İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ademoğlu ile Röportaj

Paylaş:

İstanbul Şehir Üniversitesi’nin kuruluş hikayesinden kısaca söz edebilir misiniz? 

İstanbul Şehir Üniversitesi, 31 Mayıs 2008’de kuruldu. İlk öğrencilerine ise kapılarını Ekim 2010’da açtı. Ancak üniversite çeyrek asrı aşan bir geleneğin, 30 yıldır eğitim veren bir kurumun mirası üzerine inşa edildi. Bir yandan çağdaş dünya toplumunun ana dinamiklerini anlamaya, diğer yandan Türkiye’nin tarihi köklerini bulmaya ve bu kökler üzerinde sağlıklı bir geleceğin oluşumuna katkıda bulunmaya çalışan Bilim ve Sanat Vakfı, bunu sağlamak için sahip olduğu tüm bilgi birikimini üniversitemize aktarıyor. Vakfımızın Başkanı Sayın Ahmet Okumuş bir konuşmasında şöyle demişti: “Adı olan her şeyin bir hikayesi vardır derler. Bir adı verenlerle, o adı alıp sürdürenler, hikayenin ortak yazarları, ortak kahramanları olurlar.” Bizim de adımız, İstanbul Şehir Üniversitesi. Adımızı kurucu vakfımız, Bilim ve Sanat vakfından aldık. Bu adı, bize bırakılan kültür birikimi mirasımıza yakışır şekilde gelecek nesillere aktarma umuduyla yola çıktık. Bu birikimin gelecek nesillerin ellerinde şekillenmesine katkı sağlıyoruz.

Bilgi birikimi üniversitenizin mottolarından. Bu bilgi birikiminin oluşturulmasında İstanbul Şehir Üniversitesi’nin rolü nedir?

Özgün bir bilgi birikimi oluşturabilmek öncelikle bilgiyle  kurulacak ilişkinin varoluşsal bir önemi olduğunu kavramayı, ardından da insanlık tarihin tüm ortak düşünce birikimini özümsemeyi gerektiriyor. Nihayetinde disiplinlerin sınırları sanıldığı kadar keskin değil ve yeni bilginin sırrı çoğu zaman farklı alanlardaki imkanların ustaca bir araya  getirilmesinde saklı. Tüm  öğrencilerimize uyguladığımız özgün tasarımlı ortak dersler programının yanısıra, onlara sunduğumuz yandal, çift anadal ve yatay geçiş olanakları eleştirel ve yenilikçi bakış açısının geliştirilmesi ve bu bilgi birikiminin oluşturulmasını hedefliyor. Böylece onları farklı   alanların bilgi birikimleri ve yöntemsel   imkanlarıyla tanıştırıp özgün bileşimler ve yenilikçi fikirler geliştirmelerini hedefliyoruz. Bunu yaparken  yerel tecrübeyi özümsemek, evrensel birikimle bütünleştirmek ve sonunda özgün olanı yakalamak  temel perspektifimizi oluşturuyor.

Üniversitenizin mevcut öğrenci sayısı nedir?

2014-2015 Akademik Yılı itibariyle, 2663 Lisans, 571 Yüksek lisans, 8 Doktora olmak üzere  öğrenci3242 bulunuyor. Lisans öğrencilerimizin yaklaşık %20’si 70 farklı ülkeden gelen uluslararası öğrencilerden oluşuyor.   

Üniversitenizin mevcut akademisyen sayısı nedir?

Üniversitemiz sayısı her geçen gün artan, bilimsel literatüre ve ülkemize katkısı büyük isimlerle çalışmaya özen gösteriyor. İstanbul Şehir Üniversitesi akademik kadrosu 115 akademisyen, 93 okutmandan oluşuyor.

Akademik kadromuz başta A.B.D. olmak üzere yurtdışındaki üniversitelerde doktora yapmış veya  yurtdışındaki eğitim/araştırma kurumlarında uluslararası tecrübeye sahip kişilerden oluşuyor. Şerif Mardin, Kemal Karpat, Mehmet Genç, Ergun Özbudun, Ferhat Kentel, Mesut Yeğen, Medaim Yanık, Erkan Türe, Mahmut Mutman, Serap Yazıcı, Engin Akarlı ve Ümit Cizre akademik kadromuzda yer alan isimlerden bazılarıdır.

Üniversitenizde hangi bölümler var. İleri vadede açmayı planladığınız bölümler nelerdir?

Üniversitemizde6 Fakültede yer alan 14 lisans programına ek olarak Sosyal Bilimler, Fen Bilimleri ve İşletme Enstitülerimiz bünyesinde  12 Yüksek Lisans Programına öğrenci kabul ediyoruz.

