Türk Edebiyatında Heft Peyker Mesnevileri ve Hayâtî’nin Heft Peyker’i
Sanat Araştırmaları Merkezi’nin Kırkambar Tez-Makale Sunumu etkinliğinin Eylül ayı konuğu, Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde hazırladığı “Türk Edebiyatında Heft Peyker Mesnevileri ve Hayâtî’nin Heft Peyker’i” isimli doktora tezi ile Bahadır Sürelli idi.
Sürelli, “Heft Peykerler” veya “Behrâm-ı Gûr hikâyeleri” olarak adlandırdığı Behrâm anlatılarının tarihsel gelişimini ele aldığı tezinde, ilk amacın Behrâm’ın tarihsel kişiliğini tespit etmek olduğunu ifade etti. Tezin içeriğini (a) Behrâm’ın tarihsel kişiliği, (b) Hayâtî’nin Heft Peyker’inin transkripsiyonlu metni, (c) Türkçedeki Heft Peyker mesnevileri ile Hayatî’nin Heft Peyker’inin karşılaştırılması, (d) Firdevsî ile Nizâmî’nin Behrâm anlatılarının karşılaştırılması (e) Heft Peyker’in Nizâmî’ye intikal eden tarihsel, anlatısal ve dinî-mitolojik kaynakları oluşturmaktadır.
14. Sâsânî hükümdarı, Behrâm-ı Gûr olarak da bilinen, V. Behrâm’ın hayatı etrafında toplanan efsanevî anlatıların hikâyesi diyebileceğimiz Heft Peyker, yedi farklı renkteki köşkte yaşayan yedi prensesin birer gece boyunca Behrâm’a ibretlik hikâyeler anlatması şeklinde Bin Bir Gece Masalı kurgusuyla oluşturulmuş, sayı, renk ve gezegen sembollemeleri güçlü olan bir mesnevidir.
Behrâm’ın hikâyesi tarihî kaynaklarda geçmekle birlikte, edebî metin olarak ilk defa Firdevsî’nin Şehnâme’sinde karşımıza çıkmaktadır. Şehnâme’den çıkartıp müstakil mesnevi formunda sadece Behrâm’ın hikâyesini kaleme alan ilk kişi ise meşhur İran şairi Nizâmî’dir. Heft Peyker, Nizâmî’nin hamsesini oluşturan mesnevilerden biridir ve ismini hikâyedeki yedi renkli köşkteki yedi güzelden almıştır. Emir Hüsrev de Behrâm-ı Gûr’un hikâyesini anlatan bir diğer şair olarak karşımıza çıkmaktadır. Heşt Behişt, Emir Hüsrev’in Nizamî’nin mesnevisine yazdığı naziredir; ancak Emir Hüsrev “Behrâm’ın hayat hikâyesini prenseslerin anlattığı hikâyelere ekleyip sekiz bölümlü bir eser olarak” düzenlediği için mesnevisini bu isimle adlandırmıştır. Emir Hüsrev’in Behrâm-ı Gûr anlatısında yaptığı en önemli değişiklik ise kahramanı “daha mistik bir âşığa dönüştürmesi”dir.
Farsçadaki Heft Peyker anlatıları Ali Şir Nevâî’nin Emir Hüsrev’i takip etmesiyle Türkçeye geçer. Ali Şir Nevâî de Seb’a-i Seyyâreismini verdiği mesnevisinde “daha Mecnûnvârî bir âşık tiplemesi” oluşturmuştur. Anadolu sahasında ise ilk Heft Peykertercümesinin Fatih dönemi şairlerinden Molla Aşkî tarafından yapıldığı bilinmektedir.
Ulvî, Behiştî gibi şairlerin tercümelerinin ardından dördüncü tercüme 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın başlarında yaşadığı bilinen Hayatî’ye aittir. Heft Peyker’le birlikte Nizamî’nin hamsesini oluşturan diğer mesnevileri de tercüme eden Hayâtî’nin; eseri tercüme ettiği tarih bilinmemekle birlikte Sürelli, Sultan Bayezid’in şehzadeleri Ahmed ve Selim arasındaki mücadelenin esere yansımasından dolayı, tercümenin 1511-1512 yıllarında yapıldığını tahmin ettiklerini belirtti.
Sürelli, Hayatî’nin 4170 beyitlik mesnevisinde Nizâmî’nin metnine oldukça bağlı bir tercüme yaptığını ve Nizâmî’nin giriş bölümündeki bazı kısımları çıkardığını aktararak Hayatî’nin Heft Peyker’inin mevcut iki nüshası olduğunu, ikinci nüshanın 1840’da ilk nüshadan istinsah edildiğini ve Âgâh Sırrı Levend’in kendi kişisel yazmaları arasında olduğunu da ekledi.
Sunumunu görsel içerikle de zenginleştiren Sürelli, konuşmasının sonunda tüm Behrâm-ı Gûr anlatılarında yer almış bir av macerasınının tasvir edildiği 5. yüzyıla ait gümüş tabağın hikâyenin ne kadar geriye götürülebileceğinin bir delili olduğunu söyledi ve söz konusu av hikâyesinin sonradan Behrâm’a atfedildiğini kabul eden görüşe de dikkati çekti.