Bir Fotoğraf Projesi Hazırlamak: Arabesk
Sanat Araştırmaları Merkezi’nin Mart ayında yedincisini düzenlediği “Fotoğraf Neyi Anlatır?” başlıklı oturumun konuğu Haluk Çobanoğlu oldu. 1986 yılından beri fotoğrafla uğraşan Çobanoğlu, hem yurt içinde hem de yurt dışında çeşitli dergilerde çalışmaları yayınlanan, kitapları basılan ve akademik geçmişe sahip bir isim. Başlıca çalışmaları arasında Kuşbazlar, New York Subwayve Arabesk bulunan Çobanoğlu, Arabeskisimli çalışması özelinde fotoğrafçılık ve bir fotoğraf projesi hazırlamak üzerine konuştu, belgesel fotoğrafın bugünü ve yarınına değindi.
Çobanoğlu konuşmasının başında fotoğrafın akıp giden bir nehir olduğunu ve bu akıntıya dâhil olabilme adına belgesel yaptığını ifade etti. Belgeselci için de bir tanım yapan Çobanoğlu, onun, geçmişi anlayan, bugünü yorumlayan, yarına belge bırakmaya çalışan bir kişi olduğunu söyledi.
Merakın, projelerini oluşturma aşamasında önemli bir yere sahip olduğunu düşünen Çobanoğlu’nun ilgi alanlarını şehirler, göç, doğu-batı sorunu, kültür tarihi gibi konular oluşturuyor. Müzikle bu bağlamda ilgilenen Çobanoğlu, ülkemize özgü müzik denince akla ilk gelen tarzlardan biri olan arabeski belgesel konusu olarak seçmiş. Projesini anlatmaya, arabeskin Türkiye’de ortaya çıkmasının ve yayılmasının kısa tarihiyle başlayan Çobanoğlu, bu müzik hakkında “Cumhuriyet tarihinde ortaya çıkmış en özgün tarz” ifadelerini kullandı.
Proje fotoğraflarının gösterimiyle devam eden programda daha sonrasında Çobanoğlu’nun çekim sürecinde başından geçenleri anlatmasıyla renklendi. On yıl süren çekimlerin güzel tarafları olduğu kadar sıkıntılı taraflarının da olduğunu ifade eden Çobanoğlu, insanın insan olduğu noktaları çekmeye gayret ettiğini vurguladı. Bu anlamda karar anını önemsediğini ve hiçbir şekilde kurguya başvurmadığını da sözlerine ekledi.
Çobanoğlu, fotoğrafın bugün geldiği durumdan bahsederken fotoğrafın bezirgânlaştığı bu dönemde bilgiyle üretilen işlerin kalıcı olacağını ifade etti. Ayrıca herkesin fotoğraf üretimine katılmasıyla demokratik bir sürece girdiğimizi söyledi. Fakat yine bu süreçte, bir fotoğraf malzemesinin alınıp eve götürüldükten hemen sonra daha iyisinin çıktığını, bunun da insanlığa yakışmadığını sözlerine ekledi. Türk fotoğrafının serencamına da değinen Çobanoğlu, onun, belli bir tahakküm altında, Batı resmine dayanan, piktoryalist bir tarzda geliştiğini ifade etti. Belgesel fotoğrafı eğer gelişecekse, bunun bir sistematiğe, bir felsefeye dayanması gerektiğini söyledi.
Konuşmasının son bölümünde Çobanoğlu, kendisinin de kurucularından olduğu Photo Araf’ı anlattı. Photo Araf, belgesel fotoğraf üreten bir haber ajansı. Diğer haber ajanslarından farklı olarak günlük haber üretmeyen, çalışmalarının uzun sürelere yayan ve konu seçimlerinde özgür bir ajans. Çobanoğlu’nun ifadesine göre hiyerarşik olmayan, özgürleştirici bir yapıya sahip.
Çobanoğlu Türkiye’de fotoğrafın hâlâ istenen noktalara gelememesinden, gençlerin yaratıcı projeler üretememesinden dem vursa da konuşması boyunca, gelecek adına ümitvar olduğunu her fırsatta dile getirdi.