında İslam dünyasında ortaya çıkan ihya hareketlerine değiniyor; fakat bu konuda yeterli miktarda eser yayınlandığı için bu bölüm fazla uzun tutulmamış. Kitabın öne çıkan asıl kısmında modern dönemde ortaya çıkan üç ana İslami akım; İslami gelenekçilik, İslami ıslahatçılık ve İslami modernizm derinlemesine inceleniyor. Söz konusu bölümlerde izlediği yola da değinen Büyükkara, örneğin İslami gelenekçiliği incelerken önce gelenekçilik kavramını, daha sonra İslami gelenekçiliği derinlemesine anlatıyor. Sonrasında bu üç ana akımın kendilerine özgü karakteristiklerini maddeler hâlinde ortaya koyuyor. Kitabın en faydalı yönü de bu yöntemi olsa gerek.
Kitabın yazılışındaki en zor kısmın ise bu üç ana akımı belirlemek olduğundan bahseden Büyükkara, sosyal bilimlerde kategori belirlemenin yararı kadar tehlikeli bir yönünün de bulunduğunu, fakat onlar olmadan da analiz ve karşılaştırma yapılamayacağını ifade etti. Bu bakımdan bu üç ana akımın arasında daima gri bölgelerin bulunacağını, çünkü kategorilerin bu alanları birbirinden tamamen ayıramayacağını söyledi. Yazar, kategorileri şu kriterlerle belirlediğini söyledi: Akıl-nakil ilişkisi, din adına siyaset yapılması, teşkilat yapıları, liderlik tipolojileri, kadın-erkek örgütlenmesindeki denge, hitap edilen sosyal kitle, Müslümanların gerilemesinin altında yatan sebepler, modernizme karşı takınılan tutum, odaklanılan faaliyetler, vs. Bu noktalar üzerinden mukayeseli bir analiz sunmaya çalışan Büyükkara, bunun öğrencilerin karşılaştıkları akımları değerlendirmeleri için faydalı olacağına inanıyor.
Kitabın son kısmındaki iki makalenin ilki Türkiye’deki radikal İslami hareketlerle, diğerinin dini gruplar içinde dinin doğru anlaşılıp anlaşılmadığıyla ilgili olduğunu belirtti. İlk makaleyle ilgili olarak, radikalizmin hep şiddetle bağdaştırılarak yanlış anlaşıldığının altını çizdi. Meseledeki esas nokta, kökten bir değişimdir ve bu değişimde şiddet zorunlu değildir; Türkiye’deki radikalizmin bu açıdan okunması gerekir.Bu hareketin kendine has iç dinamikleri vardır. Mesela radikallik denilince Türkiye’de akla ilk gelen, yapılan tercüme faaliyetleri olmalıdır. İkinci makaleyle ilgili olarak da İslami grupların iç sorunlarına değinen Büyükkara, bu sorunların grup dinamiklerinden, liderlikten, grup eğitiminden ve Müslümanların gerilemesi gibi farklı sebeplerden kaynaklandığını belirtti.