Mehmet Genç İhtifali’nin Ardından…

Paylaş:

18 Mart 2021 tarihinde ahirete irtihal eden tarihçi Mehmet Genç, Bilim ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen bir programla anıldı. Program pandemi şartlarından dolayı çevrimiçi gerçekleştirildi. Birçok katılımcının olduğu programda Engin Deniz Akarlı, Beşir Ayvazoğlu, Şevket Pamuk, Ayhan Aktar, Ali Akyıldız, İdris Bostan, Mehmet Öznur Alkan, Ali Yaycıoğlu, kapatılan İstanbul Şehir Üniversitesi hocaları, çalışanları ve öğrencilerinin yanı sıra farklı üniversitelerden akademisyenler ve öğrenciler olmak üzere yaklaşık üçyüz kişi Mehmet Genç için bir araya geldi. Serhat Aslaner’in moderatörlüğünde, Mustafa Özel’in takdim konuşmasıyla başlayan programda Mehmet Genç’in arkadaşları, meslektaşları, talebeleri, mesai arkadaşları, onunla ile yolu bir şekilde kesişen birçok isim hatıralarını paylaştı.

Mustafa Özel 1978 yılında Mehmet Genç’le ilk karşılaşmalarını anlattı. Ayrıca Genç’in düşünce dünyasından, Osmanlı tarihi çalışmalarına katkılarından, “Osmanlı’nın düşüşü yükselişinden daha muhteşem olmuştur” sözü çerçevesinde Osmanlı’ya yönelik fikirlerinden söz etti. Uzun yıllar hocanın hem arkadaşı, hem meslektaşı olan Engin Deniz Akarlı, Mehmet Genç ile öğrencilik yıllarında tanıştığını, o yıllarda tezi için gerekli belgeleri arşivden temin etmekte kendisine büyük yardımları olduğunu belirtti. Şevket Pamuk, Mehmet Genç’in iktisat tarihçiliği yönüne vurgu yaparak onu farklı kılan şeyin derin arşiv bilgisini iktisat ve iktisat tarihi bilgisiyle birleştirebilmiş olması olduğunu söyledi. Pamuk Mehmet Genç için  “bir büyük imparatorluğun iktisat tarihçisi” ifadesini kullandı.

İdris Bostan, Mehmet Genç ile tanışıklıklarının oldukça eskiye dayandığını belirterek Babıali’deki Osmanlı Arşivi yıllarından, orada kendisi gibi araştırmacılara hocanın nasıl büyük yardımları olduğundan bahsetti. Genç’in arşivdeki belgeleri kendilerinden çok önce görmüş olduğunu ve araştırmacıların çoğu kere onun tavsiyeleri ve yardımları ile arşivde çalışmalarına yön verdiklerini söyledi. Ayhan Aktar, hocanın vefatının ardından medyada yer alan biyografisinde İstanbul Şehir Üniveritesi’nde geçen son on yılının sansürlenmesini eleştirdi. Mehmet Genç’le Osmanlı Arşivi’nin Babıali’de olduğu yıllarda sık sık öğle yemeklerinde bir araya geldiklerini, çay kahve eşliğinde tarih, sanat, iktisat üzerine uzun sohbetler yaptıklarını anlattı. Ali Akyıldız ve Ali Yaycıoğlu da bu arşiv günlerinin ve orada yapılan sohbetlerin tadından, o sohbetlerin çalışmalarına katkısından bahsettiler. Beşir Ayvazoğlu, hocanın Arhavi’den İstanbul’a uzanan yaşam öyküsüne değindi ve önümüzdeki günlerde Mehmet Genç biyografisinin geleceği müjdesini verdi.

Mehmet Genç’in nezaketi ve nüktedanlığı, güzel üslubu, ilmi ciddiyeti ve disiplini, bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme aşkı, Osmanlı arşivi konusundaki derin bilgisi en sık vurgulanan yönleriydi. Dostları hocanın bilgi ve birikimini paylaşmaktan hiç çekinmediğini, bilhassa herkesten bir şeyler öğrenmeğe gayret ettiğini söylediler.  Hocanın bu öğrenme merakına güzel bir örneği Yunus Uğur verdi. Uğur, Mehmet Genç’in talebelerin kağıtlarını okurken dikkat ettiği iki husus olduğunu belirtti. Buna göre hoca ilk olarak “Bu kağıt bana ne öğretti?”, ikinci olarak da  “Burada bir düşünce kırıntısı var mı?”  diye sorar ve tatmin olursa talebeye tam puan verirmiş. İsmail Hakkı Kadı, Leiden serüvenini ve hocadan nasıl fırça yediğini, Kahraman Şakul ve Hümeyra Bostan bazı ilmi konularda hocayla farklı düşündüklerinde ondan aldıkları bazen nüktedan bazen sert eleştirileri tebessümle ifade ettiler.  Kenan Yıldız, hocanın İSAM Kütüphanesi’ne geldiği günleri ve burada yapılan sohbetleri anlattı.  O günlerde mutat olduğu üzere önce yemekhanede yemekler yenir, ardından İSAM’ın arşiv bölümüne geçilir ve sohbet İsmail Erünsal, Bilgin Aydın, Fehmi Yılmaz gibi hocaların yanı sıra İSAM çalışanlarının da katılımıyla çay ve kahve eşliğinde devam edermiş.

Hocanın ilmi yönünün yanı sıra kişisel zevklerinden de bahsedildi. Kendisinin Wagner hayranlığı ve fıkraları herkesçe malumdur ama bunun yanı sıra sütlacı ve kahveyi çok sevdiğini, sigaraya zaafı olduğunu da bu vesileyle öğrenmiş olduk. Mehmet Genç’in geride bıraktığı en kıymetli şeylerden biri olan muazzam arşiviyle ilgili en önemli değerlendirmeyi -aslında belki de temenni demeliyiz- Alim Arlı yaptı.  Arlı, “Osmanlı arşivini en iyi bilen kişinin arşivinin nasıl kullanıma açılacağı, değerlendirileceği çok önemli bir konudur. Bu sadece tarihçilerin, arşivcilerin değil Türkiye akademisinin meselesidir. Hocayla yakın temas içinde olanlardan, talebelerinden oluşturulacak bir kurulla bu konu ciddi bir şekilde ele alınmalı ve değerlendirilmedir.” dedi. Tufan Buzpınar ve Coşkun Çakır, tarihe not düşülmesi açısından, programda hocanın arşivi ile ilgili önemli bir bilgiyi paylaştılar. Mehmet Genç’in arşivini 2019 yılında İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışladığını, bir protokol hazırlanarak kitaplarının bir kısmının o dönemde kütüphaneye taşındığını ancak ilerleyen zamanlarda yaşanan gelişmeler dolayısıyla bu bağışın karşılıklı olarak iptal edildiğini söylediler.

Hoca rahatsızlığına rağmen son anlarına kadar ilimle ve talebeleriyle meşgul olmuş. İstanbul Şehir Üniversitesi’nden bir öğrencisi hastane odasındaki son görüşmelerini şöyle anlattı: “Hastaneye gittiğimde kapıdan bana el salladı ve ‘Kızım ben gidiyorum, seninle de çalışmayı bitiremedik ama sen onu mutlaka tamamla.’ dedi.” Son anda dahi ilimle meşgul olmak…

Mehmet Genç denildiğinde nasıl akla öncelikle Osmanlı iktisadi düzeni üzerine yaptığı çalışmalar ve bu bağlamda formülleştirdiği üç ilke geliyorsa, ikincisi de arşivdir demek herhalde yanlış olmaz. Nitekim program boyunca hatıralarda da sıklıkla vurgulan Osmanlı Arşivi ve burada paylaşılanlar, bir neslin zihninde bu mekânın hocayla bütünleşmiş olduğunu gösteriyor. Hocanın çok az ve öz yazdığı ve yine çok az ve öz konuştuğu, her daim kafasındaki sorular ve problemlerle meşgul olduğu, unvanların ve makamların hiçbir zaman gündeminde olmadığı dile getirilen diğer hususlardı. Dostları, Arşiv’in yanındaki çay ocaklarında, köfteci dükkânlarında; talebeleri, öğle aralarında üniversite yemekhanesinde hocanın ilminden, bilgi ve birikiminden, hoş sohbetinden, fıkralarından nasiplenmek için nasıl yolunu gözlediklerini ifade ettiler. Tarihçiliği, ilmi ciddiyeti ve disiplini, nüktedanlığı ve nezaketi, hocalığı, ağabeyliği ile Mehmet Genç küçük büyük herkesin nazarında önemli bir yer etmiş, hayatlarında izler bırakmış. Hocanın vefatıyla geride büyük bir boşluk bıraktığı görülüyor. Hakikaten yeri doldurulamayacak bir âlimi yitirdiğimizi bir kez daha idrak ettik bu anma programı vesilesiyle. Yaklaşık beş buçuk saat süren yoğun katılımlı programda hocayı tanıyanlar ondan hep iyilik ve güzellikle bahsettiler. Yaşarken olduğu gibi bu dünyadan göçtükten sonra da zarafetiyle herkesi büyüledi Mehmet Genç.  Mekânı cennet, makamı âli olsun.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir