Yerel Tarihçilerle Buluşuyoruz 4 Bir Ömür Bursa Tarihi
Son dönemde yaptığı çalışmalarla Bursa şehir tarihi alanında dikkate değer ürünler ortaya koyan Raif Kaplanoğlu ile yaptığımız sohbet, gerek tarih ilmiyle uğraşanlara gerekse de farklı disiplinlerde çalışanlara önemli bir bakış açısı sundu. Kaplanoğlu bir şehrin tarihini yazmak için yerel bilincin ne kadar önemli olduğuna değindi. Çünkü yerel bilinç, hem siyasî iradeyi etkilemede hem de şehrin doğal zenginliklerini korumada en önemli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bilincin sağlanmasında ise yerel tarihçilerin rolü önemlidir. Kaplanoğlu, son dönemde Bursa’da tarihî eserlere belediyelerin gösterdiği ilgiyi yerel bilince bağlamakta ve şehrin bu anlamda önemli bir örnek teşkil ettiğini söylemektedir.Raif Kaplanoğlu 1958 Bursa Orhangazi doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Orhangazi’de, yüksek okulu Bursa Eğitim Enstitüsü’nde tamamladıktan sonra İstanbul’da 1979-1985 yılları arasında çeşitli liselerde tarih öğretmenliği yapar. Ayrıca İstanbul Üniversitesi’nde Tarih Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlar. Bir dönem genel tarih üzerine çalışmalar yaptıktan sonra şehir tarihine yönelir ve çabasını Bursa üzerine yoğunlaştırır.Bursa Araştırmaları Vakfı ve Avrasya Etnografya Vakfı’nın kurucularından Kaplanoğlu, bu vakıflar sayesinde irtibat kurduğu akademisyenlerle ortak çalışmalar da yürütüyor. Özellikle Bursa Araştırmaları Vakfı, büyük hedeflerle yola çıkmış. Bursa’nın en zenginlerini kurucu üye olarak bünyesinde barındıran vakıf, Bursa tarihi üzerine çok önemli çalışmalar gerçekleştirmektedir. Örneğin vakıf tarafından bir kent müzesi kurulmuştur. Müze, Türkiye’de kurulan ilk kent müzesi olma özelliğini taşımaktadır. Kaplanoğlu’na göre şehir algısının ortaya çıkması, tarihî ve kültürel mirası bünyesinde barındıran kent müzeleriyle olacaktır.Kaplanoğlu, 1994 yılında en önemli çalışmalarından biri olarak değerlendirdiği Osmanlı’nın kuruluşuna dair araştırmalarını, Halil İnalcık hocayla birlikte yürütmeye başlar. 6 yıl süren faaliyette tarihî bilgilerle topoğrafik verileri bir araya getirerek, Aşıkpaşazâde’nin eserinde zikredilen yerleşim yerlerini tespit eder. Ayrıca arkeolojik kazılar da yaparak, kuruluş döneminin toprak altında kalmış eserlerini gün yüzüne çıkartmaya çalışmaktadır. Bu çalışmalar Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları tarafından 2000 yılında OsmanlıDevleti’nin Kuruluşu adıyla ve Halil İnalcık’ın giriş yazısıyla yayınlanmıştır.Bursa’nın dününü gün yüzüne çıkartıp bugününü yeniden inşa etme adına şehrin kültür envanterini yapan ve bu minvalde Bursa Yer Adları Ansiklopedi’sini, Bursa Anıtlar Ansiklopedisi’ni, Bursalı Şair Yazarlar ve Ünlüler Ansiklopedisi’ni yayınlayan Kaplanoğlu, ayrıca Bursa ekseninde Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki mübadeleye dair araştırmalarını Bursa’da Mübadele (1923-1930 Yunanistan Göçmenleri) adıyla kitaplaştırmıştır.Konuşmasında şehir tarihi çalışmaları için önemli kaynak türlerine de yer veren Kaplanoğlu, Bursa örneği üzerinden diğer şehir tarihi çalışmaları için yol gösterici bilgileri bizlerle paylaştı. Kendi araştırmalarında özellikle salnâmeler çok önemli bir yer tutuyor. Kaplanoğlu’na göre maliye ile ilgili çalışmalarda, bütçeleri ihtiva etmesinden dolayı vilayet zabıtları dikkate değer veriler sunmaktadır. Şehir tarihi için önemli bir diğer kaynak ise temettuat defterleridir. Bununla birlikte bir şehrin tarihine daha iyi nüfuz edebilmenin yolu sözlü tarih çalışmalarından geçmektedir.