Yaşar Kemal Efsanesi
Belgeseli yaparken Yaşar Kemal belgeseli yapacağım diye yapsaydım cesaret edemezdim. Arşive dalıp gönülden geldiği için bu işe giriştim.
Bilim Sanat Vakfı Sanat Araştırmaları Merkezi, Hayâl-i zî-ruhtan Sinemaya etkinlikleri kapsamında 8 Aralık 2018 günü Yaşar Kemal Efsanesi belgeselinin yönetmeni Aydın Orak’ı konuk etti. Film gösteriminin ardından yönetmen filmin oluşum sürecini anlattı.
Yaşar Kemal’le 2005 yılında bir röportaj vesilesiyle tanıştığını söyleyen Aydın Orak, 2015 yılında vefat edene kadar görüştüklerini belirtti. Yaşar Kemal’in yaşarken onunla ilgili belgesel yapacağının aklına gelmediğini, vefatından sonra özlem gidereceği bir çalışma olarak filme başladığını söyledi. Arşiv taraması ve belgelerin araştırılması sırasında Yaşar Kemal ile ilgili bilmediği birçok bilgiye ulaştığını söyleyen Orak, ilk başta belgeselin dört saat olduğunu, daha sonra bunu sinema seyircisine göre kısaltmak zorunda kaldığını belirterek iki saate indirdiğini dile getirdi. Belgesel filmlerin sinemada vizyona girmesinin çok nadir bir durum olduğuna dikkat çeken Orak, tüm dünyada da böyle olduğunu belirtti. Film yapımında ekonomik bir destek almadığını söyledi.
Orak konuşmasında film oluşumu süreci hakkında şunları dile getirdi: “Filmin arşiv kısmının düzenlenmesi üç yılımı aldı. Arşiv konusunda bana Nebil Özgentürk yardımcı oldu. Bazı televizyon kanalarının arşivlerinden de faydalandım. Kendisinin yazdığı kitaplardan, yazılarından beslendik. Uzun ve kapsamlı yaşamı vardı. Yüz yıla yakın bir hayat yaşadı. Herkesle fotoğrafı var, o kadar çok fotoğraf ve videosu var ki… Onları tasnif etmek uzun zamanımı aldı.
Birilerine mikrofonu uzatıp ne kadar büyük edebiyatçı desinler istemedim. Kendi kendine anlatsın dedim. Bilinçli yaptığım bir şey değildi, öyle ilerledi. Film ilk on beş dakikadan sonra kronolojik akıştan sonra Yaşar Kemal kendi anlatıyor gibi oldu. İnce Mehmet’i çok tasarlamadım aslında. Politik kimliğiyle beraber yol aldı. Yazıyla ilk tanışması Abidin Dino’yla paralel gitti. Edebiyatçı yönü ile toplumsal olaylara yaklaşımı paralel gidiyor. Film çok politik duruyor diye yorumlandı. Onun döneminde ülke de çok politik. Onun dışında kalmıyor.
Belgeseli yaparken Yaşar Kemal belgeseli yapacağım diye yapsaydım cesaret edemezdim. Arşive dalıp gönülden geldiği için bu işe giriştim. Eksik yönleri elbette var, kendi gördüğüm bana yansıdığı kadarıyla yaptım. İçimde birikenleri ortaya çıkardım. Bunları aktaramamış olsaydım sancılarını çekerdim. Sansür olmasın diye eşine arkadaşlarına bile izlettirmedim. Eşi Ayşe Hanım perdede izlesin, eleştirisini o zaman yapsın isterdim. İlk film festivalinde izledi”.
Aydın Orak, Yaşar Kemal’in sadece edebiyat yönünü ele almadığını, politik duruşunu da dahil ettiğini söyledi. Filmin politik olduğuna dair yorumlar aldığını vurgulayan Orak, Yaşar Kemal’in apolitik biri olmadığını, hayatının her anında toplumsal olaylara karşı sessiz kalmadığını belirtti. Ailesinin Van’dan Çukurova’ya göç etmesinin ve orada şekillenen hayatında da politik yaptırımların etkili olduğunu söyledi. Yaşar Kemal’in eserlerinin politik söylemden uzak olmadığına değinerek aktivist kimliğinin ön planda olduğuna dikkat çekti.
Orak konuşmasına şöyle devam etti: “Belgesele almadığım birçok yazar arkadaşı bana darılmış. Hepsini alabilmem mümkün değildi. En yakın arkadaşı diyeceğim en az üç yüz kişi var. Filmi her izlediğimde yeniden umutla izliyorum. İyiliğe dair umutlarım artıyor. Tamamen kişisel bir film yaptım. Politik bir film olsun, kitleleri ayağa kaldırsın diye bir düşüncem olmadı. Film yapınca acaba şöyle tepki alır mıyım? Bunu yapmayayım mı? diye düşünmezsiniz. Öyle düşünecek olursanız film yapamazsınız. Filmi yaparsınız, başınıza ne gelirse gelsin katlanırsınız.”
Süreden dolayı çok şey elemek zorunda kaldığına dikkat çeken Aydın Orak, Yaşar Kemal’in üvey kardeşi Yusuf’un psikolojik durumunu da filmde irdelemek istediğini söyledi. Yaşar Kemal’in onunla ilgili üç cilt kitap yazdığını belirtti. Kardeşinin gözünün önünde babasını öldürmesinin hayatında çok belirleyici bir nokta olduğunu vurguladı. Yaşar Kemal’in Kürt ozanlardan çok şey kaptığına da değinen Orak, konuşmasına şunları ekledi: “Kürt ozanlarını ve eşi Tilda’yı çok işlemek isterdim. Tilda Yaşar Kemal’in elli yıllık hayat arkadaşı. Üç dil biliyor, onu dünyaya aslında o tanıtıyor. Birlikte çok cefa çekmişler. Vasiyetinde öldüğünde onun yanına gömülmek istedi”.
Programın sonunda dinleyicilerden gelen soruları cevaplayan Aydın Orak, Yaşar Kemal’in her dönem için toplumda yer alan sorunlarla ilgili mutlaka birkaç söz söylediğinin altını çizdi.