Erken Modern Osmanlı Harbiyesini Tekrar Düşünmek: Askerî Devrim ve Yeniçerilerin Yaylım-Ateş (Volley Fire) Taktiği
Türkiye Araştırmaları Merkezinin her ay düzenli olarak tertiplediği Tez/Makale sunumlarının Nisan ayı konuğu Ohio-State Üniversitesinde doktora çalışmasını sürdüren Günhan Börekçi idi. Börekçi yayın aşamasında olan “Erken Modern Osmanlı Harbiyesini Tekrar Düşünmek: Askerî Devrim ve Yeniçerilerin Yaylım-Ateş (Volley Fire) Taktiği” başlıklı makalesini dinleyicilere sundu. Sunum dinleyicilerden gelen yorum ve sorularla ve Börekçinin cevaplarıyla sona erdi.Doktora çalışmasının bir parçası olarak, erken modern Osmanlı harbiyesi üzerine eğilen Börekçi, literatürde yaygın bazı kanaatleri sorgulamakta ve yaylım-ateş (Volley Fire) taktiğinin Osmanlı harbiyesinde kullanılmadığına dair Batılı araştırmacılar tarafından öne sürülen fikirlerin doğru olmadığını, bu yaklaşımın “kanıtın eksikliğinin, eksikliğin kanıtı” olarak algılanmasından kaynaklandığını vurgulamaktadır.Börekçi sunumuna yaylım-ateş taktiğinin tarihçesi ile başladı. Buna göre, 14. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kullanılmaya başlanan ateşli silahlar, askerî taktiklerde önemli bir değişikliğe neden olmuş, mızraklı birlikler zamanla işlevini kaybetmeye başlayınca sayıları azaltılmıştı. Bununla birlikte ateşli silahları seri bir biçimde kullanamama problemi vardı. Özellikle namludan dolan silahlar ortalama olarak iki dakikada doldurulabiliyor ve bu iki dakika zarfında düşman süvari kuvvetleri sıcak temasa geçebiliyordu. Bu problemin önüne geçmek için iki tedbir düşünülmüştü: birincisi, yivli silahlar kullanarak menzilin artırılması ikincisi, sıra ile ateş etme (yaylım-ateş) taktiği. Ateşli silahların 14. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kullanılmasına rağmen, yaylım-ateş taktiğinin ilk defa 1560’larda Japonlar tarafından kullanıldığı, 1590’larda ise yaylım-ateş fikrinin Hollanda’da geliştirildiği ifade edilmektedir. Her şeyden önce yaylım-ateş taktiği daha sıkı bir askerî disiplin ve düzenli talim gerektiriyordu. Ayrıca savaş meydanlarında ince ve uzun safların tercih edilmeye başlandığı görülmektedir. En önde yer alan askerlerin ateş ettikten sonra düzenli bir biçimde 3 ila 9 sıra arasında değişen yaylım ateşi birliğinin en arkasına geçmeleri ve kendilerine tekrar sıra gelinceye kadar silahlarını ateşe hazır hale getirmeleri gerekmekteydi.Sunumunu minyatürlerle zenginleştiren Börekçi, Osmanlı tarihleri arasında Topçular Kâtibi Abdülkâdir (Kadri) Efendinin tarihinde bu konuda zengin bilgiler bulunduğunu belirterek, bu eserde, özellikle Yeniçerilerin 1605 yılında yaylım ateşi taktiğini kullandığına dair çok net bilgiler bulunduğuna dikkat çekmektedir. Buna göre, Osmanlı ordusunun her savaştan önce genel bir talim yaptığı, farklı bölgelerden gelen tımarlı sipahi ve Yeniçeri birliklerinin birleşip birlikte talim yaptıkları ve planlanan taktikleri uyguladıkları bilinmektedir.Börekçi’nin makalesinin en önemli katkılarından birisi yaylım-ateş taktiğinin Osmanlı harbiyesi tarafından kullanımını 1526’daki Mohaç Savaşı’na kadar geri götürmesidir. Arşiv kaynaklarında “fındık serpmek” tabirinin yaylım-ateş anlamında kullanıldığını görmekteyiz. Bu, dünya savaş tarihi açısından çok önemlidir. Çünkü, Börekçi’ye göre, eğer Osmanlı ordusu 16. ve 17. yüzyıllarda yaylım ateşi taktiğini Avrupa’dan evvel kullanıyorsa, Osmanlı harbiyesinin dünya askerî/savaş tarihindeki yeri tekrar değerlendirilmek zorundadır. Aynı zamanda, askerî anlamda duraklama dönemi olarak algılanan 17. yüzyılın ve Osmanlı Devleti’nin çöküşü hakkındaki literatürün de yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.