II. Meşrutiyette Medreseler ve Din Eğitimi
Osmanlı modernleşme tecrübesi içerisinde, sosyal, siyasî ve daha pek çok alanda kendinden önceki dönemlere göre daha önemli ve radikal değişikliklerin yaşandığı dönemlerden birisi II. Meşrutiyet yıllarıdır. II. Meşrutiyet, sadece Osmanlı modernleşme tecrübesi açısından değil, bunun yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’ne çeşitli açılardan yaptığı etki/katkı itibari ile de bizim için bütünüyle önemini muhafaza eden bir zaman dilimine tekabül etmektedir. Hiç kuşkusuz Osmanlı siyasî/idarî/eğitim sisteminin uzun bir süre temelini teşkil eden medreseler de modernleşme döneminde ve özellikle II. Meşrutiyet yıllarında hakim olan akımdan etkilenmiş ve bazı değişikliklere maruz kalmıştır. Türkiye Araştırmaları Merkezi, aylık olarak düzenlediği Bir Kitap Bir Yazar programının Mayıs ayındaki oturumunda, II. Meşrutiyet’in medreseler üzerindeki etkilerini ele almak amacı ile çalışmalarını modernleşme dönemi din eğitimi üzerinde yoğunlaştıran Zeki Salih Zengin’i II. Meşrutiyette Medreseler ve Din Eğitimi adlı kitabı çerçevesinde misafir etti. Zengin’e göre, modernleşme dönemi ile beraber yönünü Batı’ya çeviren Osmanlı Devleti medreselerle giderek daha az ilgilendi; deyim yerinde ise medreseleri kendi kaderine terk etti. Buna paralel olarak dönemin medreselilerinde de, medreselerin yetersizliğine dair önemli bir kanaat yerleşti. II. Abdülhamit dönemi medreseler açısından değilse de din eğitimi açısından verimli yıllardı. Medreselerin ıslahına ilişkin ciddi teşebbüsler ise ancak II. Meşrutiyet döneminde yapılabildi.Daha sonra, söz konusu ıslahın bahse değer boyutları üzerinde duran Zengin’in özellikle altını çizdiği hususları şu şekilde sıralayabiliriz:- II. Meşrutiyet döneminde medreselerde yapılmaya çalışılan ıslah teşebbüsleri klasik dönemde yapılan düzenlemelere veya modernleşmenin başlangıç evrelerine göre birtakım farklılıklar arzetmektedir ki bunların başında medresenin model olarak kendisine mektebi alması ve giderek mektebe daha da yakınlaşan bir yapıya kavuşması/kavuşturulmak istenmesi gelmektedir. Medreselerin idarî işleyişi, müfredatı, öğrenciler ile ilgili yapılan düzenlemeler klasik dönemden farklı, kaynak itibarı ile mekteplerden esinlenilerek oluşturulan düzenlemelerdir. Nitekim yabancı dil, ilm-i ictima, resim, beden eğitimi gibi derslerin müfredata girmesi de bunun bir başka göstergesidir.- II. Meşrutiyet dönemi medrese ıslahına yönelik yapılan veya yapılması düşünülen çalışmalar salt siyasî/idarî mekânizmanın iradesi ile gerçekleştirilmiş değildir. Resmî makamların yanı sıra ulema ve dönemin ileri gelen aydınları da medreselerin yetersiz oldukları, dolayısı ile ıslah edilmesi gerektiğinde mutabıktırlar. Bu, II. Meşrutiyet öncesinde bu kadar bariz görülebilecek bir husus değildir.- Daha ehil din görevlileri yetiştirmek üzere açılan Medresetü’l-Vaizin, Medresetü’l-Eimme ve’l-Hutabâ da klasik dönemde karşılaşamayacağımız, II. Meşrutiyet ve yetersizlik fikrinin etkisi ile beraber eğitim sistemine dahil olan kurumlardır.- Medreselerin ıslahı çalışmaları İstanbul’da uygulanma imkânı bulmakla beraber tam anlamı ile taşrada uygulanabildiğini söylemek imkân dahilinde değildir. Taşrada ıslah çalışmaları orta dereceli medreselerle sınırlı kalmıştır. Diğer taraftan ıslah edilen medrese programlarının her yıl az da olsa değişikliklere uğraması, söz konusu çalışmaların kökleşmesini engelleyen bir unsur olarak zikredilebilir. Yine ıslah çalışmalarının hemen akabinde I. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle medrese öğrencilerinin cepheye sevkedilmeleri, söz konusu teşebbüslerin arzu edilen boyutlara ulaşmasını engelleyen bir başka unsur olmuştur.