Klasik Türk Edebiyatında Bir Otobiyografi Örneği: Sergüzeştnâme

Paylaş:

 “Klasik Türk Edebiyatında Bir Otobiyografi Örneği: Sergüzeştnâme”  başlıklı sunumuyla  Vildan Serdaroğlu Coşkun, “Klasik Türk Edebiyatı Konuşmaları” program dizisinin ikinci konuğuydu. Coşkun, henüz baskıda olan Sergüzeştüm Güzel Hikâyetdür, Divan Edebiyatında Otobiyografik Bir Eser: Za’îfî’nin Sergüzeştnâmesi isimli kitabını bizlerle paylaştı. Bu kitapta nelerin yeni olduğunu, kitabın eski edebiyat sahasına neler kattığını ve bu kitaba neden ihtiyaç duyulduğunu açıklayarak konuşmasına başlayan Coşkun, mevcut literatüre metodolojik ve içerik olarak bir katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Genelde yapılan çalışmalarda metin neşri ile birlikte şairin hayatı ve eserleri incelenirken, burada sergüzeştnâmenin ne olduğunun, niçin sergüzeştnâmeye ihtiyaç duyulduğunun izahının yapıldığını; eserin içindeki tarihî ve tasavvufî yönlerin ayrı ayrı ele alınarak teorik bağlamda incelendiğini dile getirdi.

“Divan şiirinde şair, okuyucuya genellikle ‘kendisi’ olarak görünmez. Şairin varlığı tecrit sanatı veya üçüncü şahıs kisvesi altında ve hep mahlaslarladır. Sergüzeştnâme türündeki eserlerde ise durum tamamen aksinedir. Sergüzeştnâmelerde şair kendisi olarak görünmekle kalmaz, şahsî hayatı hakkındaki önemli bilgileri de ilk ağızdan paylaşır.”

Coşkun’un kitabında incelediği sergüzeştnâme, 16. yüzyılda bürokrat bir şairin kendi kaleminden çıkmış olan, dil ve muhteva olarak o döneme ait pek çok yönü taşıyan önemli bir eserdir. Belli oranda tarihî ve tasavvufî bilgiler içermesi, eseri değerli ve önemli kılan özelliklerdendir. Bir yanda maişet kaygısı çekip öte yanda müderris olmak ve mansıb elde edebilme uğruna hayat-bürokrasi-patronaj ağı içinde mücadele veren müderris bir şairin şahsî ve meslekî hayatındaki tecrübelerinin toplamıdır Sergüzeştnâme. Eserde şairin kendi hayatına olduğu kadar bürokratik sisteme, hâmilik ilişkilerine ve bunun sanata yansıyışına, gündelik hayata, değer yargılarına, askerî hayata, devlet kurumları arasındaki ilişkilere, dil inceliklerine rastlamak mümkündür. Eserde bir mesnevi, onun içinde yer alan mensur tasavvufi bir aşk hikâyesi ve bir falnâme de bulunmaktadır.

Hem tenkitli neşir hem de eser üzerine inceleme yaparak bu kitabı oluşturan Coşkun, sahada çokça yapıldığı gibi 16. yüzyıldan bir şair ve onun hayatı bağlamında tek bir noktadan değil, daha geniş bir çerçeveden teorik ve pratik bağlamda divan edebiyatında sergüzeştnâme örneği olarak yaklaşmanın önemli olduğunu belirtti. Coşkun, metin neşri metodlarıyla transkripsiyonlu metni ortaya konulan Sergüzeştnâme’in neşrini, mevcut dört nüshanın temin edilebilen üçü üzerinden gerçekleştirildiğini ifade etti. 26 varak gibi nispeten az sayılabilecek bir varak sayısına sahip olsa da, eserin 25 satır ve 4 sütundan oluşması ve Za’îfî’nin kendi hayatını okuyucuya sunarken hikâye içinde hikâyeler anlatmış olması, söz konusu çalışmanın niceliği hakkında fikir verebilecek hususlardır.

Kitabın giriş bölümünde sergüzeştnâme-otobiyografi ayrışması incelenmektedir. “Doğu’nun öz-anlatısı: Sergüzeştnâme” ve “Batı’nın öz-anlatısı: Otobiyografi”  şeklinde iki başlığın ardından, kitabın sorunsalı ile ilgili kısım olan “Sergüzeştnâme’nin soruları, soruların Sergüzeştnâme’si” başlığı yer almaktadır ki kitabın, çerçevesine oturtulmaya çalışıldığı temel soruyu barındıran bu bölümdür. “İslâm kültüründe kendinden bahsetme, kendi hakkında konuşma ve yazma geleneği var mıdır?” Bu soru ile esere yaklaşan Coşkun, çalışması boyunca bu soruyu ve onun uzantısı olan başka soruları sorarak kitabı bina ettiğini dile getirdi.

16. yüzyılda Osmanlı hayatına dair kısa bir bilgilendirmenin ardından Za’îfî’nin adı ve mahlası üzerinde durulmuştur.  “Şahsiyeti” bölümü, bu tip çalışmalarda kendisine pek de yer bulabilen bir bölüm değildir. Burada şairin kendi anlattıklarından yola çıkılarak bir kişilik çizilmeye çalışılmıştır. Azimli, sabırlı, kanaatkâr, yardımsever gibi kendi olumlu özelliklerini dile getirmiş olsa da, esere biraz uzaktan bakınca şairin bu özelliklerle çelişen davranışlara düşebildiği görülmektedir. “Şahsiyeti” bölümünün diğer çalışmalara nazaran, burada bir orjinalite barındırdığı âşikârdır.

Kitaptaki bölümler hakkında yapılan bazı açıklamalardan sonra kitabın içeriğine geçildi ve Sergüzeştnâme’yi anlatan Coşkun sunumunu böylece sonlandırdı.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir