Felsefe 7 Hıristiyanlığın Öncüsü Olarak İskenderiyeli Philo
Dursun Ali Aykıt, Marmara Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri Bilim Dalı’nda tamamladığı “Hıristiyanlığın Öncüsü Olarak İskenderiyeli Philo” (İstanbul 2010) başlıklı doktora tezi bağlamında bir sunum gerçekleştirdi. Kadim medeniyet birikimlerinin birbirleriyle etkileşiminin somut bir tezahürü olarak, Helenistik kültürle karşı karşıya kaldıktan sonra Yahudiliğin nasıl bir gelişme gösterdiği; Yahudilik içinden doğan Hıristiyanlığın, “Hz. İsa’nın dininden”, nasıl “Hz. İsa merkezli bir dine” geçiş yaptığı ve bu dönüşüm esnasında “Helenistik Yahudilik” olarak adlandırılan sistemin kilise babaları üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğu gibi sorunlara odaklanan Aykıt, Kutsal Kitap ile Grek kültürünü bir şekilde uzlaştırma gayreti gösteren Philo’nun faaliyet ve düşüncelerini dinleyicilerle paylaştı.M.Ö. 25/20-M.S. 50’li yıllar arasında yaşadığı tahmin edilen Philo, kendi yeğeni dâhil birçok Yahudinin ya din değiştirdiği ya da Helenistik kültüre teslim olduğu bir dönemde, iyi bir şekilde özümsediği “Grek bilgeliği” ile kendi dini olan Yahudiliği uzlaştırma çabası içerisine girerek, Yahudilik içerisinde zamanla gelişen “Helenci Yahudilik” adlı bir yaklaşımın öncüsü olmuştur. Günümüze kadar ulaşmayı başarmış yaklaşık elli civarındaki eserinde resmettiği bu yaklaşımın temel unsurları arasında, “Kutsal Kitab’ın tefsirinde alegorik yorumun takip edilebileceğine” olan vurgusu, siyasal hâkimiyetlerini kaybeden Yahudilerin kendi şeriatlarını uygulama zorluklarını aşmak amacıyla geliştirdiği “Musa’nın yasalarına değil, tabiatın yazılmamış yasalarına tâbi olunabileceği düşüncesi” ve aşkın ve mutlak mükemmel olarak nitelediği Tanrı’nın maddî dünya ile ilişkiye geçerken ihtiyaç hissedilen bir aracı olarak Logos tasavvurunun Yahudiliğe dahil edilişi sıralanabilir.Yahudiliğin geçirdiği bu tecrübe, Roma pagan kültürüyle karşılaşan Hıristiyanlar için önemli açılımlara imkân tanımıştır. Bu karşılaşma sürecinde Hıristiyanlığın dönüşümünde rol oynayan kilise babaları için Philocu çizgideki düşünceler yol gösterici olmuştur. Sinoptik İncillerden ayrı tutulan Yuhanna İncili ile İbranilere Mektub’un, Logos anlayışı ve alegorik yorum metodu her ne kadar ulaşılmak istenen hedefler bakımından farklılık arzetse de, Helenistik Yahudiliğin en önemli temsilcisi Philo’nun bakış açısına çok yakındır. Aynı çağda yaşayan Pavlus ile Philo’nun, diaspora Yahudisi olmaları, Tarsus ve İskenderiye gibi Helenistik entelektüelliğin hâkim olduğu yerlerde yaşamaları ve kendi dönemlerinde Yahudiliğin önünde duran problemlere çözüm aramaları, bir yandan bu iki önemli şahsiyet arasındaki benzerliklere işaret ederken, öte yandan takip eden yıllarda Hz. İsa sonrası (biraz da kilise babalarının faaliyetleriyle şekillenen) Hıristiyanlık içerisinde Philo’nun etkisini göstermektedir.