Aspects of Islam in the United States / Amerika Birleşik Devletleri’nde İslâm’ın Serüveni
1960’lı yılların başında babası Elijah Muhammad ve ağabeyi ile İslâm dünyası turuna çıkan Akbar Muhammad’in ilk durağı İstanbul olmuştur. O zaman yirmi yaşlarında olan Muhammad, İstanbul’da bir hafta kadar kalmış ve ardından da Ortadoğu ve Hindistan’a kadar uzanan geniş İslâm coğrafyasında bir dizi seyahatte bulunmuştur. İlk ziyaretinin ardından 25 yıl geçtikten sonra, dinlerarası diyalogun konu edinildiği bir konferansa katılmak için 1985 yılında yeniden İstanbul’a gelmiştir. 2006’daki bu ziyareti ise İstanbul’a üçüncü kez gelişidir. 1939 Chicago doğumlu Akbar Muhammad, Ezher ve Edinburgh’ta aldığı lisans ve doktora eğitiminden sonra Binghamton Üniversitesi’nde (SUNY, New York) öğretim üyeliği yapmaya başlamıştır. Batı Afrika tarihi, Amerika’da İslâm ve Müslümanlar gibi konularda aynı üniversitede dersler vermektedir.Medeniyet Araştırmaları Merkezi’nin Dîvan Özel toplantısı için konuk ettiğimiz Muhammad, İslâm’ın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki serüvenini 15. yüzyılın sonlarında Kristof Kolomb’un gemisinde bulunan Müslüman denizcilerin Amerika kıtasına ayak basmasıyla başlatır. Ancak bu ifadesinin hemen ardından Amerika’da Müslümanların “varlık göstermeye başlaması” ile “İslâm’ın yayılmaya başlaması”nın birbirinden oldukça farklı iki süreç olduğunun altını çizer. İlk MüslümanlarKolomb’un gemisinde İspanyolların Morisko ve Mudejar olarak adlandırdıkları Müslümanlar vardı. Bunlar 16. yüzyıl Kuzey Amerika’sının ilk Müslüman yerleşimcileriydi. 17. yüzyılda ise Batı Afrika’dan getirilen Müslüman kölelerden söz edilebilirdi. Örneğin, bugün Gine olarak bilinen ülkeden köle olarak getirilen Yakub b. Süleyman Amerika’nın en meşhur Müslüman kölelerindendi. Çalıştığı çiftlikteki muhasebe kayıtlarını Arapça tutan Yakub b. Süleyman aynı zamanda hafızdı. Üç tane Kur’an nüshası kaleme almıştı.Amerika’daki diğer bir Müslüman varlığını da 19. yüzyıldan itibaren Suriye, Türkiye, Irak ve Yugoslavya’dan göç eden göçmen Müslümanlar oluşturmaktaydı. Ancak bunların göç nedenlerini, İslâm’ı yaymaktan ziyade ekonomik nedenlerle açıklamak mümkündü. Geldiklerinde camiler yaptırmışlar, dinlerini yaşamışlardı. Ama İslâm’ı yaymak gibi bir amaçları olmamış ve Afro-Amerikalı Müslümanlar ile etkileşime girmemişlerdi. İslâm’ın YayılmasıAkbar Muhammad’e göre 20. yüzyıla kadar Amerika’da İslâm varlık göstermişti ama orada yaşayan Müslümanların İslâm’ı yaymak gibi bir gayretleri olmamıştı. 1920’li yılları Amerika’da İslâm’ın yayılmaya başladığı yıllar olarak zikreden Muhammad, özellikle Ahmediye hareketinin önemine vurgu yaptı. Ahmediye hareketinin kurucusu Gulam Ahmed’in 1908 yılında ölümünden sonra, 1920’li yıllarda Hindistan’dan Amerika’ya İslâm’ı yayma amacıyla gelenler olmuştur.Bunlar şimdiye kadar hiçbir Müslüman topluluğun yapmadığını yapmışlar ve Afro- Amerikalı Müslümanlarla çok yönlü ilişkiler geliştirmişlerdir. Evlilikler yoluyla onların arasına karışmışlar, çocuklarına Arapça eğitim vermişlerdir. Okullar açmışlar, Hindistan’a öğrenci göndermişlerdir. Hayatın birçok alanında ayrımcılık yaşayan Afro-Amerikalılar böylece Ahmediye hareketi aracılığı ile Müslüman dünya ile de iletişime geçmişlerdir.İslâm’ın yayılması noktasında çaba sarf eden ikinci grup da, 1927 yılında Fas’tan gelen Müslümanlardı. Bütün Afrikalıların Fas kökenli olduklarını söylemişlerdir. İçlerinde peygamberlik iddiasında bulunanlar da vardır.Ancak 1930 Temmuzunda Amerika’ya gelen Wali Fardh Muhammad’in oluşturduğu hareket, Afro-Amerikalılar arasında en çok kabul görenidir. Kendisinin Allah olduğunu iddia eden W. F. Muhammad, Afro-Amerikalıların Asya’nın kayıp Ulusu Şabaz kabilesinin üyeleri olduğunu söyler. Afrika kökenli bu insanlar yüzyıllarca Amerikalılar tarafından köleleştirilmişti. Onun en önemli misyonu bu savunmasız siyah insanlara ne kadar üstün bir medeniyetin çocukları olduklarını öğreterek bağımsızlık kazandırmaktı.Akbar Muhammad konuşmasında, W. F. Muhammad’in kendisini Allah olarak gören bu tutumu ile 1800’li yıllarda Tanrı’nın siyah olduğunu söyleyen Afro-Amerikalı Baş Piskopos’un tutumu arasındaki etkileşime dikkat çekerek, Afro-Amerikalıların benimsedikleri bu iki farklı din arasında zamanla “dinî bir senkronizasyon” oluştuğunu ifade etti.1934’e kadar özellikle Afro-Amerikalılar arasında çok büyük taraftarlar bulan W. F. Muhammad “Nation of Islam”ı (İslâm Ulusu) kurdu. Kendisinden sonra yerine Elijah Muhammad (ö. 1975) geçmiştir. Kendisini peygamber olarak gören Elijah Muhammed, kahverengi, sarı, kırmızı ve siyah insanların kardeş olduğunu, beyaz ırkın ise şeytan olduğunu iddia etmiştir.Elijah Muhammad’in ölümünden sonra yerine geçen oğlu Wallace Delaney Muhammad (1933- ) babasından çok farklı bir tutum sergilemiştir. Nation of Islam’ın itikâdî temellerini yanlış bularak hem itikâdî hem de amelî sahada Sünnî İslâm’ı benimsemiştir. İsmini, dinin vârisi anlamına gelen İmam Warith Deen olarak değiştirdikten sonra American Muslim Society’i (AMS) kurmuştur. Onun bu tutumu Nation of Islam içerisindeki bazı kimseler tarafından tedirginlikle karşılanmıştır.Lois Farakhan liderliğinde bir grup Nation of Islam çatısı altında faaliyetlerine devam etmiş ve 1981 yılında, Nation of Islam’ın Elijah Muhammad’in öğretilerine bağlı kalarak devam edeceğini ilan etmiştir. Ancak ileriki yıllarda Farakhan’da da değişimler olmuştur. İslâm’ın temel değerlerinden birçoğunu kabul etmiş ve cemaatine Ramazan ayında oruç tutmalarını öğütlemiştir.Akbar Muhammad, Malcolm X’in sadece İmam Warith Deen’i değil Farakhan’ı da çok derinden etkilediğini ifade etti. Malcolm X’in Afro-Amerikalıların şimdiye kadar sahip oldukları en siyasal lider olduğunu da ekledi.20. yüzyılın ilk yarısında Amerika’da İslâm bu üç koldan gelişme göstermiştir. Ayrıca çok farklı ülkelerden gelmeye devam eden göçmen Müslümanlar da kendi gruplarını oluşturmuştur. Amerika’da İslâm, Akbar Muhammad’in ifadesine göre içinde birçok farklı rengi barındıran “büyük bir salata”dır. Günümüz Amerika’sında ise İslâm, hem Müslüman olarak doğanlar, hem de sonradan Müslüman olanlar (Euro-Amerikalılar) ile en hızlı büyüyen din olarak varlık sürdürmektedir.Akbar Muhammed’in üç saati aşan doyurucu sunumundan sonra toplantı Afro-Amerikalı, Euro-Amerikalı ve göçmen Müslümanlar arasındaki ilişkiler ve özellikle Nation of Islam’ın itikadî sorunları çerçevesindeki tartışmalarla sona erdi.