Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine Yönelik Politikaları
Küresel Araştırmalar Merkezin Tezat toplantılarının Şubat ayı konuğu yüksek lisans çalışmalarını Central Florida Üniversitesi, Siyaset Bilimi Bölümü’nde “Turkey’s Relations With The Turkic Countries In The Caspian Sea Region” başlıklı tez çalışmasıyla tamamlayan Şeyma Akkoyunlu idi. Akkoyunlu ile Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetlerine yönelik politikaları tartışıldı.Tezinde, Türkiye’nin dış politikasındaki yerel kaynakların Hazar bölgesindeki Türkî Cumhuriyetler ile ilişkiler üzerindeki etkisini inceleyen Akkoyunlu, Türkî Cumhuriyetlerden -dördü Orta Asya’dan (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan), biri de Kafkasya’dan (Azerbaycan) olmak üzere- beş devleti temel alıyor. Bağımsız değişken olarak Türkiye’nin yerel kaynakları da 3 kısımda incelenmiştir: Türkiye’nin bölge ülkeleriyle olan (i) tarihsel ve kültürel ilişkiler; (ii) ekonomik çıkarlar ve (iii) politik bağ. Bağımlı değişken de, genel olarak bölge ülkeleriyle olan ilişkilerdir. Akkoyunlu, tezinde bu değişkenlerin birbirlerine yönelik etkilerini tartışırken hipotezlerini şöyle sıralıyor: Türkiye, bölge ülkeleriyle sosyo-kültürel bağlarını ne kadar güçlendirirse, bölgeye yönelik ne kadar çok ekonomik çıkar gözetirse, bölge ülkeleriyle ne kadar eşgüdümlü politikalar güderse, bu devletlerle o derece yakın ilişkiler kurabilir.Akkoyunlu çalışmasında incelediği konuları şu şekilde sıraladı: Türkiye’nin tarihsel, kültürel, dini ve etnik bağları; Türkiye’nin enerji politikası ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerin başlangıç süreçleri ve süregelen ilişkiler; bölge ülkelerinin çalışma bağlamındaki yerel koşulları. Kullandığı kaynaklar ise, gazete haberleri; Türkiye’deki KOSGEP ve TİKA gibi çeşitli uluslararası kuruluşların yıllık raporlar; bu bölgelerde çalışan insanlarla yapılmış röportajlar; ikincil kaynaklar ve konu ile ilgili yazılmış makalelerdir. Ancak, özellikle 1994 sonrasındaki birebir ilişkiler üzerine yapılmış çok fazla çalışma bulunmadığı gibi, Türkiye’nin bölgede yaptığı çalışmalarla ilgili dokümantasyon da yeterli değildir. Hiç şüphesiz bu eksiklikler Akkoyunlu’nun çalışmasını kısıtlamıştır.Teorik çerçeveye geldiğimizde, Akkoyunlu, tezini Rosenau’nun zincir politikasına dayandırmaya çalışırken, aynı şekilde Kurt London’ın “ulusal ve uluslararası politikalar artık iç içe geçmiştir; eğer biri artı diğeri eksi olan kutuplardan birini ortadan kaldırırsanız diğeri hiçbir mânâya gelmez” şeklindeki yaklaşımını da dikkate aldığını ifade etti. Rosenau da, bir ülkede üretilen bir politikanın başka bir yerde etki yaratması ve karşılık bulabilmesinden bahsederek zincir teorisini oluşturur.Bulgular ve hipotezler konusunda Akkoyunlu şu hususlara işaret etmiştir: En yakın ve yoğun ilişkiler 1991-1993 yılları arasında gerçekleşmiştir. Bu ilişkiler resmi ziyaretler ve anlaşmalar şeklinde tezahür ederken, Türkî Cumhuriyetlerin liderleri, Türkiye’nin sunduğu kalkınma modelini heyecanla sahiplenmiştir. Ancak bölge ülkeleri Türkiye’nin tecrübesini ve modelini önemseseler bile, herhangi bir şekilde ‘ağabey’ aramamaktadır. Bu kalkınma modelinin özellikleri seküler ve demokratik bir yapı, liberal ekonomi ve Batı ile olan yakınlık şeklinde sıralanabilir. Bunların hepsinin vurguladığı ortak nokta, Batı ile ilişkilerin geliştirilmesi yolunda Türkiye’nin rehberliğinden faydalanmaktır.Akkoyunlu Türkiye’nin bölgedeki politikası üzerindeki muhtemel ABD etkisi bağlamında şu hususlara işaret etti: Türkiye ve ABD’nin özellikle silah kaçakçılığı ve uyuşturucu ticaretini önlemek gibi konularda birlikte hareket etmeleri bölgedeki ortak hedeflerine örnek olarak verilebilir. Ayrıca gerek İran ve Sovyetlerin bölgedeki etkisini sınırlayabilme olasılığı, gerekse de bölgede etkinliğini artırmak isteyen diğer güçlerle karşılaştırıldığında Ankara’nın Washington’a daha yakın bir pozisyonda olduğuna dair inanç Washington’daki karar alıcılar üzerinde etkilidir. Dolayısıyla, ABD Türkiye’nin bölgede başarılı olmasını istemektedir.Sunumunun son bölümünde Akkoyunlu, ileride yapılabilecek çalışmalara yönelik önerilerini paylaştı. Bölge insanının kendi kimlik ve aidiyet tanımlamaları üzerine de araştırmalar ve çalışmalar yapılabileceğini öneren Akkoyunlu’nun sunumu verimli bir soru-cevap faslı ile nihayete erdi.