Taşköprizade’nin Ahlak ve Siyaset Düşüncesi
Medeniyet Araştırmaları Merkezi’nin yuvarlak masa toplantılarının Ocak ayındaki konuğu Müstakim Arıcı oldu. Arıcı’nın sunum başlığıyla aynı adı taşıyan eserini tartışma imkânı bulduk. Taşköprizade gibi önemli bir bilim insanının hakkında yapılan çalışmaların eksik oluşu ve bu konudaki çalışmaların henüz çok yeni oluşu konuşmacının Taşköprizade’nin Ahlak ve Siyaset Düşüncesi kitabını önemli kılmaktadır.
Konuşmanın başında 16. yüzyılda kadı ve müderrislik yapan Taşköprizade Ahmet Efendi’nin hayatı hakkında kısa bir malumat verildi. Taşköprizade, ilimler tasnifi üzerine yazılmış bir eser olmak itibariyle Osmanlı bilim düşüncesinde müstesna bir konumu haiz Miftâhu’s-sa’âde ve yaşadığı döneme kadar gelmiş geçmiş Osmanlı bilim adamlarını anlatmak üzere kaleme aldığı ansiklopedik eser Eş-şaâiku’n-nu’mâniyye gibi birçok eserin müellifidir. 16. yüzyılda Farsça ve Arapçadan önceki dönemlerde yaşamış birçok bilim insanın eserlerinin Türkçeye tercümesi gerçekleştirilmişti. Bu noktada Taşköprizade’yi önemli kılan husus onun bu birikimden istifade ederek farklı bilim alanlarından birçok metni sentezleyerek eser vermiş olmasıdır. Özellikle metafizik hakkındaki kitaplarında bu durumu kendisi belirtir. Bununla birlikte ahlak ve siyasette bunu açık bir şekilde belirtmemektedir. Ancak eserleri incelendiğinde aynı sentezleyici tutum bu alanlarda da görülmektedir.
Taşköprizade’nin ahlak üzerine yapmış olduğu açıklamalar kendisinin İslam düşünce geleneğine olan hâkimiyetini yansıtmaktadır. Zira ahlak anlayışı kelam, fıkıh, tasavvuf ve felsefi ahlak anlayışlarından izler barındırmaktadır. Her ne kadar bazı âlimlerin isimlerini açıkça zikretmese de eserlerinde Tusi’nin Ahlak-ı Nâsiri’nden, Gazzali’nin İhyau Ulumid-din’inden, Seyyid Şerif Cürcani’nin Şerhu’l-Mevakif’inden, Hamedani’nin Zahîretü’l-mulûk’undan etkilendiği görülmektedir. Bunların dışında Hanefi mezhebinin en önemli müelliflerinden Ebu Hanife ve Sadru’ş-şeria gibi bir birçok âlimin eserlerini kaynak olarak kullanmaktadır. İnsanın dış görüntüsünün davranışları üzerinde etkisi olduğunu düşünülen fizyonomi (ilmü’l-firâse) ve astronomi gibi gizli ilimleri, fıkıh açısından caiz olup olmadığını tartıştıktan sonra, ahlak bağlamında ele almaktadır. Abdurrahman Bistami’ye (ö. 858/1454) göre fizyonomiyi bilmek her hükümdarın üzerine farzdır. Ayrıca Taşköprizade Ahmed Efendi’ye göre hükümdar vezirlerini seçerken ferasetten istifade etmelidir.
Taşköprizade ahlak konusunda iki farklı perspektife sahiptir. Bunların ilki Kindi ile başlayan, İbn Sina, İbn Miskeveyh ve Tusi gibi isimlerle devam eden felsefi ahlak anlayışıdır. Takip ettiği ikinci perspektif ise tasavvufi ahlak anlayışıdır. Ahlak-ı Adudiyye’de klasik problemleri tartışan Ahmed Efendi, Meşşaî felsefesinde meşhur olan nefs anlayışını sürdürmektedir. Ona göre insan nefs ve bedenden oluşan bir varlıktır. Nefs maddeden bağımsız soyut bir cevher iken beden cismanidir. Yazar, erdemleri temel erdemler ve alt erdemler olmak üzere ikiye ayırdıktan sonra, önceki bilginlerden farklı olarak mezkûr erdemleri ayetlerle ve hadislerle desteklemeye çalışmaktadır. Ayrıca, hem temel erdemlerin hem alt erdemlerinin ifratını ve tefritini tespit edip tanımlamaktadır.
Tasavvufi ahlaka geçmeden, Taşköprizade’nin tasavvuftan ne anladığını belirtmek gerektiğini söyleyen Arıcı, Taşköprizade’ye göre tasavvufun ahlakı aşan irfanî bir boyutu barındırdığını belirtmektedir. Bilgiye ulaşma yollarının mükâşefe ve nazar olduğunu belirten Taşköprizade, mükâşefe yolunun İşrakîlik ve tasavvuf tarafından temsil edildiğini, kelam ve Meşşaî felsefenin ise nazarî yolu temsil ettiğini belirtmektedir. Arıcı’ya göre Taşköprizade bu belirtilen iki usulü sentezlemeye çalışsa da onda mükaşefe yolu daha üstün bir yol olarak görülmektedir. Ayrıca, tasavvufu tarikat anlamında da benimseyen Taşköprizade, hep arayış içerisinde olmuştur. Ahlak anlayışı konusunda Gazali’nin çizgisinden ayrılmamaktadır.
Taşköprizade, ahlakta olduğu gibi siyaset düşüncesini şekillendirirken de tek bir gelenekten beslenmemektedir. Siyaset düşüncesini temellendirirken siyaset düşüncesi geleneğinde önem arz eden farklı yazarların kitaplarındaki “adabu’l-mülûk” bölümlerinden örnekler vermektedir. Toplum yapısı, düzen ve ekonomi gibi siyasetin temel problemlerini ele alan Taşköprizade, eserlerinde savaş stratejileri, yöneticinin sıfatları, vezirlerin sıfatları gibi meselelere yer vermektedir. Müellifin siyaset düşüncesinin merkezinde nizam kavramı yer almaktadır. Eflatun ve Aristoteles’in siyaset metinlerinde yer alan temel meseleler Taşköprizade’nin sisteminde de yer almaktadır. Devlet başkanının taşıması gereken özellikleri zikreden müellif bunları yedi özellik saymak suretiyle sınırlandırmaktayken felsefe düzleminde yapmış olduğu bu sınırlandırmayı kelam ve fıkıh düzleminde farklı özellikler zikretmektedir.