Kültür ve Doğal Evrim: Memetik Kuramı ve Eleştirileri
Tezgahtakiler toplantı serisinin Ekim ayındaki ilk oturumunda Metin Demir, 2012 yılında Şehir Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Yüksek Lisans Programı’nda tamamladığı “Can Culture be Considered In Continuity With Natural Evolution: Susan Blackmore’s Memetic Approach and Its Critiques” adlı yüksek lisans tezi çerçevesinde bir sunum yaptı.
Sunumuna Darwin’in evrim teorisini özetleyerek başlayan Metin Demir ardından, Richard Dawkins 1975’te yayınlanan Gen Bencildir(The Selfish Gene) adlı kitabında temelini attığı memetik teori ile kültür meselesini de Darwin’in oluşturduğu biyolojik çerçevede açıklamaya çalıştığını belirtti. “Darwinci kültür teorisi” diyebileceğimiz memetik, sosyal karmaşanın nasıl evrildiğine ve zihnin nasıl çalıştığı konularına odaklanmıştır.
Dawkins, Darwin’in teorisini genetiğin bulgularıyla açıklar ve evrimin biriminin, yani canlıda evrimleşen şeyin genler olduğunu söyler. Gen nesiller boyu kendini kopyalayabilen bütünlüklerdir, yani eşleyicilerdir. Bedenle ilgili veriler genlerde saklıdır ve gen bencildir; yalnızca kendini çoğaltmak ve hayatta kalmak ister. Buna göre bütün biyolojik varlığımız genlerden kaynaklanır ama kültürü ve kültürel çeşitliliği sadece genlerle açıklayamayız. Fakat Dawkins’e göre kültürü de kodlayan, tıpkı genler gibi bencil olan ve kendini sürekli çoğaltmaya çalışan “mem”ler vardır.
Memetiğin kurucu babası sayılan Dawkins’in memkavramının özelliklerini anlatarak devam eden Demir, memlerin temel taklit birimleri olduğunu ve kültür dünyasının memlerden oluştuğunu belirtti. Memler taklitle, beyinden beyne sıçrayarak yayılırlar. Gen Bencildir’den sonra The Extended Phenotype’ta (Dawkins, 1982) bütün dünyanın memleri daha çok yaymaya eğilimli olduğunun ifade edildiğini söyleyen Demir, günümüzdeki iletişim patlamasının memlerin yayılma ilkesi lehine yorumlanabileceğini söyledi.
Demir, konuşmasında Susan Blackmore’un beslendiği kaynaklardan biri olan Daniel Dennett’ın memetik ile ilgili düşüncelerine de yer verdi. Dennett Darwin’s Dangerous Ideaadlı kitabında Darwin’in en tehlikeli fikrinin Platoncu özcülüğe karşı çıkmak olduğunu belirtir. Buna göre Darwin’de sabitler yoktur, evrim hiçbir özü kabul etmez ve temel düşüncesi algoritmadır. Darwin’in Platonculuğun zihin-beden düalizmini yıkan bu özelliğine Dennett “evrensel asit” der ve bu asit karşısında tüm klasik paradigmalar erimektedir. Dennett’a göre düşüncelerin özleri yoktur, insanlar sadece düşünce taşıyan araçlardır ve bir düşüncenin kıymetini onun popülerliği belirler, dolayısıyla bir düşünce doğru olduğu için değil, iyi bir eşleyici olduğu için yayılır. Dennett son olarak Consciousness Explainedeserinde “insan zihni memlerin hayatta kalma mücadelesinin bir ürünüdür” çıkarımını yapar.
Blackmore’un memetiği meşhur eden kişi olduğunu ifade eden Demir’e göre, Dawkins’in önsözünü yazdığı, Türkçeye Mem Makinesiolarak çevrilen kitabında Blackmore, içerisinde seçilim, kalıtım ve varyasyonun olduğu her konunun Darwinci paradigma çerçevesinde ele alınabileceğini söyleyerek “Evrensel Darwinizm” iddiasını ortaya atmıştır. Doğal veya kültürel, bu üç özelliği taşıyan her şey eşleyicidir ve evrimci algoritmaya uyar.
Memler de genler gibi eşleyicidir fakat farklılaştıkları yerler vardır. Genler biyolojik âlemde, memler kültürel âlemde mücadele eder. Genler hücrelerde bulunur, bedenleri üretir ve üremeyle çoğalırlar. Memler beyinde veya kültürel nesnelerde bulunur ve davranışı, düşünceyi, kültürü üretir ve taklitle çoğalırlar. Memin üreme kabiliyetinin kaynağı olan taklit, memlerin DNA’sı gibi düşünülebilir. Taklit memlerin tanımında hayati bir kavramdır ve bir insandan diğerine aktarılan her türlü fikir ve davranış olarak tanımlanır.
Blackmore, kültürel dünyayı tamamen biyolojik avantaja indirgememekte; doğal ve kültürel âlem diye iki âlem yaratmakta ve bunların birbirine benzer özellikleri üzerine çalışmaktadır. Memler ve genler birlikte çalışırlar ama bu uyum büyük oranda memler adına bozulur. Memlerin bazen genler üzerinde ölümcül etkisi vardır. Sosyo-biyolojinin ve evrimsel psikolojinin dediğinin aksine, her değişim biyolojik olarak avantaj sağlamak için değildir.
Blackmore, memetik teorinin kadim problemleri çözdüğünü iddia etmektedir, buna göre insan beyninin boyutunun büyümesi, dilin ortaya çıkışı, modern cinsel tavırlar, bilinç ve benlik sorunu memetik teori ile açıklanabilir. Daha fazla memlere ihtiyaç duyulduğu, daha iyi bir taklit yeteneği için beyin büyümüştür. Dilin görevi memleri yaymaktır; zira dil memlerin daha az değişerek daha başarılı bir şekilde aktarılmasını sağlar. Eşcinsellik, feminizm, doğum kontrolü gibi biyolojik avantaja ters düşen modern cinsel tavırların amacı ise memlerin nesiller boyu dikey aktarımının yanında, yatay aktarımının sağlanmasıdır.
Blackmore, öncüsü Dawkins’ten farklı olarak bir “mempleks” kavramı tanımlar. Mempleks, daha güçlü olmak için bir araya gelmiş ya da birbiriyle çok sıkı etkileşimde olan, biri devreye girdiğinde ona bağlı diğerlerinin de operasyona dâhil olduğu memlerden oluşur. Örneğin din ve bilim birer memplekstir. Dawkins’e göre din zihnin virüsüdür; bilim değildir.
Memetiğe göre bir mempleks olan benlik aslında illüzyondur, zihnin memleri korumak için ürettiği bir yanılsamadır ve memler için güvenli bir çatıdır. Çünkü benleşen düşünceler, kişiler tarafından daha fazla yayılmaya çalışılır. Memler hayatta kalmak ve çoğalmak için ben yanılgısını üretmişlerdir. Ancak bilinç, kendisi bir Zen Budist olan Blackmore’a göre, Dennett’ın dediğinin aksine, benlik gibi bir illüzyon değildir; zira ona göre meditasyon esnasında benlik ortadan kalkar; ama bilinç yok olmaz.
Demir, memetik teorinin, kendi içinden aldığı eleştirileri anlaşılırlık adına davranışçı ve mentalist eleştiriler olarak sınıflandırdığını ifade etti. Davranışçılık, memlerin spekülatif bırakılması yerine, girdi ve çıktıların değerlendirilmesiyle ampirik veriler hale getirilmesi gerektiğini savunur. Araştırmaları, memin içeriği üzerine değil memin yayılması üzerine sürdürmeyi, zihin yerine popülasyon düşüncesini incelemeyi önerir, sentaktiktir. Mentalistlere göre ise memler beyindedir, bu nedenle beyne odaklanılmalıdır. Buna göre kültürel dünya semantiktir, eğer onu anlamak istiyorsak zihinsel temsillere, beyne ve nöronlara bakılması gerekir. Demir’e göre Blackmore, ne davranışçı ne de mentalisttir, bu iki görüşü uzlaştırmaz ya da ikisinden birini reddetmez. Ona göre Blackmore, bu sorunu atlayıp memetik teorinin her şeyi açıklayabileceğini göstermeye çalışarak epistemolojik sorunları görmezden gelmiştir.
Memetik teoride anahtar bir kavram olan taklit, Demir’e göre bazı sorunlar taşımaktadır: Tüm kültür taklide indirgenemez, taklidi belirleyen öğretiler, normlar vardır. Blackmore gerçek taklidin insana özgü olduğunu, insan olmanın taklit etmek olduğunu söyler. Ancak bu iddianın da bir dayanağı yoktur. Zira Reader ve Laland kültürel aktarımın hayvanlar dünyasında da gerçekleştiğinin örneklerini vererek memetiğin hayvan davranışı teorilerine de uygulanabilir olduğunu göstermeştir.
Memetik teorinin metodolojik sorunları olduğunu da zikreden Demir’e göre memetiğin dayandığı bir bilim felsefesi çerçevesi yoktur. Memetik kendini ve çalışma sahasını sınırlamadığı için mem kavramı bir metafora dönüşmüştür ve memetik açıklamanın kendisi totolojiktir; zira en nihayetinde “memler yayıldığı için yayılır” gibi bir sonuca varılmaktadır.
Demir, konuşmasına memetik teoriye, alanının dışından yaptığı eleştirilerle devam etti. Antropolojik açıdan getirdiği eleştirisinde, kültür sorununu çözdüğünü iddia eden memetiğin aslında bir kültür tanımına dahi sahip olmadığını öne sürdü. Buna göre tüm antropolojik literatür gözardı edilerek kültür sadece taklitle açıklanmaya çalışılmış, sosyal bilim birikimine bigane kalınmıştır. “Memetikte kültürel evrim biyolojik evrime benzer” analojisinin, operasyonel değil aksiyomatik olarak kullanıldığına dikkat çeken Demir, bu tarz analojiye dayalı bir kullanımın Foucault’unda belirttiği gibi pre-modern epistemeye ait olduğuna vurgu yaptı.
Söylemsel eleştirisinde Blackmore’un memetiğinde özne olmadığı için, memetik sosyal hayatı açıklarken güç ilişkileri ve kurumları açıklama dışında bırakmaktadır. Özneler, kurumlar ve çıkar ilişkilerinin devre dışı bırakılması da kapitalizmin meşrulaştırılmasına zemin hazırlamaktadır.
Dennett memetik kuramın bir Platon eleştirisi olduğunu iddia etse de, Demir’e göre bu doğru değildir. Her şeyin hakikati olan memler ve genler değişmez, ölümsüz, görünür dünyanın görünmez failleri olarak tasarlanmıştır ve bu tam da Platoncu idealara benzemektedir. Platon’un ruh ve beden düalizmi, memetikte doğa ve kültür ayrımına denk düşer. Ayrıca memetikte merkezi bir kavram olan taklit (mimesis), Platon’da da idealardan pay alma yöntemlerinden biridir. Böylece Demir, konuşmasını “memetik aslında, Platonculuğun Darwincilik içinde yeniden canlanmasıdır” diyerek bitirdi.