Proje-Temelli Örgütlerde Rutinleri Sahne Performanslarıyla (Yeniden) Üretmek
Alperen Manisalıgil, Küresel Araştırmalar Merkezi’nin Tezat toplantısında Case Western Reserve University’de tamamladığı doktora tezi çerçevesinde bir sunum gerçekleştirdi. Manisalıgil, etnografik bir yönteme dayanan tezinde proje-temelli örgütlerde kişilerin sergiledikleri “sahne performanslarının” verili rutini ne ölçüde yeniden ürettiğine yakından bakmaktadır.
Günümüzde şirketlerin karşılaştığı iki büyük meydan okumanın olduğunu ifade eden Manisalıgil, bunlardan ilkinin şirketlerin çevre koşullarında meydana gelen sürekli değişime intibak etme zorunluluğu, ikincisinin ise istikrarlı performans göstermek zorunluluğu olarak tanımlıyor. Bu anlamda proje temelli örgütler ön plana çıkmaktadır. Proje temelli örgütlerde bir temel projenin yanında birden fazla projede yer almaktadır. Manisalıgil, projeyi şu şekilde tanımlamaktadır: “Farklı uzmanlık alanlarına sahip insanların belli zaman süreleri içerisinde çıktı ve maliyet hedeflerini tutturarak ürün ortaya koyması”. Akabinde proje temelli çalışan açık ofislerin git gide çoğaldığını vurguladı.
Manisalıgil, kurumsallaşmanın gerçekleşmesi için temelde “rutin”lerin oluşması gerektiğini belirtti. Karizmatik liderlerin kurumları belli bir düzeye getirdiğini ancak kurumların salt liderlere bağlı kalması durumunda liderin kurumla ilişkisi sona erdiğinde kurumun ayakta kalamayacağını vurguladı. Konuşmacı bu nedenle liderler yerine rutinlerin karizmatikleşmesi gerektiğini savunuyor. Rutinler bir amaca ulaşmak için sergilenen eylemlerdir. Diğer bir deyişle, örgütsel bir ortamda birden daha fazla aktörün birbirine bağlı bir biçimde yer aldığı eylemlerdir. Aktörler birden fazla rutine dahil olabilir. Buradan hareketle rutinlerin toplumu veya kurumları anlamadaki önemi daha iyi anlaşılabilir.
Sadece insana bakarak toplumun anlaşılmayacağını dile getiren Manisalıgil, bu konuda yapıtların (artifact) da önemine değinir. Yapıt, insan ürünü olan her şeyi kapsamaktadır. Eylemsizlik düşüncesinin bir yansıması olarak rutinlerde bir değişikliğin olmadığı düşünülürdü. Ancak eyleme vurgu yapan fikirlerin ortaya çıkmasıyla rutinlerin de değişebileceği anlaşılmıştır. Rutinler iki boyutta incelenebilir. Bunlar: (i) Rutinler hakkındaki soyut fikirleri kapsayan görünür boyut. (ii) Belirli zaman ve mekânlarda belirli insanlar tarafından yapılmış rutinleri kapsayan eylemsel boyut. Görünür boyut ile eylemsel boyut arasında dairesel bir ilişki söz konusudur. Bu ilişki sonucunda eylemsel boyut görünür boyutta bir değişiklik meydana getirebilir. Ayrıca boyutlardan bağımsız bir şekilde bir değişiklik iki defa tekrarlanıyorsa artık o değişiklik rutine dönüşmüştür.
İçinde bulunduğumuz yapılar rutini belirlemede etkindir. Bu anlamda sahne ve sahne yapısı rutinde mündemiçtir. Sahne performansları rutini de kendi içinde barındırır. Bu noktada Manisalıgil, rutin ve sahnenin karşılıklı olarak birbirini üretmesi gerektiğini belirtmiştir. Yaptıları, yapıtların okuryazarlığı, yapıtların zenginliği ve yapıtların bakımı olmak üzere üç bölümde incelemiştir. Yapıt bilinçli olarak kullanılmalı, ön plana çıkarılmalı ve ihtiyacı karşılayıp karşılamadığı her zaman incelenmelidir. Manisalıgil konuşmasının sonunda insanların öne çıkardığı rutinlerin yapıtlarla irtibatlandırılması gerektiğini belirtti.