Türk Musikisi Meşk Geleneğinde Bir İcra: Hâfız Sami
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Türk Müziği Ana Sanat Dalında Hâfız Sami üzerine yazdığı yüksek lisans teziyle konuğumuz olan Sami Dural, tezinde, gazel formunun son dönem Osmanlı-Türk musikisindeki en önemli temsilcisi gazelhan Hâfız Sami üzerine odaklanmaktadır. Hâfız Sami de Osmanlı-Türk musikisinde sadece gazelleriyle değil, Kur’an tilaveti, mevlid, ilahi ve durak icralarıyla önemli bir yere sahiptir. Ancak, tilavetler ve mevlid kayıtları bugün elimizde olmadığı için sadece gazelleri ve şarkıları üzerinden bir Hâfız Sami okuması olanaklıdır. Müziğin yeniden üretilmesinde geleneksel üretim biçimlerini ortadan kaldıran kayıt teknikleri (plaklar vb.) müzik olgusu üzerinde birbiriyle bağlantılı ikili bir sonuca yol açar: piyasalaşma ve popülerleşme. Bu ise alım-satımın konusu olmayacak müzik formlarının ve icraların kayda geçirilmesini önlemiştir. Hâfız Sami gazelleri ve şarkıları eğlence sektörünün parçası olarak piyasalaşabildiği oranda kâr-zarar rasyonalitesiyle iş gören birtakım şirketler tarafından kayda geçirilmiş ve bugüne gelebilmiştir. Üretim (beste), yeniden üretim (icra) ve tüketim (dinleme) momentlerinden oluşan müziğin genel süreci göz önüne alındığında denilebilir ki eğlence sektörüne bağlı olarak gelişen piyasalaşma ve popülerleşme evresinde “tüketim” momenti merkezileştiği için plak şirketleri tarafından kayda geçirilen eserler temel olarak din dışı formlar arasından seçilmiştir.
Dural, tezinde, Osmanlı-Türk musikisinin özgün niteliğini oluşturan “meşk” olgusunun yol açtığı birtakım icra ve üslup farklılıklarının müzikoloji açısından bir analizini gerçekleştirmeyi amaçlamıştır. Hâfız Sami icrasının dayandığı teknik biçimlerin çözümlemesini müzikoloji alanında işlerliği olan birtakım kavramsal modeller içinden gerçekleştirdi. Form(giriş, taksim, meyan, karar) yapı(müzik parçacıkları, müzik cümleleri, periodlar ve bölmeler) ve üslup özellikleri açısından (güfte parazodisi, ritmik özellikler ve motifler) ilerleyen analizini Dural, üç sac ayağı üzerine oturttu: (i) tarihsel-teknik bir fenomen olarak meşk; (ii) tarihsel bir musiki formu olarak gazelve (iii) icra ve üslup biçimleri. Böylesi bir teorik çerçeveden Dural, Hâfız Sami’nin Ferahnâk gazelinin üslup ve tavırlarının tarihsel karakterini sergileyen teknik bir okumasını yaptı.
Çok boyutlu bir üretim tekniği olarak meşk, üslubun ve icranın biçimlenmesinde temel bir özelliğe sahiptir ve bu niteliğiyle geleneksel musikiye genel karakterini verir. Dural’ın işaret ettiği gibi geleneksel musikide meşk, kuşaklararası bir icranın intikali anlamına gelir. İntikal eden şey ise teknik, etik, üslup ve makam gibi unsurlara sahip bütünsel bir müzik kültürüdür. Dural’ın tezinin temel bilimsel iddiası, meşk olgusu paranteze alınarak Hâfız Sami gibi bir müzik şahsiyetinin icrasının çözümlenmesi ve anlaşılması mümkün olmadığı yönündedir. Temel argümanın normatif iması da şu olsa gerektir: Osmanlı-Türk musikisinin yeniden üretimi notasyondan ziyade meşk üzerinden yürütülmelidir. Çünkü Osmanlı-Türk musikisi notaya (parça) indirgenemeyecek bütünsel bir gerçekliğe sahiptir ve bu bütünü kuran teknikte meşktir.
Sami Dural, tarihsel bir biçim olan gazeli ses ile yapılan taksimşeklinde tanımladı. “Taksim” kavramının ise hem enstrümantal hem de vokal icra olarak anlaşılması gerektiğini belirtti. Genel karakteri itibariyle gazeller, anlık duygulanımları yansıtabilen ve bu özelliği ile doğaçlamaya uygun bir form olarak klasik dönemde öne çıkmıştır. Gazeller başlangıçta, aralarda veya sonlarda sazın nağmeleriyle söze eşlik edebildiği, ancak esasta sazın eşlik etmediği söz ağırlıklı bir formdur. Bu yapısı itibariyle gazeller hanendenin bireysel performansının önplana çıktığı icrai bir karakter gösterir. Gazeller ya tek başına hanende tarafından ya da irticali bir seyir içerisinde sazendenin de hanendeye eşlik edebildiği temel olarak iki biçimde icra edilir. Hanendeler gazellerde, kendi öznel kapasitelerini nağme yaratma (melodi yaratma kapasiteleri) üzerinden sergilemektedirler. Bu durum icracının makam bilgisinin gelişmiş olmasını zorunlu kılmaktadır. Gazeller içerisinde önemli bir yer tutan terennümler (ah, yâr, of, aman vb) bireysel performansın önemli bir özelliğidir. Ancak, terennüm üzerinden icracının yarattığı fark yalnızca makam yapıları üzerinde gerçekleştirilebilir. Gazelde irticali karakter ve bireysel icranın önplana çıkmasına rağmen, Dural, icranın esasta gelenek içinde tarihsel olarak üretilmiş müzikal yapılar tarafından koşullandırıldığının altını çizdi. Buradan hareketle müziğin, sanatçının bireysel performansına indirgenemeyecek sosyal ilişkiler tarafından belirlendiğini ileri sürdü.