Yerel Tarihçilerle Buluşuyoruz -2: Bir Ömür Afyon Tarihi
Afyonlu yerel tarihçi Muharrem Bayar’ın sunumu, gönül verildiği takdirde akademi dışında da ciddi araştırmalar yapılıp sayısız eserler verilebileceğinin ispatıydı. Elliye yakın kitabı, yüzlerce makalesi ve tebliği, fahri doktorası, ödülleri, hakkında yapılan bibliyografik mahiyetli tez çalışması ve dinleyenleri şaşırtan kuvvetli hafızası ile nevi şahsına münhasır bir isim Muharrem Bayar. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemleri siyasî, idarî, sosyo-kültürel ve dinî hayatı, tarikatları, camileri, medreseleri, mahalleleri ile Bolvadin’in on bin yıllık tarihi kendisinden soruluyor.Muharrem Bayar 1945 Bolvadin doğumlu. İlkokula devam ederken hafızlığını tamamlıyor. Lise yıllarında, “Türkiye’nin en iyilerinden biri” diye tanımladığı Bolvadin müftüsü Hasan Efendi’den Arapça, Farsça ve Osmanlıca öğreniyor. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Edebiyat okuyor ve Osmanlıca bilgisini bu dönemde daha da ilerletiyor. Edebiyat mezunu olmasına rağmen daha ziyade tarih alanında çalışıp eserler vermesini arşiv araştırmalarını mümkün kılan ileri düzey Osmanlıca bilgisine ve hocasının bu yöndeki teşviklerine bağlıyor. Fransızca, Latince ve Grekçe de bilen Bayar bu sayede Roma ve Bizans dönemi kitabelerini de okuyabiliyor.Bayar, 1970’e kadar edebi eserler üretiyor. Hikâyeleri, denemeleri ve bir de şiir kitabı var. 1970 sonrası ise arşive dayalı çalışmalar yapıyor ve işte bu çalışmalar onlarca kitap ve yüzlerce makaleye zemin hazırlıyor. Kültür Bakanlığı Onur Ödülü, Türk Folkloruna Hizmet Ödülü, Balkan Türkleri Hizmet Ödülü de dâhil olmak üzere çok sayıda ödülü var. Eserlerinin tümü değerlendirilerek kendisine Fahri Doktor unvanı da verilmiş.Eserleri içinde ilk zikredilmesi gereken beş ciltlik Bolvadin Tarihi’dir. Burada, “Anadolu’nun en eski şehirlerinden” biri olarak tanımladığı Bolvadin’in tarihini arkaik dönemden başlayarak günümüze değin siyasî ve idarî yapısı, kurumları, yöneticileri, sosyal hayatı dâhil olmak üzere tüm yönleriyle arşiv belgeleri temelinde ve bol görsel materyal eşliğinde sunuyor. Bolvadin’in şehitlikleri, türbeleri, camileri, mevlevihanesi, manileri, yetiştirdiği kişiler de ayrı ayrı çalışmaların konusu oluyor. Bir Şehrin Soykütüğü’nde ise 19. yüzyıla ait Temettüat defterlerini kullanarak şehir sakinlerinin şeceresini 1800 yılına kadar tespit ediyor. Bolvadin Şehitleri’ni ise, “1897’den günümüze, savaşlarda şehit düşen 2400 Bolvadinlinin kitabı” diye tanımlıyor. Afyon eğitim tarihine ilişkin de önemli bir makalesi var. Burada Afyon dönemi medreselerini tek tek inceliyor ve 1924’te kapatılmadan hemen önce bir kısmı Selçuklu, bir kısmı Osmanlı dönemine ait olmak üzere toplam 39 faal medrese olduğunu belirtiyor. Bolvadin’de tasavvufun gelişimi ve seyrini de ele alıyor kitaplarında. Bolvadin’de Mevlevî, Şazelî, Nakşibendî, Rufaî ve Kadirî tekkelerinin yer aldığını, hatta Şazelî tarikatının tek merkezinin Bolvadin olduğunu belirtiyor. Şazelî ve Rufaî tekkelerinin etkinliklerini çok fazla devam ettirmediklerini, ancak önde gelen kişilere ait isimlerin toplumda mevcudiyetlerini sürdürdüğünü belirtiyor. Örneğin Rufaî tarikatından Sultan Carullah Zemahşerî’nin ismine istinaden Carullah ismi hâlen kullanılıyor. Nüfus yapısını da Müslüman ve gayrimüslim bileşenleri, zaman içindeki iniş çıkışları ve bunların sebepleri ile detaylıca incelemiş.Aslında Bayar’ı yalnızca Afyon yerel tarihçisi olarak tanımlamak yetersiz olur zira başka iller hakkında da eserler vermiş. Sinop, Akşehir, Denizli, Hatay bunlardan yalnızca birkaçı. Bayar’ın eserleri konuları bakımından da hayli zengin bir yapı arzediyor. Yukarıda bahsedilen konulara ilaveten, aşiretler, aşiretlerin iskânı ve göç hakkında oldukça önemli çalışmaları var. Karakeçili Yörükleri üzerine yaptığı çalışma, kitap bazında alanında ilk ve tek. Bayar burada Karakeçililerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden ilk aşiret olduğunu tespit ediyor. Vesikalara Göre Türkmen Aşiretlerinin İskânı 1996’da Kültür Bakanlığı Onur Ödülü’ne layık görülmüş. Nasreddin Hoca’yı ele aldığı çalışmasında Hoca’nın büyük bir âlim ve kadı olduğunu belirtiyor ve ona atfedilen nüktelerin, 13. ve 14. yüzyıllarda Moğol istilasına uğrayan Anadolu’da halkın kendi söyleyemediklerini Hoca’nın ağzından söylemesiyle ortaya çıktığını ileri sürüyor.Bayar eserlerini birincil kaynaklar temelinde vücuda getiriyor. Tapu Kadastro Müdürlüğünde 1640 tarihli Arazi defterleri, 17. yüzyıl Avarız defterleri, Vakıf defterleri, 1839 nüfus sayımı, 1840 Temettuat defterleri, 1854, 1881 ve 1904 nüfus sayımları ve Şer‘iyye sicilleri kullandığı arşiv kaynakları arasında ön sıralarda yer alıyor. Bundan sonra yeni çalışmalar yapmak için yeni vesikalar bulunması gerekir diyecek kadar da iddialı bu konuda. Tarihî vesikaların bir zamanlar maruz kaldığı tahribata da asla sessiz kalmadığını, kimi berat ve Şer‘iyye sicillerini kağıt fabrikasında “kağıda” dönüşmekten son anda kurtardığını söylüyor. Kütüphanesinde bulunan ve tasnifini yaptığı 5000 yazma eserin, yüksek lisans yapan öğrenciler tarafından kullanıldığını da sözlerine ekliyor.Görsel materyal arşivi de oldukça zengin Bayar’ın. 2005’te Sakarya Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir sempozyum münasebetiyle, arşivinde bulunan berat, ilam, ferman, tereke ve vakfiyenamelerden oluşan bir “Osmanlı Vesikaları Sergisi” açmış. Bolvadin Sevgisi sitesinde de Bayar’ın arşivinden derlenen çok sayıda fotoğraf, insanı yaşamadığı yıllara, göremediği mekânlara götürüyor. Yerel tarihin cazibesi bu olsa gerek. Ama sitenin başındaki şu notu da iletelim ilgililerine: “Dikkat! Lütfen emeğe saygı açısından, fotoğrafları kopyalamayınız. Kopyalayanlarla, yarın Rûz-ı Mahşerde, Mahkeme-i Kübra kurulunca görüşmek dileğiyle…