Kamu Diplomasisi ve AK Parti Dönemi Dış Politikası

Paylaş:

Bilim ve Sanat Vakfı Küresel Araştırmalar Merkezi’nin Dr. Muharrem Ekşi’yi konuk ettiği Kitap ve Makale Sunumları toplantısında kamu diplomasisi, teorik ve pratik yönleriyle tartışıldı. Muharrem Ekşi sunum boyunca genel olarak üç ana başlığın altını çizdi; kamu diplomasisinin ortaya çıkışı, kamu diplomasisinin tanımı ve son olarak, kamu diplomasisinin Türkiye’de uygulanışı.

Muharrem Ekşi, gelişen iletişim teknolojileri ve küreselleşme sonucunda klasik diplomasinin yanı sıra kamu diplomasisi kavramının da ortaya çıktığını belirterek sunumuna başladı. Bu alanda ilk somut adımın 1965 yılında ABD tarafından atıldığını, dünyada ilk kez bu ülkede “Kamu Diplomasisi Koordinasyon Kurumu”nun kurulduğunu ifade etti. ABD’nin soğuk savaş yıllarında bu alandaki çabasının önemli olduğunu belirten Ekşi, gelişen yayın teknolojileri ile Hollywood film ve dizilerinin demir perde ülkelerindeki halklara ulaşmasının ABD açısından olumlu etkileri olduğunu belirtti. Soğuk savaş sonrası dönemde ise demokratik rejimlerin önem kazanmasıyla kamu diplomasisinin de öneminin arttığını ifade eden Ekşi’ye göre, eskiden devletlerarası resmi diplomasi yeterli olurken, günümüzde yabancı halkların ve tek tek bireylerin ne düşündüğü de önem kazandı. Bu durum dolaylı olarak günümüzde bireylerin de tıpkı devletler gibi diplomatik muhatap konumuna ulaşmasını sağladı.

Kamu diplomasisinin yüz elliden fazla tanımının olduğunu belirten Ekşi, bunu kamu diplomasisinin oturmuş olmayan ve interdisipliner yapısına bağladı. Oxford sözlüğüne göre kamu diplomasisi, diplomatik amaçlar için dış kamuoylarını etkilemektir. Kamu diplomasisini sıradan halkla ilişkiler çalışmalarından ayıran temel özellik ise diplomatik ve ulusal çıkar amacının güdülmesidir. Ekşi’ye göre, kamu diplomasisi uluslararası ilişkiler bağlamında daha çok inşacılık (constructivism) kuramıyla ilişkilidir. Kamu diplomasisinin yumuşak güç kavramıyla eklemlendiğini belirten Ekşi’ye göre kamu diplomasisinin kültür, sanat, din, insani yardım, medya gibi çeşitli boyutları vardır.

Olumlu imaj, algı yönetimi, ulus markalama ve lobicilik gibi kamu diplomasisinin bileşenlerinden olan faaliyetlerin öneminden bahseden Ekşi, emperyalist bir imaja sahip olmayan bir ülkenin, örneğin Afrika’da kendine daha rahat çalışma sahası açabileceğini belirtti. Ulus markalama ise bir devletin kendini nasıl tanıttığıdır. Örneğin Ak Parti hükümeti Ortadoğu politikasını inşa ederken, Türkiye’nin “müslüman demokrasi” kimliğini ön plana çıkarmıştır. Ekşi, eski kamu diplomasisinde sadece devletlerin aktif olduğunu, günümüzde ise yurt dışında yaşayan vatandaşların da yeni kamu diplomasisinin bir parçası olarak bu konuda aktif rol aldığını vurguladı. Ekşi’ye göre, mevcut dış politikanın başarıya ulaşması için, dış devlet ve toplumların yanı sıra iç toplumun desteğini de almak gerekir.

Ekşi’nin ifadesiyle, kendi hikayemizi dünyaya, küresel topluma anlatabilmemiz için kendi iletişim araçlarımıza sahip olmamız gerekir. Türkiye, Ak Parti hükümetleri döneminde bu konuda önemli atılımlar yapmıştır. 2009 yılında Yunus Emre Enstitüsü kurulmuş ve bu kurum Türkiye’nin kültürel diplomasisini üstlenmiştir. Yabancı ülkelerde Türkçe öğretimi ve Türkçe’nin TOEFL sınavı kabul edilen TYS, bu kurum vasıtasıyla yapılmaktadır. 2010 yılında ise Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı adı altında yeni bir kurum kurulmuş ve bu kurumun dünya çapında 291 temsilciliği açılmıştır. 2012 yılında ise Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Meclisi kurularak lobicilik faaliyetleri için önemli bir adım atılmıştır. Yine Ak Parti döneminde TİKA yeniden yapılandırılmıştır. Bu dönemde Türkiye, TİKA vasıtasıyla ilk defa karşılıksız hibe yapan ülke haline gelmiş ve bu uluslararası camiada Türkiye’nin prestijini yükselten bir etken olmuştur. Tüm bunlara ek olarak TRT, farklı dillerde yayın yapan kanallar kurarak Türkiye’yi küresel topluma birincil ağızdan anlatma misyonunu bu dönemde üstlenmiştir.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir