Sinema Düşüncesi Üzerine
Herkes Kendi Evinde, Meleğin Düşüşü ve üzerinde halen çalıştığı Yusuf Üçlemesi projesinin henüz vizyona girmeyen Yumurta adlı ilk filmiyle tanıdığımız yönetmen Semih Kaplanoğlu, Hayal Perdesi Sinema Topluluğu’nun misafiri olarak, sinema düşüncesi ve filmleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirmek üzere Bilim ve Sanat Vakfı’ndaydı. Söyleşisine Ahmet Haşim’in “Müslüman Saati”adlı makalesini okuyarak başlayan yönetmen, zamanı sinemanın hammaddesi ve ana düşüncesi olarak gördüğünü ve meselesinin, tecrübe ettiğimiz, hissettiğimiz zamanı sinemasal zamanla buluşturmak olduğunu söyledi. Zamanın hareketle olan ilişkisini Aristoteles’in zamanı “hareketin sayımı”olarak tanımlamasıyla ilintilendiren Kaplanoğlu, sinemada hareket duygusunu yaratanın kesme olduğunu ve parçalı anlatım yapılarının seyirciyi tek bir noktaya yoğunlaştırmak gibi bir işlevinin bulunduğunu belirtti. Zaman olgusuna ilahî bir boyuttan bakıldığında, “emanet” olarak alınan bir zamanın doğrudan seyircinin kalbine geçebileceğini söyleyen yönetmen, zamanın hayy ile yani hayat ile olan ilişkisinin bizleri hakikati açığa çıkartan zahirî bir sinema evrenine götüreceğini anlattı. Mevcut gerçekliği ifşa eden sinemanın batınî özelliğine de değinen Kaplanoğlu, fıtrî sinema dilinin arayışında olduğunu vurguladı: “Başka bir zamana inandığımdan, seküler sinema anlayışı içerisinde bize dayatılan zaman algısını, ilahî boyutu olan öteki zamana çevirme çabam var” diyen Kaplanoğlu, dini, sanatın merkezinde konumlandırıyor. Ticarî sinemanın izlenilir ve anlaşılırlığının fıtrî sinemanın popülaritesinden niyet noktasında ayrıldığını dile getiren yönetmen, son dönemde Türk sinemasının dine olan eğiliminin sinemamızda yeni bir alan açabileceğini düşündüğünü açıkladı. İzleyicilerin sinemanın yapım öncesi, yapım ve yapım sonrası aşamalarına dair teknik sorularını da cevaplayan Semih Kaplanoğlu, henüz tamamladığı Yumurta adlı son filminden ve Yusuf Üçlemesi’nden de bahsederek söyleşisini tamamladı.