Felsefe 13 İbn Sînâ Felsefesinin Teleolojik Boyutları

Paylaş:

Marmara Üniversitesi İslâm Felsefesi Anabilim Dalı’nda “İbn Sînâ Felsefesinin Teleolojik Boyutları” başlığıyla doktora çalışmasını tamamlayan Hatice Toksöz, öncelikle gâiyyet/teleoloji kavramı ve bu kavramın İbn Sînâ düşüncesinde hangi açılardan ele alındığı üzerinde durdu.Gâiyyetin incelendiği felsefî disiplinin Batı Dünya-sındaki karşılığı olan teleoloji, varlık ve olayları yönlendiren gâyeleri araştıran felsefî disiplinin adıdır. İbn Sînâ’nın “ilmü’l-gâye” şeklinde ifade ettiği teleoloji terimi, gâyelerin araştırılmasını konu edinmekle birlikte, bir metafizik disiplininin adı olarak, gâiyyetten daha geniş bir kavramdır. Bu bakımdan teleoloji kavramı nedenselliknizamhikmet ve inâyet kavramlarını da içine almaktadır. Ayrıca kavram din felsefesi, ahlâk felsefesi, bilim felsefesi, fizikî bilimler, biyoloji felsefesi, tıp ve psikoloji gibi çeşitli ilim dallarında tartışılmaktadır. Bu minvalde Toksöz, İbn Sînâ felsefesinin izini sürerken niçin gâiyyet değil de “teleoloji” gibi Batı menşeli bir kavram kullandığına açıklık kazandırmış oldu.Peki, teleoloji mevzusu hangi açılardan araştırmaya değer bir yan taşımaktadır ve İslâm felsefesi içerisindeki anlamı nedir?Teleoloji nizam, gâye ve inâyet fikriyle İslâm filozoflarının sistemlerinin özünde yer almakta ve ontoloji ve teolojinin yanında İslâm metafizik düşüncesinin üçüncü ayağını oluşturmaktadır. Nitekim Fârâbî ve İbn Sînâ, ilimler sınıflamasında teleolojiye ayrı bir başlıkta yer vermişlerdir. Teleolojik düşüncenin, İslâm felsefesi geleneği içerisinde en yetkin örneklerinden birisini de İbn Sînâ’nın bu konudaki fikriyatı oluşturmaktadır. Tezinin amacının da İbn Sînâ felsefesinin bu tarafına açıklık kazandırmak olduğunu zikreden Toksöz, İbn Sînâ’nın nazarî (teorik) ve amelî (pratik) şeklinde ikiye ayırdığı felsefenin teleolojik boyutlarını bütüncül bir bakışla ele almaya çalıştığını ifade etti.Hikmeti ilmü’l-gâye ile özdeşleştiren İbn Sînâ teleolojiyi, bütün felsefesinde inâyetgâyedüzen ve aşk kavramları çerçevesinde incelenmiştir. Tok-
söz’e göre filozofun ortaya koyduğu sisteme teleolojik açıdan baktığımızda metafizikten fiziğe, ahlâktan siyasete, hatta nübüvvet teorisine kadar bütün felsefesinde teleolojik bir yaklaşım görülmektedir. İbn Sînâ’nın ortaya koyduğu sistemde teleoloji, Tanrı’dan diğer varlıklara doğru ilâhî inâyet, varlıklardan Tanrı’ya doğru gâye yönelişi ve bütün âleme hâkim olan bir düzen (nizâmü’l-hayr) şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu sistem dâhilinde Toksöz, tezinde öncelikle İbn Sînâ’nın tevarüs ettiği gelenek olan Grek-Helenistik felsefe mirası ve İbn Sînâ öncesi felsefe ve kelâm birikimini ele aldığını ifade ederek, filozofun sistemini bu temel üzerine inşa ettiğini belirtti. Ardından sırasıyla İbn Sînâ’nın metafiziğinde, doğa felsefesinde, nefs teorisinde, ahlâk ve siyaset felsefesinde teleolojinin hangi açılardan tezahür ettiğini inceleme konusu yaptığını ifade etti. Siyaset ve ahlâk felsefesi içerisinde dikkat çektiği bir diğer husus ise, filozofun sistemi açısından oldukça önemli bir yere sahip nübüvvet teorisinin –peygamberin “yasa koyucu” olarak isimlendirildiğini de göz önüne alırsak– bireysel insanın kemâli ve toplumsal gâye-düzen için gerekliliğiydi.Bu çalışmayla, İbn Sînâ’nın miras aldığı teleolojik düşünceleri, ustaca işlediği, derinleştirdiği ve kendinden sonraki teleolojik düşünceleri derinden etkilediği sonucuna ulaştığını ifade eden Toksöz, soru-cevap faslının ardından sunumunu sona erdirdi.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir