Kalkınmacı Modernlik ve Türkiye’de Ekonomi Politik Çalışmalarının Serencamı
Kalkınmacı Modernlik ve Türkiye’de Ekonomi Politik Çalışmalarının Serencamı paneli, T.C. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ahmet Faruk Aysan’ın oturum başkanlığında Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sadık Ünay ve Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ziya Öniş’in sunumlarıyla Nisan ayında gerçekleşti.
Panel Sadık Ünay’ın ekonomi politik çalışmalarının Türkiye’de interdisipliner bir alan olması sebebiyle araştırma yapmanın zorluğu ve bu kavramın tam oturmamış olmasından kaynaklanan ilgi azlığının beraberinde getirdiği dezavantajlar hakkındaki değerlendirmeleriyle başladı. Kendi tecrübelerinden hareketle bu alandaki zorlukları anlattı. 1990’lı yılların başında bu alanda çalışmaya başladığında ekonomi politiğin Türkiye’de nerdeyse hiç bilinmeyen bir kavram olduğundan, Türk akademisinde bu “disiplin” meselesinin günümüzde de hâlâ bir yere oturtulamadığından bahsetti.
Ünay konuşmasına panele de adını veren, geçtiğimiz aylarda Küre Yayınları’ndan çıkan Kalkınmacı Modernlikbaşlıklı kitabını ayrıntılı bir şekilde anlatarak devam etti. Kitabını teorik ve tarihsel bir altyapıya oturtmaya özen gösterdiğini ve bu alanda çalışma yapmak isteyenlerin bu iki bağlama çok önem vermeleri gerektiğini vurguladı.
Ünay ekonomi politik çalışmalarında Türkiye’de yaşanan en büyük sıkıntılar arasında kaynak yetersizliğini, teorik ve tarihsel derinliği olan çalışmaların çok az olmasını, hatta ders kitabı olarak okutulacak çalışmaların bulunmamasını sıraladı. Ayrıca Türk akademisinin ekonomi politik gibi disiplinler arası bir alanı kavramsal olarak temellendirememesine ve sınırlarının anlaşılmakta zorlanmasına da bir diğer önemli sorun olarak dikkat çekti.
Ziya Önişde sözlerine Ünay’ın kitabı hakkındaki yorumlarıyla başladı. Ardından sözlerini, Aysan’ın sorduğu “Neden zamanla kalkınma iktisadından politik ekonomiye geçiş yaptınız?” ve “Bugün politik ekonomi alanında yapılan çalışmaları ve kendi çalışmalarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorularına cevap mahiyetinde sürdürdü.
Prof. Öniş, kariyerinin daha başlarından itibaren iktisadı pür bir mühendislik alandan ziyade sosyal bilimlerin bir parçası olarak algıladığını ve kendisini de hem bir iktisatçı hem bir toplum bilimci hem de bir siyaset bilimci kabul ettiğini söyledi. Ekonomi politik çalışmalarında ekonomiyi teknik bir alan gibi değil de bütünü anlamaya, bütüncül olmaya çalışan bir sosyal bilim olarak kabul eden Öniş, bir disipline sıkışıp kalmak yerine toplumu, toplumsal gelişmeyi, kalkınmayı anlayabilmek için disiplinler arası sınırları zorlamanın gerekliliğine dikkat çekti. Bu bağlamda klasik iktisatçılardan Ricardo, Marx ve Mill’in de ekonomiyi tarihten, siyasetten ve sosyolojiden bağımsız görmediğine değindi.
Öniş, Türkiye’de ekonomi politik alanında yapılan çalışmalara bakıldığında en önemli ve en güçlü ekollerden birinin Marksist ekol olduğunu ve Korkut Boratav ile Erinç Yeldan’ın bu ekolde önemli katkıları bulunduğunu belirtti. Kendisinin ve Sadık Ünay’ın temsilcisi olduğu ekolün ise eleştirel ve tarihsel kurumsalcı ekol olduğunu ekledi. Ona göre Boratav ve ekolünde Türkiye ekonomi politiğini değerlendirirken eksik olan şey, devletçiliğin veya ulusal kalkınma döneminin idealize edilip sonrasındaki neoliberal dönemin sanki bir başarısızlık örneğiymiş gibi tahlil edilmesi. Marksist ekolde dönemselleştirmenin göz ardı edilmesi, ithal ikameci döneme dengeli ve eleştirel yaklaşılamamasına ve neoliberal dönemin bu döneme referansla değerlendirilmesine yol açıyor. Öniş’e göre karşılaştırmalı boyutun olmaması diğer bir eksiklik. Başarılı Asya ülkelerinin olumlu kazanımlarıyla Türkiye’deki gelişmelerin karşılaştırılmaması veya sadece olumsuzlukların karşılaştırılması buna örnek gösterilebilir. Bu bağlamda kurumsalcı ekonomi politik çalışmalarının zenginliği, karşılaştırmalı bir bakış açısıyla sorunlara yaklaşabilmesinden ve Türkiye’deki sorunları küresel gelişmelerden bağımsız görmeyip ekonomi politiğe bütüncül yaklaşabilmesinden kaynaklanıyor. Bu arada Öniş’in bütüncül yaklaşımdan kastının bir taraftan devlet-toplum ilişkilerinin, diğer taraftan uluslararası sistem ile iç yapılar arasındaki ilişkilerin birbirinden bağımsız algılanmaması ve bunlara sistematik bir şekilde yaklaşılması olduğunu da belirtmek gerekir.
Öniş ayrıca bütüncül ve karşılaştırmalı yaklaşımın, iç ve dış dinamiklerin bir arada incelenme sürecinin ve dönüşümü anlamaya çalışmanın hem ekonomi politik hem siyaset bilimi hem de uluslararası ilişkiler çalışmaları açısından çok önemli olduğunu vurguladı. Öniş’e göre kurumsalcı ekonomi politikte çalışma yaparken tahminden ziyade olayları kendi tarihsel bağlamı ve diyalektik süreci içerisinde anlamaya çalışmak ve belli bir ideolojik kalıba hapsolmamak çok önemli. Boratav ve ekolü ile kurumsalcı ekolün tarihsel süreci değerlendirmekte kimi ortak yönleri olsa da bazı noktalarda aralarında çok önemli ayrışmalar sözkonusu.
Son bölümde Türk akademisinde ekonomi politik çalışmalarının sıkıntılarına değinen Öniş, Türkiye’de kariyere başlandığında belli bir disiplin içerisinde ilerlenmesi beklendiğinden sınırları zorlayan bir bakış açısı geliştirmenin daha da zorlaştığını söyledi. Devamında Aysan’ın “Türkiye’den dünyaya yönelik önemli çalışmalar çıkabilir mi?” sorusuna cevaben, onların döneminde ekonomi politik çalışmalarının daha çok Türkiye’yi geniş bir perspektiften değerlendirmeyi amaçladığını, ancak artık Türkiye’den ekonomi politiğe odaklananların bütün bir küresel sistemi kapsamlı bir şekilde ele alacak çalışmaları hedeflemeleri gerektiğini ve kavramsal literatüre katkı yapacak çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Türkiye’deki mevcut potansiyelin önümüzdeki yıllarda alana önemli katkılar yapabileceğinden umutlu olduğunu da sözlerine ekledi. Panel soru-cevap faslıyla sona erdi.