Kampüs içinde öğrencilere ne gibi imkanlar sunuyorsunuz?

Altunizade’de bulunan Doğu, Batı ve Güney olmak üzere üç kampüsümüz; İstanbul’un ana ulaşım arterlerinin tam ortasında, otobüs ve metrobüs duraklarına yürüme mesafesinde yer alıyor. Yaklaşık 300 dönümlük bir alana yayılan ve mimari proje çalışmaları devam etmekte olan Dragos Kampüsü yaklaşık 6 bin öğrenciye hizmet verecek.

Ayrıca, öğrencilerimiz basketbol, voleybol, masa tenisi ve benzeri sportif etkinliklere katılarak sosyalve atletik becerilerini geliştirebiliyorlar. Spor takımlarımız uzman antrenörler eşliğinde yıl boyunca çalışmalarını devam ediyorlar. Kampüslerimizde bulunan fitness salonlarımız, voleybol, basketbol ve suni çim futbol sahalarımız tüm ŞEHİR’lilere hizmet veriyor. Çok amaçlı spor salonlarımızda pilates, yoga, zumba, power crunch, spinning vb. Grup egzersiz dersleri; wing tsun, taekwondo, aikido, capoiera, halk oyunları vb. spor kursları düzenleniyor. Mevcut fitness salonlarımız, voleybol, basketbol ve suni çim futbol sahalarımız tüm ŞEHİR’lilere hizmet veriyor.

300’ü aşkın öğrencimiz, 30’u aşkın öğrenci kulübümüzde yıl boyunca Fotoğraf, Müzik, Bilişim Teknolojileri, Tiyatro, Girişimcilik, Münazara, İletişim, Gastronomi, Liderlik, Politika, Geleneksel Okçuluk, Diplomasi, Kültür Sorunları, Medya ve Reklamcılık, Gezi, Radyoculuk  gibi  pek çok sosyal, kültürel, sanatsal ve bilimsel alanda  faaliyetler düzenliyorlar.

İstanbul Şehir Üniversitesi, kendisi için doğayla içiçe bir kampüs planının çalışmalarını yürütüyor. Akademik ortamın çalışmayı destekleyen yönü de düşünülürse, yeni kampüste sosyal, kültürel ve akademik yaşamı destekleyen nasıl bir yapı planlanıyor?

Halihazırda öğrencilerimize sunduğumuz özgün müfredat, nitelikli yabancı dil öğretimi ve uluslararasılaşmış bir akademik ortama ek olarak kampüste spor tesisleri, kütüphane, konferans merkezi gibi altyapılar olacak. Bu sayede düzenlediğimiz sosyal, sportif, kültürel, sanatsal ve bilimsel faaliyetleri çok daha etkin ve daha büyük ölçeklerde   yapabilme imkanına  kavuşacağız. Ayrıca yeni inşa edilecek kampüs ŞEHİR adına bir kimlik oluşturabilmek,kurumsal varoluş ve aidiyete süreklilik kazandırabilmek ve adaylar tarafından tercih edilebilmek açısından bize çok önemli bir destek sağlayacak.

Akademik özgeçmişinizde göze çarpan başarılar bir yana, sporla yakından ilgilenen, ilgilenmekle kalmayıp, hayatına entegre eden bir kişiliğiniz var.  İstanbul Şehir Üniversitesi’ni de sporla anılan bir üniversite olarak da görebilecek miyiz?

Sporun beden sağlığı kadar ruhsal bütünlüğü korumada da çok önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben her öğrencimizin ŞEHİR’dekaldığı sürede bir sporu aktif olarak yapar hale gelmesini ve bunu tüm yaşamındakalıcı kılmasını çok arzu ederim. Bunu üniversitemize özgü bir nitelik haline getirmek için elimden geleni yapacağım. Geçen olimpiyatlarda California Üniversitesi’nin aldığı madalya sayısı sanırım pek çok ülkenin aldığı madalyadan fazlaydı. ŞEHİR’in sporla da anılması şüphesiz kurum olarak başarımıza başarı katacak bir özellik olur.

Üniversiteniz ortak dersler büyük öneme sahip. Bunu tanıtım kitapçıklarınızda görebiliyoruz. Ortak derslerin özelliği nedir?

Üniversitemiz yoğun bir dil eğitimi sonunda, Hazırlık programlarını başarıyla tamamlayan öğrenciler için özel bir müfredat düzenlemiştir. Bu amaçla, öğrencilerimiz lisans eğitimlerinin ilk senesinde, hangi disiplinde olursa olsun ortak bir havuzdan dersler almakta, bütüncül bir yapıyla disiplinlerarası bir eğitimin parçası olmaktadır. Dolayısıyla geleceğe, teknolojiyi tarihe aktarabilen, matematiği edebiyatla bütünleştirebilen disiplinlerarası serüveni temel ilke edinen gençler yetiştiriyoruz. Ortak dersler de bu disiplinlerarası yapının temel taşını oluşturmaktadır.

“Dersimiz İstanbul” isimli ders de ortak dersler havuzunun temel taşlarından sanırım?

Elbette. Çok renkli ve sesli bir ders bu. Üniversitemizden çok sayıda akademisyen katkıda bulunuyor. İçinde bulunduğumuz şehri okumak ve anlamak için çok farklı aktiviteler gerçekleştiriliyor. Bir yandan tarihi, kültürel mekanlar gezilirken, diğer yandan da zamansal ve mekansal olarak daha geniş bir çerçevede İstanbul’un durduğu yer de keşfediliyor. Aldığımız geribildirimlere göre, bu ders üniversite dışında da dikkat çekiyor.

Geçtiğimiz yıl ilk kez mezun verdiniz? Mezun olacak öğrencileriniz konusunda neler söylemek istersiniz?

Geçen yıl yaklaşık bir düzine öğrencimizi lisans programlarımızdan mezun ettik. Bunlar arasında    California Üniversitesi, Macaristan Orta Avrupa Üniversitesi, Michigan Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi gibi kurumlarda burslu olarak akademik çalışmalarına devam edenlerin yanısıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Albaraka Finans, TÜBİTAK-BİLGEM gibi kurumlarda profesyonel yaşama atılanlar da bulunuyor. Ayrıca Sosyal ve Fen Bilimleri Enstitülerimizdeki yüksek lisans programlarımızdan mezun ettiğimiz  yaklaşık  50’yi aşkın öğrencimiz arasında Colorado, Duke, Pennsylvania, Brown, McGill, Stanford, Arizona, City University of New York, Purdue, California,  Ottawa, Texas gibi Kuzey Amerika üniversitelerinde doktora bursu elde edenlerin yanısıra çeşitli kamu ve endüstriyel kuruluşlarda çalışanlar olduğunu söyleyebiliriz.

İlk günden beri  araştırma odaklı bir üniversite olma hedefiyle yola çıktınız. Bu konuda nasıl bir yol kat ettiniz? Bu doğrultuda yapmayı planladığınız proje ve çalışmalar nelerdir?

Üniversitemizin akademik ağırlık merkezini sosyal ve beşeri bilimler oluşturmakla birlikte bilişim   ağırlıklı bir mühendislik fakültemiz bulunuyor. Günümüzde sosyal ve beşeri bilimlerin eleştirel ve bütünselci yaklaşımlarıyla teknik alanların bilişimsel ve veriye dayalı analiz yöntemlerini bir arada ustaca kullanmayı gerektiren konular giderek artıyor. Şehir araştırmalarını öncelikli bir araştırma alanı olarak seçmiş bulunuyoruz. Bu nedeniyle  bilişim, elektronik, tarih, sosyoloji, iletişim, psikoloji, işletme, hukuk, sanat ve edebiyat gibi  konularda Şehir temasıyla buluşan ve Şehir yaşamına özgü sorunları anlamayı/çözmeyi hedefleyen projeler yapıyoruz. Ayrıca eğitim-öğretime başladığımız 2010 yılında bir İstanbul Kalkınma Ajansı Projesi olarak ortaya çıkan Teknoloji Transfer Ofisimiz ve ona bağlı araştıma modüllerimiz kamu ve özel sektör destekli projeler, girişimcilik, kuluçka gibi konularda faaliyet gösteriyor. Halihazırda süregiden ya da tamamlanmış 50’ye yakın projemiz TÜBİTAK, İstanbul Kalkınma Ajansı, AB Çerçeve Programı gibi kurumlardan yaklaşık 10 Milyon  TL destek aldı. 2014 yılında ülkemizde Bilkent, Koç, Sabancı, Özyeğin gibi dört vakıf üniversitesinin elde etmeyi başardığı TÜBİTAK-1503 kodlu Teknoloji Transfer Merkezi Desteği’ni kazanmamız bu alanlardaki faaliyetlerimize yeni bir boyut getirdi.  2015 yılında ise Avrupa Yatırım Fonu’nun 35 Milyon Avro ile destekleyeceği girişim fonunu adaylarla buluşturacak  konsorsiyumun içinde yer almayı başardık. Ofisimiz girişim alanında yenilikçi fikirleri inceleyerek bu fonla buluşturmaya çalışacak. Ayrıca sosyal girişimciliği ülkemizde geliştirmeyi çok önemsiyoruz. İlham verici bir  tecrübe olarak kurucu vakfımızın kendisi de 30 yıl önce birkaç idealist gencin sosyal bir girişimi olarak ortaya çıkan bir kurum. Özellikle sosyal ve beşeri bilimler alanında yetiştirdiğimiz öğrencilerimize sosyal ve kültürel fayda yaratma ve bunu sürdürülebilir kurumlara dönüştürme konusunda beceri ve motivasyon kazandırmak istiyoruz.

Akademik yayınların literatürde ve çoğu zaman iş dünyasındaki yeri yadsınamaz. İstanbul Şehir Üniversitesi’nin bu araştırmalar açısından bulunduğu yeri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gerek sosyal ve beşeri alanlarda gerekse işletme, yönetim ve mühendislik alanlarında ulusal ve uluslararası yayınlara çok önem veriyoruz. Akademisyenlerimiz Web of Science SCI(E), SSCI, AHCI  uluslararası atıf indekslerinde 130’a yakın ŞEHİR adresli makaleye imza attılar. Ayrıca diğer indekslerde taranan uluslararası dergilerde de yayınlarımız bulunuyor. Özellikle sosyal alanlarda telif kitaplara çok önem veriyoruz.  Yazdıkları eserlerle ve diğer çalışmalarla çeşitli ödüller kazanan öğretim üyelerimiz oldu. Bunlar arasında “Sabancı Bilim Ödülü”yle  Prof. Ergun Özbudun, Türkiye “İktisat Derneği Bilim Ödülü”yle Prof. Cengiz Kallek, “Türkiye Yazarlar Birliği Biyografi Ödülü”yle Doç. Abdülhamit Kırmızı, “Sedat Simavi Sosyal Bilim Ödülü”yle Prof. Cem Behar ve “Türkiye Bilimler Akademisi GEBİP ödülü”yle Y. Doç. Abdurrahman Atçıl’ın yanısıra Critical Theory adlı uluslararası bağımsız kuruluşun “Yılın En İyi Eleştirel Kuram Kitabı” ödülünü alan Prof. Mahmut Mutman’ı sayabiliriz.

Peki üniversitenizin yurtdışı olanaklarından söz edebilir misiniz?

Biz genel yapımız itibariyle çok kültürlü ve çok dilli bir üniversiteyiz zaten. Üniversitemizde 70 farklı ülkeden 500’ün üzerinde uluslararası öğrenci bulunmaktadır.  Dolayısıyla, öğrencilerimiz ülke dışına çıkmadan da kendilerini uluslararası bir atmosferin içinde bulabiliyorlar.

Bununla birlikte, öğrencilerimiz gerek ikili anlaşmalar gerek Erasmus değişim programları ile yurtdışında eğitim görme imkanına sahip. Yaklaşık 45 üniversite ile Erasmus ikili anlaşmamız varken, George State University, George Mason, ICEIF, Wilfrid Laurier, City University-Somali ve EDHEC Business School gibi üniversitelerle de ikili anlaşmamız bulunuyor.

Son olarak bizlere ne söylemek istersiniz?

Ülkemizin herşeyden çok iyi yetişmiş insan gücüne ihtiyaç duyduğunu biliyoruz. Öğrencilerine uluslararası nitelikte   yüksek öğretim olanağı sunabilen ve bunu yine uluslararası düzeyde araştırma çıktılarıyla destekleyebilen akademik mükemmeliyet odaklarına sahip olabilmek çok önemli. Vizyon, entellektüel birikim, geniş odaklı ve eleştirel bakışın yanısıra gelenek birikimiyle modern oluşumu bütünleştirebilen bir özgüven hissini bireylere kazandırmak gerekiyor. Bu noktada İstanbul Şehir Ünivesitesi olarak konumsal açıdan dünyanın  önemli bir mekanında, tarihsel   açıdan  zamanın gereklerine uygun tasarlanmış  bir kurum olduğumuzu düşünüyorum. Ancak insanların ömrünü yıllarla izlesek de üniversiter kurumların ömrünü on yıllarla hatta bazen yüzyıllarla izlemek zorundayız. O nedenle zor  ve sabır isteyen ama getirisi ölçülemeyecek oranda büyük bir sürecin başındayız. Bu sürece emek ve destek veren herkese şükranlarımızı sunarız. Bülteninizde bize yer veridğiniz için size de çok teşekkür ederiz.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir