Etkin Takım Çalışması ve Liderlik

Paylaş:

Etkin Yönetim Söyleşileri toplantı dizimizin on dokuzuncusunu “Etkin Takım Çalışması ve Liderlik” başlığı altında, Universal Hastaneler Grubu Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kadir Fazlı Danışman ile gerçekleştirdik. Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliğinden 1989’da mezun olan ve ardından iki yıl boyunca şantiye mühendisliği yapan Danışman, akabinde bir devlet kurumu olan Emlak Bankası’nda, iş hayatı boyunca sahip olduğu “mali işler” titrine ilk girizgâhı yaparak kariyerine devam eder.

Danışman, hayatı boyunca yaşadığı tecrübelerden yola çıkarak yaptığı sunumunun başında yeni mezunken düştüğü temel bir hatadan bahsetti: Tecrübeyi önemsememek ve her şeyi ilmelyakin ile anlayabileceğini zannetmek. Genç yaşta hayata dair yaşadığı tecrübelerden şunu anlıyor Danışman: “Herkesin herkesten öğreneceği bir şey mutlaka vardır.” Peşinden de şunu ekliyor: “Tecrübenin yarattığı marjinal değeri zamanla anlıyor insan.”

Yöneticiliğin birçok açıdan ele alınabileceğini ama temelde iki tipte toplanabileceğini ifade eden Danışman, bunlardan birincisini “korku salarak ya da sindirerek iş yaptıran yönetici”, ikincisini ise “ekibini sevgi ve muhabbet ortak paydasında buluşturan ve ekibi ile birlikte aynı doğrultuda yürüyen lider yönetici” olarak tanımladı. Birinci tiplerin kısa vadede başarı elde etseler bile sürdürülebilir olmadıklarını vurguladı.

 “Yönetici açısından bir şeyi söylemekle yaptırmak farklıdır. Eğer kişi lider bir yönetici ise inandığı şeye takımını da inandırmalıdır. Zira inancı olan bir takımla her türlü zorluğun üstesinden gelinebilir. Ama liderlik yapacağı bir takımın olabilmesi için de evvela liderin enaniyetini kırması gerekir. Bu şekilde davranan bir lider, takımın ve takım ruhunun yavaş yavaş oluşmasını sağlar. Böyle bir takım oluştuktan sonra sadece iş hayatında değil, hayatın her aşamasında takım birbirine destek ve motivasyon kaynağı olur” diyen Danışman bunu, eski mesai yeri olan bankadaki yöneticisiyle yıllar sonra yaşadığı bir örnek üzerinden açıkladı: “Bulunduğum şirkette cuma günü mesai bitimine denk gelen ve mutlaka yapılması gereken alımı, eski yöneticimin kredi kartı limitimi bir milyon dolar seviyesine çekmesiyle gerçekleştirdim; bu, o tarihte oluşan takım ruhunun ölmediğinin güzel bir göstergesiydi.” Devamında Danışman şunu söyledi: “Takım ruhu günün sonunda anlaşılmasa bile zamanı gelince meyvelerini verir.”

Kendi yöneticiliğinden verdiği bir örnekte ise hafta sonu tatiline rağmen acilen yetişmesi gereken bir iş için tüm ekibiyle beraber iş yerinde toplanıp kırk sekiz saat boyunca çalışarak –yeri geldiğinde fotokopi çekerek ve odasına hiç girmeyerek– işi bitirdiklerini anlattı. Takım ruhu olmadan bunun gerçekleşemeyeceğini vurgulayıp “Tek başına bir insanın bu kadar büyük projeleri yapabileceğine inanmak saflıktır” diyerek konuşmasını sürdürdü. Futboldan verdiği bir örnekte liderin temelde teknik direktör olduğunu ama işin bununla bitmediğini belirtti; zira yeri geldiğinde malzemeci ve/veya masör, sakatlık halinde kaleci ya da forvet olması gerekir.

Danışman’a göre liderliği yöneticilikten ayıran özelliklerden biri de takımın kararsızlığa düştüğü bir noktada liderin çıkıp “Arkadaşlar, bu yöne gidiyoruz” diye karar verebilmesidir. Fakat Danışman’ın bu noktada üzerinde durduğu bir husus, liderin belki de en önemli özelliğini ortaya koyuyor: “Lider, kararını vermeden önce yapılabileceği her türlü istişareyi sonuna kadar yapmalı.” Bu şekilde davranan bir lider, Danışman’a göre %90 muvaffak olur ve bu muvaffakiyet de esasında tamamıyla takıma aittir.

Danışman, takım ve liderin kendilerini hep bir bütünün parçası olarak görmeleri gerektiğine vurgu yaptı. Bunun sağlanması durumunda sinerji etkisinin oluşacağını ifade etti. Sinerji etkisinin 2+2’yi 4’ten büyük hale getirebileceği gibi, tam tersinin de gerçekleşebileceğine, yani takım ruhunun olmadığı bir ekipte 2+2’nin 4 bile olamayabileceğine dikkat çekti. İşte bu sebeple liderin takımı oluştururken takım içinde harmoniyi de yakalaması gerekir.

Fazlı Danışman’ın hem kendisinin hem de katılımcıların sürenin sonuna gelindiğini fark edememeleri, sunumun çok zevkli geçtiğinin en açık göstergesiydi. Danışman’ın “Size hiçbir şey öğretemesem bile halay çekmeyi öğretirim” diyerek halay mantalitesi üzerinden aktardığı lider ve takım örneklemeleri, bütün sunumun güzel bir özeti mahiyetinde akıllarda unutulmayacak bir örnek olarak kaldı.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir