Bir Yönetim Modeli: Mimar Sinan ve Süleymaniye

Paylaş:

“Et­kin Yö­ne­tim Söy­le­şi­le­ri”nin do­ku­zun­cu prog­ra­mını Sis­tem Da­nış­man­lık Eği­tim Yö­ne­ti­ci­si İb­ra­him Zeyd Ger­çik ile “Bir Yö­ne­tim Mo­de­li: Mi­mar Si­nan ve Sü­ley­ma­ni­ye” üze­ri­ne yap­tık. Ger­çik, 2009 yı­lı­nın Mart ayın­da pi­ya­sa­ya çı­kan Her Dem Ye­ni [Bir Yönetim Modeli Mimar Sinan] ve Her Dem Güç­lü [Bir Yönetim Modeli Süleymaniye] ki­tap­la­rı­nın or­ta­ya çı­kış sürecini ve sü­reç içe­ri­sin­de ya­şa­dı­ğı de­ne­yim­le­ri­ biz­ler­le pay­laş­tı.Her fik­rin bir ku­luç­ka dö­ne­mi ol­du­ğu­na dik­kat çe­ke­rek ko­nuş­ma­sı­na baş­la­yan Ger­çik’in Sü­ley­ma­ni­ye ve Mi­mar Si­nan’a yö­ne­lik il­gi­si­ İs­tan­bul Üni­ver­si­te’nde­ki öğ­ren­ci­lik yıl­la­rı­na da­yan­ıyor.8 yıl­dır fark­lı iş­let­me­le­re da­nış­man­lık ya­pan Ger­çik, şir­ket yö­ne­ti­ci­le­ri­nin bü­yük ço­ğun­lu­ğu­nun ta­ri­hî bi­ri­kim­le­ri­nin za­yıf ol­du­ğu­na dik­kat çek­ti. Bu­ra­dan ha­re­ket­le “geç­mi­şin di­li­ni, ya­şa­yan bir dil ola­rak bu­gü­ne na­sıl ta­şı­rız” dü­şün­ce­si ve “ku­rum kül­tü­rü bi­ze ait bir mo­del­le an­la­tı­la­maz mı” so­ru­su çer­çe­ve­sin­de Mi­mar Si­nan ve ese­ri Sü­ley­ma­ni­ye üze­ri­ne yo­ğun­laş­tı­ğı­nı ifa­de et­ti. Eserin bi­rin­cil ama­cı, “sağ­lık­lı, es­nek ve sü­rek­li­lik ar­ze­den iliş­ki ve ku­rum­la­rı na­sıl in­şa ede­bi­li­riz”, bir baş­ka ifa­dey­le, “Os­man­lı’nın bil­gi bi­ri­ki­mi­ni bir mo­del üze­rin­den na­sıl oku­ya­bi­li­riz” so­ru­suy­la or­ta­ya çı­kı­yor.Mi­mar Si­nan ve Sü­ley­ma­ni­ye’yi an­la­mak için ön­ce­lik­le Os­man­lı yö­ne­tim sis­te­mi­ne bak­mak ge­rek­ti­ği­ni söy­le­yen Ger­çik, bu sis­tem­de de­ğer ak­ta­rı­mı­nı gü­cü elin­de tu­tan (Er­tuğ­rul Ga­zi) de­ğil, il­mi elin­de tu­tan ki­şi­ler (Şeyh Ede­ba­li) ya­pı­yor. Li­der ola­cak ki­şi­ye (Os­man Bey) de­ğer ak­ta­rı­mı­nı (Şeyh Ede­ba­li’den Os­man Bey’e Öğüt­ler ör­ne­ğin­de ol­du­ğu gi­bi) ba­ba de­ğil, ho­ca ya­pı­yor.Os­man­lı yö­ne­ti­min­de öne çı­kan en önem­li özel­lik­le­rin­den bi­ri­nin, “gö­nül alı­cı­lık” ol­du­ğu­nu söy­le­yen Gerçik, Os­man­lı’nın fet­het­ti­ği top­rak­lar­da ya­şa­yan in­san­la­rı asi­mi­le et­me­di­ği­ne, ka­zan­dı­ğı­na ve fark­lı­lık­la­rı zen­gin­lik­le­re dö­nüş­tür­dü­ğü­ne dik­kat çe­ki­yor. Sis­te­min bir baş­ka özel­li­ği ise “bü­tün­le­mek”. Bu­lun­du­ğu tüm coğ­raf­ya­da bü­tün­le­yi­ci bir yol iz­li­yor Os­man­lı.Ger­çik’e gö­re bu­lun­du­ğu yer ve mi­ma­ri ile Sü­ley­ma­ni­ye şöy­le bir me­saj ver­mek­te­dir:Biz geç­mi­şin bil­gi bi­ri­ki­mi­ni, de­ne­yi­mi­ni ken­di içi­miz­de bü­tün­le­dik, onu ye­ni­den ta­nım­la­dık ve biz her uf­ka hâ­ki­miz, in­san­lı­ğın de­va­mı­nın zir­ve­si­yiz ve si­ze mey­dan oku­yo­ruz (Ga­la­ta ve Aya­sof­ya nez­din­de Ba­tı’ya).Süleymaniye’nin içi­ne gi­ril­di­ğin­de şef­kat, din­gin­lik ra­hat­la­ma, te­va­zu; dış­tan ise sağ­lam, gör­kem­li, iz­zet­li bir ya­pı gö­rü­yo­ruz. Di­ğer ta­raf­tan Aya­sof­ya için­de 15 da­ki­ka za­man ge­çi­ril­di­ğin­de in­sa­nın içi­nin da­ral­dı­ğı­nı, bi­na­nın ki­şi­yi ez­di­ği­ni id­di­a eden Ger­çik’e gö­re Aya­sof­ya, “sen za­yıf­sın, güç­lü olan tan­rı ve onun gü­cü­nü tem­sil eden­ler” al­gı­sı­nı his­set­tir­mektedir. Yö­ne­tim açı­sın­dan ba­kıl­dı­ğın­da ise bir ön­der, dı­şa­rı­da­ki ku­rum­la­ra kar­şı ken­di ku­rum­sal bü­tün­lü­ğü­nü tem­sil eder­ken çok sağ­lam bir mo­del ol­ma­sı ge­re­ki­yor. Ku­ru­mun say­gın­lı­ğı­nı, du­ru­şu­nu güçlü bir şekilde temsil et­me­si; ken­di ça­lı­şa­nı­na kar­şı ise pay­la­şım­cı ve mer­ha­met in­şa eden bi­ri ol­ma­sı ge­re­ki­yor… Ya­ni hiz­met edi­ci bir li­der ol­ma­sı ge­re­ki­yor.Muh­te­şem eser­den çı­ka­rı­lan bir baş­ka hu­sus da, kri­ze kar­şı ha­zır­lık­lı ol­mak… Ger­çik’e gö­re, Os­man­lı kriz kay­nak­la­rı­nın ne ol­du­ğu­nu ön­ce­den görüp çö­züm­le­me ya­pa­bi­li­yor. Mi­mar Si­nan ve Sü­ley­ma­ni­ye öze­lin­de ör­nek ver­mek ge­re­kir­se, Sü­ley­ma­ni­ye’de te­mel atıl­dık­tan son­ra tam an­la­mıy­la ze­mi­nin otur­ma­sı için 2 yıl bek­le­ti­li­yor. Mi­mar Si­nan’ın coğ­ra­fî ola­rak dep­rem böl­ge­si ol­ma­sı ha­se­biy­le böy­le bir gi­ri­şim­de bu­lun­du­ğu­nu ifa­de eden Ger­çik, 3 bü­yük dep­rem ya­şa­ma­sı­na rağ­men eser­de en ufak bir çök­me ol­ma­dı­ğı­na dik­kat çe­ki­yor.Söy­le­şi­de öne çı­kan di­ğer cüm­le­le­ri özet­le­mek ge­re­kir­se;Mi­mar Si­nan yap­tı­ğı eser­ler­de dü­şün­ce­le­ri­ni an­la­tır. Kub­be Hz. Mu­ham­med’i, içe­ri­de­ki 4 sü­tun 4 ha­li­fe­yi, 10 şe­re­fe ve 10 ka­pı dün­ya­ya me­de­ni­ye­ti açan 10 sa­ha­be­yi tem­sil eder. Yö­ne­tim­sel an­lam­da ba­kıl­dı­ğın­da, her ya­pı­nın özün­de bir li­der­lik mo­de­li var­dır. Ya­pı li­de­re gö­re bi­çim­le­nir. Her li­der de­ğer­ler çer­çe­ve­sin­de bir çe­kir­dek kad­ro oluş­tu­rur. Olu­şan bu kad­ro­lar da ya­pı­la­rı ma­ya­lar.Kül­li­ye bi­na­la­rı top­lum­sal ih­ti­yaç­la­rı, ca­mii ise in­sa­nı tem­sil eder.Li­der olan ki­şi, di­ğe­ri­ne sü­rek­li ola­rak duy­gu­sal coş­kun­luk ak­ta­ran, he­def­ler ve­ren ve o he­def­le­ri ken­di ye­te­ne­ğiy­le tu­tar­lı ya­pan ki­şi­dir.Ese­rin in­şa­sın­da 20 bin ki­şi or­ga­ni­ze edi­li­yor ve bun­la­rın 10 bi­ni Hı­ris­ti­yan. Or­kes­tra şe­fi ola­rak rol alı­yor Mi­mar Si­nan.Yet­ki ve gö­rev ta­nım­la­rı bir­çok şir­ket­te ya­pıl­mı­yor. Ta­ri­hî kay­nak­la­ra ba­kıl­dı­ğın­da Sü­ley­ma­ni­ye’de iş­ler ya­pı­lır­ken, tek tek ekip­le­rin gö­rev­le­ri ta­nım­lan­mış.Bu­gün Ba­tı’da öğ­re­nen or­ga­ni­zas­yon ola­rak ifa­de edi­len kav­ra­mın, Os­man­lı’nın in­san ye­tiş­tir­me mo­de­lin­de sü­rek­li keş­fet­me/öğ­ren­me ola­rak yer al­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Si­nan 19 yaş­la­rın­da ön­ce taş us­ta­sı ola­rak baş­lı­yor, son­ra ma­ran­goz­lu­ğa yön­len­di­ri­li­yor ve böy­le­ce bü­tü­nü gör­me­yi öğ­re­ni­yor. Ar­dın­dan nak­kaş­lık ders­le­ri alı­yor ve ay­rın­tı­la­ra odak­lan­ma­yı öğ­re­ni­yor. Ay­nı za­man­da as­ker olan Si­nan’ın, mü­hen­dis­lik ve mi­mar­lık be­ce­ri­le­ri ge­liş­ti­ri­li­yor. II­I. Mu­rat ve II­I. Meh­med’e ma­te­ma­tik ders­le­ri ve­ri­yor. Sü­rek­li bir öğ­ren­me an­la­yı­şı­nı Mi­mar Si­nan öze­lin­de gör­müş olu­yo­ruz.Son ola­rak, Mi­mar Si­nan sa­de­ce ken­di yap­tı­ğı eser­ler ile de­ğil, ken­di­sin­den son­ra ün­lü eser­le­ri in­şa ede­cek us­ta­la­rı da ye­tiş­tir­miş­tir. Mos­tar Köp­rü­sü’nü in­şa eden Mi­mar Hay­red­din, Sul­ta­nah­met Ca­mi­i’ni in­şa eden Se­def­kâr Meh­met Ağa ve Tac Ma­hal’i in­şa eden Mi­mar Yu­suf, Mi­mar Si­nan’ın öğ­ren­ci­le­rin­den bir­ka­çı­dır.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir