Türkiye’de AB Şüpheciliği: CHP, MHP ve AK Parti Analizi

Paylaş:

Lisansüstü çalışmalarını Almanya’da yapan Medeniyet Üniversitesi öğretim üyesi Dr. İsmail Ermağan, ekim ayındaki TEZAT toplantısının konuğu oldu. Ermağan, Almanya’da Erfurt Üniversitesi Max Weber Kültür ve Sosyal Bilimler Yüksek Çalışmalar Merkezi’nde tamamladığı “Türkiye’de AB Şüpheciliği: CHP, MHP ve AK Parti’nin Tutumları” başlıklı doktora tezi üzerinden “AB şüpheciliği” kavramına teorik ve pratik açılımlar getirdi. Doktora tezinin Almanya’da yazılması ve tezin veri kısmının Türkiye’de çok farklı kesimlerle yapılan mülakatlara dayanması bu çalışmayı farklı kılan en temel özelliklerdendi.

Konuşmasına Tansu Çiller’in “En geç 1998’de tam üyeyiz” sözü ile başlayan Ermağan, AB üyelik sürecinin Avrupa’da ve Türkiye’de her daim şüpheci ve karşıt eğilimleri bir arada barındırdığını ve bunun da aslında normal sayılması gerektiğini dile getirdi.

Tezin teorik çerçevesini kurgularken AB’yi makro bir alan olarak düşünüp Türkiye’deki siyasî partileri de mikro bir alan olarak ele alan Ermağan temelde üç teoriden yararlanmış: (i)entegrasyonist ve genişlemeci teoriler, (ii)transformasyon teorileri, (iii)çevre teorileri.

Ardından Ermağan, tezinin kavramsal tanımlamalarını yaptı. Buna göre Avrupa’daki düşünürler, “AB şüpheciliği” kavramını “katı şüphecilik” (AB’nin neredeyse bütün kurumsal ve düşünsel yapısına karşıtlık) ve “yumuşak şüphecilik” (AB’nin bazı politikalarına veya kurumsal işleyişine eleştirel yaklaşım) olarak ele almakta. Ancak mevcut literatürün Türkiye’ye uymadığını, ülkemizde “AB destekçiliği”, “AB karşıtlığı” ve “AB şüpheciliği” şeklinde üç ayrı tutum olduğunu belirten Ermağan, yeni bir kavramsallaştırmaya giderek özellikle Türkiye örneğinde “hareketli şüphecilik” kavramını önerdi.

Türkiye’de siyasî partilerin AB şüpheciliğini CHP, MHP ve AK Parti örnekleri üzerinden inceleyen Ermağan, her üç partinin de farklı sebeplerle farklı oranlarda şüpheci davranışlar sergilediklerini dile getirdi. CHP’yi genel olarak “Evet ama” diyen bir parti olarak tanımlayan Ermağan’a göre bu şüpheci tavrın ardında temelde üç sebep var: Birincisi, parti içindeki farklı grupların AB şüpheciliğinin parti politikasına yansıması. İkincisi, 2002’den bu yana ana muhalefet partisi olması sebebiyle iktidar partisinden farklı bir söylem geliştirme isteği. Üçüncüsü, ABD’nin model ortaklık olarak Türkiye’yi göstermesi ve AB’nin bu çerçevedeki rolünden CHP’nin duyduğu rahatsızlık.

MHP’nin genel olarak “onurlu üyelik” sloganı çerçevesinde AB politikasını geliştirdiğini söyleyen Ermağan’a göre bu partinin Türkçü ve Turancı ideolojik duruşu AB şüpheciliğinin en temel sebebini teşkil ediyor. Buna ek olarak Kürt milliyetçiliğine Avrupa’nın verdiği destek ve muhalefet partisi olması da MHP’nin AB şüpheciliğinin diğer sebepleri arasında yer alıyor.

Ermağan, “AB destekçisi” bir parti olarak tanımladığı AK Parti’nin içindeki AB şüpheciliğini ise, CHP’deki gibi konjonktürel değil, daha yapısal nedenlere bağlıyor: İslâmcı, muhafazakâr ve milliyetçi düşüncelerin varlığı. Ermağan’a göre, iktidar partisi olarak AB’yi destekleyen AK Parti, önemli konularda bu şüpheci yaklaşımların etkisiyle eleştirel bir tutum takınabiliyor.

Ermağan, konuşmasının son bölümünde genel olarak Avrupa’daki ve Türkiye’deki şüpheci argümanları sıraladı. Avrupa bağlamında AB kurumlarının, AB üyesi ülkelerin ve AB kamuoyunun farklı şüphecilikler geliştirdiklerini dile getirdi. Kurumsal olarak, Türkiye’nin üyeliği için yapılacak muhtemel bir referandumu, hazmedememe sorununu, Kıbrıs ve imtiyazlı ortaklık gibi sorunları şüpheci argümanlar arasında sıraladı. Üye ülkeler arasında özellikle Almanya ile Fransa’nın şüpheciliğine değinen Ermağan, Angela Merkel ile Nicolas Sarkozy’nin farklı açılardan bu şüpheciliği beslediklerini belirtti. AB kamuoyunda da Hz. Muhammed’in karikatürleri ve Papa’nın Türkiye ile ilgili açıklamaları özelinde görüldüğü gibi değişen tonlarda bir şüphecilik olduğunu söyledi.

Ermağan tarihî, siyasî, jeopolitik, iktisadî ve dinî argümanların Türkiye’de AB şüpheciliğini doğrudan etkilediğini ifade etti ve bu argümanları tek tek ayrıntılandırdı. Sonuçta Ermağan’a göre AB şüpheciliği, sadece bir iç sorun olarak değil, dışarının da etkisiyle şekillenen karşılıklı bir süreç olarak gelişti. Türkiye’deki şüphecilik, karşıtlık ile destekçilik yönünde değişen hareketli bir yapıya sahip olduğundan, bazen rasyonel bazen de oldukça duygusal tezlerle dile getirilegeldi.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir