Dar Kapıdaki Mesih: Walter Benjamin ve Politik Felsefesi

Paylaş:

Walter Benjamin zorluklarla dolu kısa yaşamına rağmen 20. yüzyılın en özgün ve yaratıcı düşünürlerinden biri olmayı başarmış ve modernizm, popüler sanat, edebiyat, resim, tarih felsefesi, tercüme gibi birçok alandaki ufuk açıcı yazısıyla halen kapanmamış olan velut tartışmalar başlatmıştır. Bu tartışma konularından biri de Benjamin’in politik felsefesi. Ertan Kardeş, Medeniyet Araştırmaları Merkezi’nin konuğu olduğu yuvarlak masa toplantısında derlediği ve editörlüğünü üstlendiği Dar Kapıdaki Mesih: Walter Benjamin ve Politik Felsefesi kitabını anlattı. Kitap 2017 yılında İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen “Politik Felsefe ve Walter Benjamin” adlı kolokyumda sunulan bildirilerden oluşuyor. Kitapta Besim Dellaloğlu, Cengiz Çakmak, Ateş Uslu, Tacettin Ertuğrul, Nami Başer gibi birçok disiplinden akademisyenin makalesi mevcut.

Benjamin’in Freiburg ve Berlin’de felsefe eğitimine başladığına değinerek konuşmasına başlayan Kardeş, bunun düşünürün yoğun bir Kant müfredatına maruz kalması demek olduğunu söyledi. Buradaki neo-Kantçı bilimci yaklaşımlarla tartışmaya giren Benjamin, insan deneyiminin hesap edilemezliği düşüncesiyle bu görüşlere karşı çıktı. Kardeş, Benjamin’in düşünce hayatındaki ikinci büyük etkinin ise o dönemde Almancada serpilen Yahudi entelektüel parlama olduğunu ifade etti. Gershom Scholem, Martin Buber ve Benjamin’in de sıkça aralarında anıldığı Frankfurt Okulu’nun mensupları -Adorno gibi- bu entelektüel atılımın isimlerinden birkaçı.

Benjamin’in ilk döneminde politikadan tamamen bağımsız bir teoloji talebesi olduğu, ancak Marksizmle tanıştıktan sonra politika üzerine düşünmeye başladığı iddialarına karşı çıkan Ertan Kardeş, Benjamin’de bu ikisinin her zaman birlikte olduğuna dikkat çekti. Öyle ki yaşadığı dönemin Almanya’sı gibi politik olanın sürekli biçimde teolojik terimlerle düşünüldüğü bir toplulukta zaten bu ikisini ayrı ayrı ele almanın verimli bir yanı yoktur. Benjamin’in yaptığı bunun eleştirel değerlendirmesi ve bu ikilinin sebep olduğu ideolojik gizemciliğin ortaya çıkarılmasıdır. Benjamin için politik felsefenin politika alanındaki mistifikasyonların ve tahakküm biçimlerinin ifşa edilmesi olduğunu belirten Kardeş, buna örnek olarak Benjamin’in Alman faşizmi üzerine okumalarını ve onun savaşın estetikleştirilmesi dediği şeyi örnek veriyor. Yani kendi dolayımsız olarak sunanın, kadermiş gibi hareket edenin, kitleleri kendilerini her daim politik bir eylemin içinde hissettiren ve bütün etkinliğini devletin birliğine ve dirliğine katkı olarak örgütleyen siyaset düşüncesinin karşısında bir politik felsefe Benjamin’inki.

 Toplantı katılımcıların sorularıyla devam etti. Özellikle adalet kavramı üzerine yoğunlaşan sorular Weimar Almanya’sındaki hukuk düşünürlerinin pozitif ve normatif hukuk eleştirileri üzerine bir tartışma ile noktalandı.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir