Mekteb-i Hukuk’un Kuruluşu ve Faaliyetleri (1878-1900)
Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin Temmuz ayında gerçekleştirilen Tez/Makale sunumu programında, modern hukukun Türkiye’ye girişi ve modern hukuk eğitiminin başlaması problemini ele alan, tamamlanma aşamasındaki, “Mekteb-i Hukuk’un Kuruluşu ve Faaliyetleri (1878-1900)” başlıklı Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü’nde hazırlamakta olduğu tezi çerçevesinde Ali Adem Yörük’ü dinledik. Modernleşme döneminde hukuk alanında gerçekleştirilen çabaları, tarihî zemininde ve kendi maceramız olarak değerlendirebilme gayesiyle çalışmaya giriştiğini söyleyen konuğumuz, çalışma sırasında ünsiyet kurduğu arşiv kaynakları, dönemin basını, eski harfli hukuk literatürü, hukukçu biyografileri gibi çeşitli kaynaklardan istifade etmeye çalıştığını belirterek konuşmasına başladı. Memur mektepleri ve Tercüme Odası’nda okutulan kimi derslerin modern hukuk sahası içerisinde değerlendirilebileceğini; ancak müstakil hukuk mekteplerinin şer‘iyye mahkemelerinin yanında nizamiye mahkemelerinin teşkilatlandırılması neticesinde kurulduğunu söyledi. Adliye Nezareti bünyesinde açılan bir dershanenin (Kavânîn ve Nizamat Dershanesi), Mekteb-i Sultanî içinde kurulan hukuk mektebinin ve Mekteb-i Hukuk-ı Şâhâne’nin yeni mahkemelerin hâkim ihtiyacını karşılamayı hedeflediğine ve ayrıca devlet ricalinin avukatlık uğraşını bir meslek haline getirme çabasına dikkat çekti.Divan-ı Ahkâm-ı Adliyye’nin kurulmasından itibaren yeni bir gelişme olarak Türkiye’de “hukukçuluk mesleği”nin doğduğunu ifade eden ve bu gelişmenin, merkezîleşen bürokratik yapıyla alakasına değinen Yörük, medreseyi/medreselileri içermekle beraber bu mesleğin kuruluş mantığı itibariyle bürokrasi temelli olduğuna ve pratik ihtiyaçları giderme hedefine dönük olarak işlediğini vurguladı. Mektep-medrese, şer‘iyye-nizamiye mahkemesi gibi kısmen doğru, fakat dikkatle takip edilmesi gereken ayrıntıları silikleştiren kalıpların bizi bu dönemdeki gelişmeleri anlamaktan uzaklaştıracağını da belirtti.1878 yılında kurulup Haziran 1880’de öğretime başlayan Mekteb-i Hukuk’un hâkim, savcı, avukat ve adliye memuru yetiştirilmesi ve hukuk dallarının birer bilim disiplini olarak teşekkül etmesi açısından merkezî yerine işaret eden Ali Adem Yörük, sadece İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin değil Ankara da dahil olmak üzere taşra hukuk mekteplerinin de bu kaynaktan beslendiğini vurguladı. Bu kadar önemli bir kurumun tarihine dair kapsayıcı bir çalışmanın yapılmamış olması gibi şaşırtıcı bir problemi ortaya koyan Yörük, hukuk modernleşmesi teşebbüslerinin sağlıklı bir zeminde değerlendirilmesi için düşünce tarihi disiplini ve biyografi yazımının önemi üzerinde durdu.