İktidar Oyunları ve Resimli Kitaplar: II. Osman Devrinde Değişen Güç Simgeleri
Bilim ve Sanat Vakfı Sanat Araştırmaları Merkezi’nin Kırkambar Sohbet etkinliği kapsamında Pamukkale Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Tülün Değirmenci ile İktidar Oyunları ve Resimli Kitaplar: II. Osman Devrinde Değişen Güç Simgeleri(Kitap, 2012) adlı kitabı üzerine konuştuk.
II. Osman’ın iktidarının hemen başında, Medhî isimli bir meddah, Sultan II. Osman’a önceden yazdığı kitapları sunmuş ve ayrıca yazmak üzere üç kitap daha teklif etmiştir. Sultan üç kitap arasından Şehnâme-i Firdevsi’yi seçmiş; Medhî de sultanın isteği üzerine özet ve mensur olarak bu eseri Türkçeye tercüme etmiştir. Tülün Değirmenci bu anekdotun Türkçe Şehnâmelerin başında yer almakla birlikte Sultan ile Medhî arasında gerçekten yaşanıp yaşanmadığının bilinmediğini belirttikten sonra; kurgu ya da gerçek, bu anekdotun ima ve rüyalarla yapılan anlatımı seven Osmanlı düşünce sistemine çok yakıştığını vurgulayarak konuşmasına başladı.
II. Osman devrinin Osmanlı resimli kitap üretiminin en yoğun ve en son devirlerinden bir tanesi olduğunu söyleyen Değirmenci, bu devrin ardından resimli kitapların birkaç örnek dışında sarayda üretilmediğini söyledi. II. Osman devrinde üretilen resimli kitapları konu edinen Değirmenci’nin çalışmasına göre bu süre zarfında sarayda üç tür eser üretilmektedir: Bunlardan birincisi bir destan olan Şehnâmetercümesi, ikincisi bir âlim biyografisi olan Tercüme-i Şakaik-i Numaniyyeve üçüncüsü de Nadirî’nin güncel bir tarih yazısı olan Şehnâmeadlı eseridir. Değirmenci, birbirinden muhteva olarak farklı olan bu eserler ile sonrasında resimlenecek diğer kitaplar vasıtasıyla yürütülecek siyasetin ve sultanla kurulacak bağın önemli olduğunu ve bu ilişkinin niteliğinin ne olduğu sorusunun kendi çalışmasının gidişatını belirlediğini söyledi. “Sultanlar ve devlet adamları resimli kitapları neden yaptırıyordu? Amaç sadece resimli bir kitaba sahip olmak mıydı?” gibi sorular etrafında kitabını oluşturan Değirmenci, Osmanlı sarayında hazırlanan resimli kitapların sadece edebi bir zevkin sonucunda üretilmediğini, içinde yaşanılan tarihin siyasî ve kültürel dinamikleriyle şekillenen çok farklı roller üstlendiğini belirtti. II. Osman’ın tahta çıkışı, onu tahta çıkaran kişiler ve yeni sultanın meşruiyeti bir şekilde bu kitaplar üzerinden sağlanmaya çalışırken, diğer yanda da sarayda değişen güç odakları ve bu odaklar arasındaki mücadele ile sultanın bulunduğu konum yine resimli kitaplar üzerinden okunabilmektedir.
Değirmenci, II. Osman devrinde sarayda hazırlanan üç kitaptan Türkçe Şehnâme’nin sultanın resimli bir kitaptan ne beklediğini anlamaya en uygun kitap olduğunu çünkü bu eserin zikredilen üç eser içerisinden II. Osman’ın doğrudan isteği üzerine hazırlandığı bilinen tek eser olduğuna değindi. Nitekim Şehnâme, İslam coğrafyasında her zaman kabul gören bir eser olmuş ve Topkapı Sarayı’ndaki nüshalarından anlaşılacağı üzere Osmanlılar tarafından hem Türkçe hem de Farsça olarak okunmuştur. Lâkin Şehnâme, Osmanlı sarayında, sultanî imgenin, saray ideolojisinin sunumunu üstlenen bir rol almamıştır. Bu rolü, özellikle XVI. yüzyıldaki tarih yazmaları üstlenmiştir.
Konuşmasının devamında Medhî ve Türkçe Şehnâmehakkında bilgiler veren Değirmenci, II.Osman’ın, eski saray projelerini dikkate almayıp kendine yeni bir tercüme yaptırmak istediğini ve yazar olarak Meddah Medhî’yi seçtiğini zikretti. Bu seçimde aracı olan kişi ise Şehnâme-i Türkî projesinin başlıca sorumlusu, yürütücüsü el-Hac Mustafa Ağa’dır. Medhî’nin Türkçe Şehnâme’si dönemin meşhur hattatı Cevrî tarafından istinsah edilmiş, mensur ve özet olan bu eser, iki cilt olarak ve hassaten padişah için yazılmıştır. Medhî’nin tercümesi hem metniyle hem de resimlerinin ikonografisiyle seleflerinden farklılık arzetmektedir. Medhî varolan bir metni yeniden şekillendirmiş ve bu şekillendirme devrin siyasî konjonktürüne de etki etmiştir.
Değirmenci, II. Osman devrinde meydana getirilen üç eser üzerinden hareket ederek, sarayda değişen güç odaklarını, hami ve sanatçı ilişkisini ve en önemlisi bu değişen ilişkilerin resimli kitaplara nasıl yansıdığını ortaya koydu. Tülün Değirmenci hikâye dinlemeyi çok seven II. Osman’ın sarayında hazırlatılan çalışmaların haminin ilgisinden bağımsız olamayacağını ve bu suretle de Meddah Medhî ile kıssahan Nadirî’nin eser hazırlamasının makul karşılanacağını belirtti. Bu eserlerin en önemli noktalarından bir tanesi de II. Osman’ın katlinde etkili olan kişilerin bir şekilde eserlerde yansıtılmasıdır.