Bitcoin Hikayesi Nedir, Ne değildir?

Paylaş:

Küresel Araştırmalar Merkezi son dönemde ön plana gelen “sanal paralar” hakkında, “Bitcoin Hikayesi Nedir, Ne Değildir” başlıklı bir panel düzenlendi. İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Faruk Aysan moderatörlüğündeki panele İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ender Demir, yazılımcı Mehmet Ali Çalışkan, yüksek bilgisayar mühendisi Tahir Çelebi ve Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Kaya konuşmacı olarak katıldı. Panelde sanal para olgusu ekonomik, matematiksel-teknik ve ilahiyat olmak üzere çeşitli perspektiflerden değerlendirildi.

Panelin ilk konuşmacısı olan Ender Demir, kripto paralarda hacklenme, merkezi otorite yokluğu, regülasyon eksikliği, elektrik tüketimi, değerindeki dalgalanma, illegal işlemlerde kullanılabilme gibi risklerin bulunduğunu belirtti. Demir Bitcoin’de müthiş bir dalgalanmanın göze çarptığına değindi. İyi bir kurumsal yatırımcı için fırsat da sunabilen bu dalgalanmanın, normal bir insan için tehlike unsuru olduğuna işaret etti. Demir, Bitcoin piyasası üzerindeki tartışmalara değindi: “Balon olarak niteleyenler kadar, bu piyasayı oldukça ciddiye alanlar da var. Bu yeni teknolojinin ne kadar değer yaratabileceğini kestiremiyoruz.” diyen Demir, “Son düşüş ciddi bir balon yansıması mı?” sorusuna ise “Hayır” cevabını verdi. Bitcoin tarihinde yüzde elli, hatta yüzde seksene varan düşüşlerin daha önce görüldüğünü ve bu düşüşün piyasa tarihinde ilk defa yaşanmadığına dikkat çekti. Bitcoin’i son altı aydır takip edenler için bu düşüşün şok edici özellikte algılandığını fakat bu piyasanın doğasında ani düşüş ve yükselmelerin bulunduğuna değindi. Yeni dönemde coin halk arzının (ICO) gündeme geldiğini aktaran Demir şöyle devam etti: “Geçen gün bir ICO’da on iki dakikada 40 milyon dolar para toplandı. ICO piyasası hızla gelişiyor. Bir ICO’nun 50 milyon dolar para topladığını düşündüğümüzde, Türkiye’nin burada alabileceği çok yol olduğunu görüyoruz. Dünyada 2017’de halka arz edilen coin değeri 6,7 milyar dolar olmuş. 2014, 2015, 2016’da bu rakam toplam 1 milyar dolar. Bir yılda müthiş bir fark oluşmuş. ICO borsadaki firmaları tehdit ediyor. Artık hiç borsaya açılmadan, bir fikrinize 50-60 milyon dolar toplayabiliyorsunuz. Risk sermayesini de zorluyor. 2017’de risk sermayesiyle toplanan paradan daha fazla para ICO ile toplandı. Müthiş bir finansal değişimden bahsediyoruz”.

Ender Demir, Japonya ve Çin’in ICO’ları yasakladığını, Gibraltar’ın ise ICO düzenlemesi yapan ilk yer olduğu bilgisini vererek bu alanın gelişmekte olan ülkeler için büyük bir fırsat doğurduğuna işaret etti. Ayrıca Blockchain teknolojisinin farklı alanlarda kullanılabileceğine değinerek UNICEF’in Suriyeli çocuklar için Blockchain üzerinden bağış kampanyası başlattığını söyledi. “Blockchain ile hayatımızdaki tüm ilişkiler yeniden yazılacak” diyen Demir, Blockchain’in finans alanına etkisine ilişkin şunları kaydetti: “Fonlama ve yatırım değişecek. İki üç yıl öncesine kadar bir portföy yöneticisinin önünde Bitcoin veya alt coin yatırım opsiyonu yoktu ama artık var. Ya da teminat olmadığı için bankanın fon vermediği fikirler, blokchain ile birlikte hayata geçirilebilir hale gelecek. Ayrıca maliyetler düşecek.”. Demir, Bitcoin’den sonra yeni alt coinlerin çıktığını, bir dönem 750 milyar dolara çıkan kripto para piyasasının büyüklüğünün bugün itibarıyla 500 milyar dolar seviyesinde bulunduğunu belirterek, Bitcoin’de toplam 21 milyon adetle sınırlı bir arz olduğunu dile getirdi.

Demir’den sonra sözü alan Tahir Çelebi ise teknolojik gelişimi içerisinde Blockchain’in gelişimini aktardı. Blockchain’in salt teknolojik bir olgu olmadığını, aynı zamanda sosyolojik bir olgu da olduğunu ifade etti. Teknolojinin günümüzde kazandığı ivmeye atıfla Çelebi, bu tip teknolojilerin insanlar daha tüketmenden yok olabileceğini söyledi. Ardından Blockchain’in teknolojik hikâyesini aktardı. Blockchain’in ortaya çıkış nedeninin büyük oranda teknolojik olduğunu belirten Çelebi, kripto paraların günümüzde popüler olmasını bunların “demokratik”, “eşitlikçi”, “katılımcı” olmasına bağladı. Blockchain’in açıklık sağladığını, daha demokratik bir ortam sunduğunu, küçük oyuncu; büyük oyuncu gibi eşitsizliklerin bulunmadığını, herkesin eşit olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra Blockchain’in, somut ve maddi paralar gibi merkeziyetçi bir karakter taşımadığını, adem-i merkeziyetçi olduğunu ifade etti. Çok efektif bir teknolojik altyapıya sahip olduğu için işlemlerin hızlı ve etkin şekilde gerçekleşiyor. Blockchain’in “güvenli” olup olmadığı noktasında bir tartışmanın olduğunu ancak kripto paraların güvenli olduğunu söyledi. Sağladığı imkânlar yanında sosyolojik açıdan pek çok şeyi de değiştirdiğini söyledi. En önemli sonucun Blockchain teknolojisinin kimliklerin dijitalleşme sürecinin yaygınlaşması, derinleştirmesi ve hızlandırması olarak nitelendirdi. Kimliklerin dijitalleşmesinin değerin de dijitalleşmesi ve matematikselleşmesine neden olduğunu savundu. 

Mehmet Ali Çalışkan ise kripto paraların, paraya karşı bir alternatif olduğunu ifade ederek Blokchain’de değerin aslında coin madencilerinin yaptığı işin karşılığı olarak ortaya çıktığını dile getirdi. Aslında burada hayal edilenin, mal ve hizmetlerin alım satımında kullanılması olduğunu ama kripto paraların bir yatırım aracına dönüştüğünü anlatan Çalışkan, şu an dünyada 100 trilyon dolarlık para piyasasından “kripto paraların aldığı yüzde birlik payın hangi noktaya ulaşacağının kestirilemediğini söyledi. Bu sistemin ekonomide büyük bir dönüşümü öngördüğüne dikkati çeken Çalışkan, eğer bu alanda kendi Blokchain’lerini oluşturmazlarsa devletlerin para transferlerini kontrol edemeyeceğini ifade etti. Şu an yatırılan paralardan birilerinin bu işte ciddi olduğunun anlaşılabileceğini belirten Çalışkan, “Ben balon diyenlere asla kulak asmıyorum. Dünyada bu kadar büyük balon olmaz. Bu kadar evrensel bir balon da olmaz” yorumunu yaptı. Kripto paranın değerinin işlemcinin iş gücüne dayandığını vurgulayan Çalışkan, “Dolayısıyla geleceğin dünyasında sadece parada değil, birçok şeyde işlemci gücünün önemli olduğunu göreceğiz. Büyük işlemci güçlerine ihtiyaç olacak ve işlemci gücünü elinde tutmak çok önemli hale gelecek” ifadelerini kullandı.

Son konuşmacı Süleyman Kaya ise kripto paranın fıkıh açısından bir değerlendirmesini yaptı. İslami açıdan tam bir belirsizliğin hâkim olduğunu belirten Kaya, sanal paralar konusunda olumsuz örneklerin genelleştirilmemesi gerektiği, döviz gibi kullanıldığı takdirde İslami açıdan bir sorun teşkil etmeyebileceğinin altını çizdi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kripto paraların “aldatma”, “aldanma” riski taşıdığı tespiti ve haklı-haksız kazançlara neden olabileceği gerekçesiyle vermiş olduğu “caiz değildir” fetvasının aceleci olduğunu ve kripto paraların tümüne teşmil edilemeyeceğini belirtti. İlk olarak 1375 kripto para içerisinde Bitcoin’e odaklanılmasının toptancı bir yaklaşım olduğunu; ikincisi, kripto paralar ile yapılan bütün işlemlerin yeknesak kabul edilemeyeceğini, dolayısıyla DİB’in kumara benzeterek verdiği fetvanın sorgulanması gerektiğini öne sürdü. Kripto paralara yönelik geliştirilen “devlet denetiminin dışındadır” gibi bir yaklaşımın da kabul edilemeyeceğini, tamamen denetimsiz bir sistem olmadığını belirten Kaya, diğer para biçimlerinde olduğu gibi kripto paralarda da yasa dışı işlemler konusuna dikkat etmeye davet etti. Kaya “Kripto paraların mübadele ve değer saklama aracı olarak veya para transferlerinde kullanılmasında fıkhen bir sorun yoktur. Ancak spekülasyon yapmak amacıyla kullanmak meşru değildir. Kripto para için meşru olmayan hususlar tedavüldeki tüm paralar için de geçerlidir diyerek sözlerini noktaladı. 

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir