Sanat Tarihi Atölyesi: İkonoklazm, Tasvir Teorileri ve İslâm Sanatı

Paylaş:

Sanat Araştırmaları Merkezince düzenlenen 2010-2011 döneminde Dr. Nicole Nur Kançal ve Dr. Ayşe Taşkent tarafından yürütülen “Sanat Tarihi Atölyesi” içerik açısından oldukça zengin. Belki de bu sebeple bir o kadar da karmaşık bir sorunsalla karşımıza çıkıyor. Katıldığımız ilk derste bütün bir yıla ilişkin çizilen ders programı biraz göz korkutucu olsa da derslerin görsel malzeme ile desteklenmesi ve dersin sadece metin anlatımının ötesinde görsel sunum formatında yapılması oturumların daha zevkli bir şekilde ilerlemesini sağladı.

İkonoloji, ikonografi ve tasvir gelenekleri başlıklı ilk derse Erwin Panofsky’nin İkonografi ve İkonolojiadlı eseri gibi kült bir metinle başlanıp W. J. T. Mitchell gibi modern bir yazarın konuyu modern bağlamda tartıştığı İkonoloji İmaj, Metin, İdeolojiadlı eseriyle devam edilmesi, konunun tarihî süreç içerisinde nasıl bir evrim geçirdiğini incelemek bakımından bilgilendirici bir süreç oldu. Konunun kültürel bellek ile ilişkilendirilmesi kendi görsel kültürü ve görsel kültürel belleği ile yeni tanışan bizler için heyecan verici bir perspektif oluşturdu.

“İkonoklazm/put kırıcılık nedir? İslâm ve ikonoklazm arasında nasıl bir ilişki vardır? Niçin İslâm’daki resim yasağı ikonoklazm başlığı altında tartışılır?” gibi sorular, sadece akademik bir tartışmanın ötesinde politik ve sosyal boyutunun hiç gündeme getirilmemesi, konunun çokta safdillikle ele alınmaması gerektiğine dair bir yaklaşımı gözler önüne serdi.

İslâm ve ikonoklazm ile kurulan ilişkinin; anikonizm(herhangi bir varlığı temsil eden heykel ve tasvirin olmaması) ile de ilişkilendirilmesi konunun elbette bambaşka bir boyutu. Konuya dair hem Türkçe hem de yabancı kaynaklar üzerinde yapılan literatür taramaları, kaçınılmaz olarak Oryantalizm mevzusunu gündeme getirdi. “Acaba kendi görsel kültürümüze, İslâm sanatına bakışımız bir parça Oryantalist etkiler altında kirletilmiş ve bu bakış açısı, kendi kültürümüz ile aramıza bir mesafe mi koymuştu? Dolayısıyla Batı sanat tarihinin İslâm sanatına yahut görsel kültürüne dışlayıcı yaklaşmasının ve görsel malzemesini bir dipnot olarak anmasının bizde de etkileri var mıydı?” soruları dönem boyunca hep düşündüğümüz, kafamızı meşgul eden sorular arasında olageldi. Dolayısıyla Oryantalizm ile İslâm sanatı arasında kurulan bu tarz bir ilişki, İslâm’da tasvir/resim yasağı ya da ikonoklazm konusunda bir alan araştırmasını zorunlu kıldı. “İslam’da bir tasvir yasağı var ise minyatür yahut benzer imgeler niçin vardı? Bu, İslâm dünyasının bir problemi ise benzer tecrübeyi taşıyan diğer dinlerde durum nasıl idi?” eksenli sorular konuyu elbette Bizans ikonoklazmından, ikonoklazm ve Yahudi sanatı tecrübesine kadar götürdü ve anti-semitizm ile anikonizm ve benzer konular bu minvalde tartışıldı.

İslâm ve ikonografi başlığı altında konu, İslâm’ın ilk dönemindeki insan figürü tasvirlerinden, Hz. Muhammed’in ayak izine yahut Kâbe imgesinin yaygınlığına götürülerek ele alındı. Oryantalist resim, duvar resimleri, para ve sikkeler üzerindeki tasvirler yahut seccade üzeri temsillerin ikonografik değerlendirilmesi; İslâm’ın ilk döneminden itibaren, Selçuklu, Osmanlı ve modern zamanlara kadar değişen bir hatta incelendi. Konunun sadece Sünni gelenek ile sınırlandırılmaması, Şia’nın tasvir konusundaki yaklaşımının irdelenmesi, aynı dinin farklı ekollerinde ve coğrafyalarındaki yansımalarını izlemek bakımından anlamlı oldu.

Derslerin akademik kitap, makale yahut benzer metinlerinin farklı katılımcılar tarafından her bir derste sunumunun yanısıra bence bu atölyenin en özgün yanlarından biri görsel arşive yönelik yapılan sunumlardı. Minyatürler yahut İslâm sanatının diğer görsel malzemesi kullanılarak yapılan görsel arşiv sunumlarında, Gombirich’in ünlü Sanatın Öyküsükitabına benzer bir form takip edildi. Kitab-ı Mukaddes’ten ilham alınarak yapılan pek çok resim gibi bizim kendi kültürümüzde de yaratılış, türeyiş, tufan, peygamberler ve mucizeleri, mitologya yaratıkları ve gökcisimleri ve benzeri konulara ilişkin muazzam bir arşiv ve görsel malzemenin varlığından bu sayede haberdar olduk. Kitaptaki resmin büyütülerek duvara yansıtılmasından, bir tablo izleme tadı almadık değil!

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir