Fotoğrafta Manipülasyon
İstanbul Teknik Üniversitesi ve Massachusetts Institute of Technology’de Kent Plancılığı ve Mimarlık eğitimleri alan Murat Germen, şu an çalışmalarını Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde sürdürüyor ve bu bölümde fotoğrafçılık ve görsel iletişim dersleri veriyor. Kalıplaşmış fotoğraf algısının sınırlarını zorlayan çalışmaları sayesinde dünyada da tanınan bir sanatçı olan Germen’in birçok eseri dünyanın çeşitli yerlerindeki müze ve galerilerde sergilenmeye devam ediyor.
Sanat Araştırmaları Merkezi’nde gerçekleştirdiği söyleşiye manipülasyonun ne olduğunu açıklayarak başlayan Germen, fotoğrafta manipülasyonun dijital çağdan çok daha önce başladığını ve manipülasyonun sadece fotoğrafta değil hayatımızın birçok alanında var olduğunu ifade etti. Germen’e göre, birtakım aşamalardan geçmeden de fotoğrafın bizzat kendisi en yalın haliyle manipülasyondur; çünkü fotoğrafın algısı insan gözünün algısından farklıdır, farklı lensler kullanıldığında fotoğraftan farklı sonuçlar alınır ve özellikle siyah-beyaz fotoğrafta renk algısı bozulur. Konuşmasında bilginin görselleştirilmesine (dataviz) de değinen Germen, bunun, Newsmap’te olduğu gibi, öne çıkarılan bilgiyi meşrulaştıran bir tarafının olduğunu vurguladı. Zira diğerlerine nispetle daha vurgulu (hacim, konum ve renk yoğunluğu itibariyle) bir şekilde verilen bilgi de bir çeşit manipülasyona yol açar ve kendi meşrutiyetini sağladığı gibi kimi bilgilerin de gözden kaçmasına sebep olur. Haber ve belgesel fotoğrafçılığındaki manipülasyonun tarihinden bahseden Murat Germen, 1800’lerin sonundan günümüze gelene kadar çoğu fotoğrafçının manipülasyona başvurduğunu ifade etti. Hatta Dorothea Lange, Robert Capa gibi çok bilinen fotoğrafçıların dahi manipülasyondan uzak kalamadığını, her birinin farklı estetik kaygılarla fotoğraflarını manipüle ettiklerini söyledi.
Manipülasyon ve gerçeklik arasındaki tartışmada ise Germen’e göre gerçeklik, aslında sadece fotoğrafçının gerçekliğidir. Fotoğrafçı yaptığı tercihle, gerçekliği kendi algısına göre aktarmış olur. Örneğin profesyonel fotoğrafçıların yaptığı manipülasyonlar araçsaldır ve bu durumda fotoğraf, fotoğrafçının kendi bakış açısına göre insanları yönlendirdiği bir araca dönüşür. Oysa amatörce çekilip “anında” sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar daha az manipüle edilmiş fotoğraflardır ve dolayısıyla da araçsal bir özellik taşımazlar. Fotoğrafın belge niteliği üzerine konuşmasına devam eden Germen, resmin fotoğraftan önce belge amacıyla yapıldığını, sonrasında ise resmin belge olma özelliğini fotoğrafa bırakıp daha soyut bir anlatıma geçtiğini ifade etti. Fakat günümüzde artık fotoğrafta da soyut anlatıma doğru bir evrilme gerçekleşmektedir.
Fotoğrafta manipülasyonu, minyatürle ilişkilendiren Germen, bu ilişkilendirme sonucunda ortaya koyduğu “Muto-morphosis” isimli projesinden bahsederek nasıl bir yol izlediğÖini anlattı. Bu projede, perspektif yoksunluğu, görüntü yoğunluğu gibi minyatür tekniklerinden esinlenen ve panoramik fotoğrafları, kendine has bir algoritmayla sıkıştırarak, son haline getiren Germen, minyatür tekniklerinin kendisi için bir alfabe olduğunu ve bunun asıl gerçekliği oluşturduğunu ifade etti.
Belgesel fotoğrafta manipülasyon olup olamayacağına dair yöneltilen bir soruya “olmaması mümkün değil” şeklinde yanıt veren Germen, fotoğrafçının tarafsız olamayacağını, dolayısıyla ideal objektifliğin sözkonusu olamayacağını dile getirdi. Bu bağlamda manipülasyonun da birkaç çeşidi olduğundan bahseden Germen, bunları “estetik kaygı güdülerek yapılan manipülasyon”, “fotoğrafçının sadece kendini ölümsüzleştirmek amacıyla yaptığı manipülasyon” ve “belli bir kültürü veya belli bir tavrı karalama amacıyla yapılan manipülasyon” olarak sıraladı.
Yaklaşık üç saat süren söyleşinin ikinci yarısında Germen, kendi projelerinden fotoğraflar göstererek hem projelerin süreçlerini hem de edindiği tecrübeleri katılımcılarla paylaştı.