Türkiye-AB Müzakereleri Sürecinde Türkiye-İspanya İlişkileri

Paylaş:

İs­pan­yol­ca ile İs­pan­ya ta­ri­hi ve si­ya­se­ti­ne iliş­kin de­rin bil­gi­si­nin ya­nı sı­ra Tür­ki­ye’nin AB ile iliş­ki­le­ri­nin ge­liş­me­si­ne yap­tı­ğı kat­kı­lar­la ta­nı­nan emek­li dip­lo­mat Akın Öz­çer, Tür­ki­ye-İs­pan­ya iliş­ki­le­ri ve iki ül­ke­nin ya­kın si­ya­sî ta­ri­hin­de­ki pa­ra­lel­lik­ler bağ­la­mın­da ufuk açı­cı bir ko­nuş­ma yap­tı. Ge­rek İs­pan­ya’da­ki ay­rı­lık­çı mil­li­yet­çi­lik­ler ge­rek­se bu ül­ke­nin as­ke­rî yö­ne­tim son­ra­sı de­mok­ra­tik­leş­me sü­re­ci ko­nu­sun­da uz­man olan Öz­çer’in Eus­kal Her­ri­a: İs­pan­ya Si­ya­si Ta­ri­hin­de Bask Mil­li­yet­çi­li­ği (2 cilt, Do­ğan Ki­tap, 1999) ve Ço­ğul İs­pan­ya: Ana­ya­sal Sis­te­mi ve Ay­rı­lık­çı Te­rör­le Mü­ca­de­le Mo­de­li (İm­ge, 2007) ad­lı ki­tap­la­rı bu­lu­nu­yor. Ay­rı­ca News­we­ek Tür­ki­ye der­gi­sin­de gün­cel me­se­le­le­ri de­ğer­len­di­ri­yor.Öz­çer söz­le­ri­ne, 1995’te İs­pan­ya’nın AB Dö­nem Baş­ka­nı ol­ma­sıy­la bir­lik­te iv­me ka­za­nan Tür­ki­ye-İs­pan­ya iliş­ki­le­ri­nin, bun­dan on yıl ön­ce­si­ne gö­re çok ge­liş­ti­ği ve çe­şit­len­di­ği­ni be­lir­te­rek baş­la­dı. Ar­dın­dan İs­pan­ya’nın AB üye­li­ği ve de­mok­ra­tik­leş­me sü­re­ci­nin sey­ri­ni ana hat­la­rıy­la or­ta­ya koy­du.İs­pan­ya’yı So­ğuk Sa­vaş bo­yun­ca Av­ru­pa si­ya­se­ti­nin pe­ri­fe­ri­sin­de bı­ra­kan as­ke­rî dik­ta yö­ne­ti­mi, İkinci Dün­ya Sa­va­şı’nın he­men ön­ce­sin­de ya­şa­nan İs­pan­ya İç Sa­va­şı’nı (1936-39) Cum­hu­ri­yet­çi­le­rin kay­bet­me­siy­le ül­ke­ye hâ­kim ol­du. Ken­di­si için “ElCau­dil­lo/Şef, Ön­der” ni­te­le­me­si­ni kul­la­nan ve 1947’de “İs­pan­ya Kral­lı­ğı’nın Nai­bi” sı­fa­tı­nı alan dik­ta li­de­ri Ge­ne­ral Fran­cis­co Fran­co, özel­lik­le La­tin Ame­ri­ka’da çok et­ki­li olan cau­dil­lis­mo (oto­ri­ter, po­pü­list si­vil/as­ker li­der­lik) ge­le­ne­ği­nin İs­pan­ya’da­ki ör­ne­ğiy­di.1975’te Fran­co’nun ölü­mü­nün ar­dın­dan, Ju­an Car­los’un Kral ve Dev­let Baş­ka­nı ol­ma­sı ve 1976’da Adol­fo Suá­rez’in baş­ba­kan ola­rak atan­ma­sıy­la baş­la­yan İs­pan­ya’nın de­mok­ra­si­ye ge­çiş sü­re­ci, Ekim 1982’de dü­zen­le­nen ge­nel se­çim­ler ile ta­mam­lan­dı. Bu sü­re­cin dö­nüm nok­ta­la­rı, ser­best se­çim­ler ve ye­ni ana­ya­say­dı. Bü­tün an­ti­de­mok­ra­tik ku­rum­lar ve ka­nun­lar kal­dı­rıl­dı, ya­sak­la­nan bü­tün si­ya­sî par­ti­ler ye­ni­den açıl­dı ve 1977’de ya­pı­lan de­mok­ra­tik se­çim­ler­le olu­şan par­la­men­to ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan ye­ni İs­pan­ya ana­ya­sa­sı, 1978’de­ki re­fe­ran­du­mun ar­dın­dan yü­rür­lü­ğe gir­di. Ye­ni ana­ya­sa­nın ha­zır­lan­ma sü­re­ci ve de­mok­ra­tik hu­kuk dev­le­ti üze­rin­de önem­le du­ran Öz­çer’e gö­re İs­pan­ya, ana­ya­sa­la­rın –de­mok­ra­tik ol­mak kay­dıy­la– ku­ru­cu mec­lis­ler ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı ge­rek­me­di­ği­nin ba­şa­rı­lı bir ör­ne­ği.De­mok­ra­tik ana­ya­sa­yı or­ta­dan kal­dır­ma­ya dö­nük bir dar­be gi­ri­şi­mi, or­du­da hi­ye­rar­şi dı­şı­na çı­kan bir grup as­ker ta­ra­fın­dan 23 Şu­bat 1981’de İs­pan­yol Tem­sil­ci­ler Mec­li­si’nin ba­sıl­ma­sıy­la ger­çek­leş­ti. Ül­ke­yi bö­lün­me­ye sü­rük­le­di­ği ge­rek­çe­siy­le –ki 1978 Ana­ya­sa­sı Bask, Ka­ta­lan­ya ve Ga­liç­ya böl­ge­le­ri­ne si­met­rik özerk­lik ge­ti­ri­yor­du– de­mok­ra­tik yö­ne­ti­me is­yan eden bu gru­bun dar­be gi­ri­şi­mi, Ju­an Car­los’un en­gel­le­me­siy­le ba­şa­rı­ya ula­şa­ma­dı ve 29 or­du men­su­bu yar­gı­lan­dı. Bun­dan son­ra İs­pan­ya’da as­ker-si­vil iliş­ki­le­ri­nin de­mok­ra­tik­leş­me sü­re­ci­ne uy­gun bir şe­kil­de ye­ni­den ta­nım­lan­ma­sı sü­re­ci hız­lan­dı. Or­du doğ­ru­dan Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı’na bağ­la­na­rak as­ke­rin sis­tem için­de­ki özerk­li­ği kal­dı­rıl­dı. As­ke­rin iç gü­ven­lik­ten çe­ki­le­rek ta­ma­men yurt sa­vun­ma­sı­na ve ulus­la­ra­ra­sı mis­yon­la­ra odak­lan­ma­sı sağ­lan­dı. 1989’da çı­ka­rı­lan As­ke­rî Müf­re­dat Ka­nu­nu ile as­ke­rî eği­tim prog­ra­mı­nın müf­re­da­tı si­vil­ler ta­ra­fın­dan be­lir­le­nir hâ­le gel­di.De­mok­ra­tik­leş­me sü­re­cin­den ge­çen İs­pan­ya, Av­ru­pa Eko­no­mik Top­lu­lu­ğu’na (AET) üye­lik he­de­fi­ni de gün­de­mi­ne al­dı. As­ke­rî dik­ta­tör­lük ile yö­ne­til­di­ği için da­ha ön­ce red­de­dil­di­ği AET’ye 1977’de bir kez da­ha baş­vur­du. Uzun ve ol­duk­ça zor­lu bir sü­re­cin ar­dın­dan 1986’da Por­te­kiz ile bir­lik­te AET üye­si ol­du.İs­pan­ya’nın AET/AB üye­lik sü­re­cin­de­ki ve son­ra­sın­da­ki söy­lem­le­ri­ni, Tür­ki­ye’nin söy­lem­le­ri ile kar­şı­laş­tır­ma­lı bir şe­kil­de izah eden Öz­çer, iki ül­ke­nin po­li­ti­ka­la­rı ara­sın­da­ki pa­ra­lel­lik­le­re de dik­kat çek­ti. İs­pan­ya ve Por­te­kiz’in ger­çek an­lam­da Av­ru­pa­lı ol­ma­dı­ğı­nı öne sü­ren Fran­sız po­li­ti­ka­cı­la­ra kar­şı İs­pan­yol po­li­ti­ka­cı­lar, sü­rek­li ola­rak İs­pan­ya’nın Av­ru­pa­lı­lı­ğı­na vur­gu ya­pı­yor­lar­dı; bu­gün de Tür­ki­ye, Fran­sa ve Al­man­ya’nın ben­zer tez­le­ri­ne Av­ru­pa­lı ol­du­ğu id­di­asıy­la kar­şı çı­kı­yor. Ay­rı­ca, İs­pan­ya Av­ru­pa ile Ak­de­niz ve Av­ru­pa ile La­tin Ame­ri­ka ara­sın­da bir köp­rü ol­du­ğu­nu id­di­a et­ti­ği gi­bi Tür­ki­ye de Do­ğu ile Ba­tı ara­sın­da bir köp­rü ol­du­ğu­nu ifa­de edi­yor.Ta­rih­sel ola­rak İs­pan­ya hep bir Ak­de­niz gü­cü ola­gel­di. Ay­rı­ca 15. yüz­yı­lın son­la­rın­dan iti­ba­ren La­tin Ame­ri­ka’da bir sö­mür­ge im­pa­ra­tor­lu­ğu ku­ra­rak 19. yüz­yı­lın so­nu­na ka­dar bu böl­ge­yi doğ­ru­dan ida­re et­ti. İs­pan­ya, iş­te bu ta­rih­sel geç­mi­şi­ne da­ya­na­rak ken­di­si­ni, AB’nin Ko­pen­hag Kri­ter­le­ri’ni La­tin Ame­ri­ka’ya ak­ta­ran ül­ke po­zis­yo­nu­na oturt­ma­ya ça­lı­şı­yor. Di­ğer yan­dan İs­pan­ya, Tür­ki­ye üze­rin­den Or­ta­do­ğu ve Or­ta As­ya’ya açı­lır­ken; Tür­ki­ye de İs­pan­ya üze­rin­den La­tin Ame­ri­ka’ya açı­lı­yor. İs­pan­ya Baş­ba­ka­nı Za­pa­te­ro’nun, Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan ile bir­lik­te Me­de­ni­yet­ler İt­ti­fa­kı çer­çe­ve­sin­de İs­lâm Dün­ya­sı ile Hris­ti­yan Ba­tı ara­sın­da­ki ön­yar­gı ve prob­lem­le­ri aşıp kar­şı­lık­lı di­ya­lo­ğun ge­liş­ti­ril­me­si yö­nün­de­ki ça­ba­la­rı, bu­nun bir yan­sı­ma­sı.İs­pan­ya, 1990’la­rın so­nun­dan be­ri AB’nin te­mel­le­ri­ni atan Fran­sa-Al­man­ya iki­li­si­nin Av­ru­pa’da­ki ege­men­li­ği­ne kar­şı mü­ca­de­le yü­rü­tü­yor ve bu çer­çe­ve­de Tür­ki­ye’nin AB üye­li­ği­ni des­tek­li­yor. Tür­ki­ye’nin İs­pan­ya ile iliş­ki­le­ri­nin ge­liş­me­sin­de AB çı­pa­sı çok önem­li. Öz­çer tam bu nok­ta­da, Tür­ki­ye’nin tüm Av­ru­pa ku­ru­luş­la­rı için­de yer al­ma­sı­na rağ­men AB’nin ba­zı ko­şul­la­rı­nı ye­ri­ne ge­tir­me hu­su­sun­da, “ken­di­ne öz­gü ko­şul­la­rı”nı öne sü­re­rek ayak di­re­me­si­nin, AB üye­li­ği­ni zor­laş­tır­dı­ğı­na vur­gu yap­tı. Tür­ki­ye’nin, İs­pan­ya’nın de­mok­ra­tik­leş­me de­ne­yim­le­ri­ni dik­kat­le in­ce­le­me­si ve AB üye­li­ği için da­ha yo­ğun ça­ba har­ca­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni di­le ge­tir­di.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir