Para Vakfı Kuramı ve Malezya ile Diğer Asya Ülkelerindeki Uygulamaları
KAM’ın “İktisat Konuşmaları” toplantı dizisinin on ikincisinde Uluslararası İslami Finans Eğitim Merkezi (INCEIF) öğretim üyelerinden Magda İsmail’i konuk ettik. Lisansını Kahire Üniversitesi’nde (1984), yüksek lisans (1996) ve doktorasını (2003) Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi (IIUM)’de tamamlayan Dr. İsmail, para vakıflarıyla ilgili Cash Waqf: A New Financial Product (2009) ve Corporate Waqf: From Principle to Practice (2014) adlı iki eser yazmıştır. Para vakıflarının teorik zeminine ve başta Malezya olmak üzere Asya ülkelerindeki uygulamalarına değinen Dr. İsmail, vakıf müessesesiyle ilgili genel bilgiler vererek sunumuna başladı. Vakfın tanımına, mahiyetine, hukuki boyutuna, kuruluşuna, tarihteki uygulamalarına, toplumsal fonksiyonlarına ve sürekliliğine ilişkin bahisler ile para vakıfları konusundaki çalışmalara değindikten sonra Murat Çizakça ve Monzer Kahf’ın eserlerinin bu alandaki değerine temas etti.
Para vakfını, “bir miktar para ve kullanım hakkının toplumun yararına Allah’ın mülkü olarak temellük edilmesi” olarak tanımlayan İsmail, bütün vakıfların kurulabilmesi için hukuken belirli şartları taşıması gerektiğini ifade etti. Buna göre, malı vakfeden kişi âkil ve bâliğ olmalı, vakfedilecek mal mevcut olmalı ve mülkiyetinin intikaline engel bulunmamalı, mütevelli tayin edilmeli, vakıftan yararlanacak şahıslar belirlenmeli ve vakfın tahsis ciheti dinen yasaklanmış olmamalıdır.
İslam’ın vakıf müessesesinin kurulmasını teşvik ettiği kadar, kurulduktan sonra korunması için gerekli önemleri de aldığını belirten İsmail, Allah’ın “Sevdiğiniz şeylerden hayra harcamadıkça iyiliğe kavuşamazsınız.” (3/92) buyurması ve Peygamber (sav)’in de ölümle amel defterinin kapanmayacağı üç şey arasında -vakfın da kapsamında bulunduğu- sadaka-i cariyeyi zikretmesinin vakfın kurulmasını teşvik eden nasslara en iyi örnekler olduğunu kaydetti. Nitekim İsmail’in belirttiği üzere vakıf kurulduktan sonra artık onun mülkiyetinin intikalini sağlayan hibe, miras ve satım gibi işlemler söz konusu olmaz.
İsmail, vakıf müessesesini çeşitli açılardan sınıflandırdıktan sonra vakfı, amacı ve yararlananlar açısından (i) hayrî, (ii) zürrî ve (iii) her ikisini de kapsayan müşterek; yararlanma şekline göre de (i) doğrudan ve (ii) dolaylı olarak tasnif etti.
İsmail, para vakıflarının kurulmasında özellikle Hanefî fakihlerince vakfın mahiyeti ve toplumdaki ihtiyaçları esnek hale getiren on şartın gerekli görüldüğünü; vâkıfın vakıftan yararlananlar lehine ve vakıf malıyla ilgili yapacağı artırma/azaltma, idhâl/ihraç ve istibdal/ibdal gibi şartlarının bulunduğunu belirtti. Her bir şartı kendisiyle ilgili ihtilaflarla birlikte ele alan İsmail’e göre, vakıf malının mülk mal ile değiştirilmesi olan istibdale ancak vakıf malının yararlanılamaz veya masrafının gelirini karşılayamaz olması durumunda başvurulmalıdır.
Konuşmasına para vakıflarının tarihten günümüze pratik uygulamalarına değinerek devam eden İsmail, bu vakıfların Osmanlı döneminde “bey‘ul-îne” gibi faizli yöntemlerle de işletildiğine, günümüzdeki teverrük uygulamalarının da bunun bir başka şekli olduğuna vurgu yaptı. Vakıf gibi İslam medeniyetinin önemli bir müessesesinin gerek toplumdaki fonksiyonlarını tam anlamıyla yerine getirmesi gerekse amacına uygun verimlilikleri için faiz gibi İslam’ın yasakladığı işlemlerden uzak durması gerektiğinin altını çizen İsmail, fıkıhta vakıf mallarının mudârebe yoluyla işletilmelerinin kabul edildiğini, ancak İslam Fıkıh Akademisi’nin 2004 yılında vakıfların helal yöntemlerle işletilebilecekleri yönünde karar aldığını, günümüzde de İslam dünyasında birçok vakfın mudârebe yanında az riskli yatırımlarda selem, istisna, müşareke ve icâre gibi faizsiz finansal yöntemleri değerlendirdiklerini söyledi. Bu çerçevede kurumsal vakıfların ortaklık, tekâfül, kurumsal para vakfı, zorunlu (compulsory), yatırım şirketi (mutual fund), kooperatif vakıf/deposit product gibi kurumsal vakıf modelleri işletme yöntemleri üzerinde etraflıca duran Dr. İsmail; bu tür vakıfların Malezya, Türkiye, Pakistan, Sudan, Hindistan, Endonezya, Özbekistan, Bangladeş, Singapur, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve İngiltere gibi ülkelerde kurulduğunu söyledi.
Konuşmasının sonunda vakıf müessesesinin toplumdaki eğitim, sağlık, fakirliğin önlenmesi, iş imkânı, temel ihtiyaçların karşılanması gibi önemli fonksiyonlarına ve geleceğin inşasındaki önemine değinen Dr. İsmail, konuya ilişkin katılımcılardan gelen çeşitli sorulara verdiği cevaplarla sunumunu sonlandırdı.