Yeni Medya, Yeni Madun ve Büyük Veri Hegemonyası
Teknolojinin hayatla bu kadar iç içe geçtiği bir zamanda yeni medya ve iletişim alanındaki çalışmaların özellikle son yıllarda inanılmaz bir hızla artıp tüm sosyal ve politik yaşantımızı kuşatan bir etkiye sahip olduğu ortada. Bu çalışmalar hem toplumsal ve siyasi kategorileri yeniden düşünmenin hem de yeni medya ve iletişim yollarıyla ortaya çıkan imkân ve yenilikleri, içerdikleri yeni iktidar ve şiddet unsurlarıyla bir arada değerlendirmenin gerekliliğini vurguluyor. Ebru Yetişkin de sunumunda bu değişim ve dönüşümleri eleştirel bir okumaya tabi tutarak özellikle son yıllardaki yaygın internet kullanımıyla ortaya çıkan yeni medyanın yarattığı sosyal ve siyasi etkilere yoğunlaştı.
Yetişkin ilk olarak Gramsci tarafından kullanılmış olan ve dönüşerek bugün hâlâ güncelliğini koruyan madun(subaltern) kavramını tartışarak sunumuna başladı. Madunkavramı sabit bir kimliğe ya da homojen bir çokluğa göndermede bulunmayan, içinde bulunulan zaman ve mekânın koşullarına göre sürekli dinamik bir dönüşümü içeren bir kavramdır. Kendi içinde sürekli bir başkalık ve bu başkalığın dönüşümünü içerir. Kimlik ve tanınma politikalarına hapsedilmiş bir siyasi atmosferde madun kavramının kimlik siyasetine alet edilmesi tam olarak madunun tekrar iktidara mal edilmesiyle sonuçlanmıştır. Herhangi bir kimliği (Kürt, Alevi, Müslüman vs.) madun olarak göstermek maduna sabit bir belirlenim ve kimlik tayin etmek anlamına geldiği için iktidara direnç göstermek yerine onu olumlar ve yeniden üretir. Bu noktada akademisyenler ve entelektüeller tarafından mevcut siyasi gerilimleri ifade etmek için kullanılan madunun içi boşaltılmış, bağlı olduğu zaman ve mekân koşullarından koparılmış, iktidarın işleyiş biçimin bir faili haline getirilerek epistemik şiddet ve ihlale uğramıştır. Bu noktada Yetişkin’e göre yeni medya ve iletişim yolları “aynı”nın homojenliğinde değil “fark”ın heterojenliğinde kendini gösteren madunu yeniden düşünmek için çok elverişli olabilir. Madunu yeniden düşünmek ise yeni medyanın siyasetini düşünmek için kavramsal bir olanak yaratabilir ve birbirlerini karşılıklı besleyen bir okuma sağlayabilir.
Bir örnek vermek gerekirse, internetteki açık kaynaklı unsurlar teknolojinin sayısız ve sonsuz düşüncenin bir araya gelerek bir şey üretme, somut bir şey ortaya koyma imkânını gösterir. Yeni medyanın daha önceden görülmemiş bir erişilebilirlik olanağı, çok taraflı yaratıcı ve üreticiliğe açık olması ve sürekli değişip dönüşerek kendini değiştirebilmesi siyasi açıdan ciddi değişimleri beraberinde getirmektedir. Zira en basit şekilde düşünmek gerekirse temsili demokrasinin hantallığını dönüştürebilecek plastik bir yapıya sahip olan bu yeni medya, doğrudan ve daha katılımcı bir demokrasiyi mümkün kılabilme veya en azından böyle bir imkânı barındırabilmektedir. Yetişkin’e göre temsili demokrasinin kendi içinde homojen ve hiyerarşik olan kutuplaştırıcı ve bölücü siyasetine karşı hiyerarşileri yok eden herkesin katılım gücüne sahip olduğu heterojen bir çokluğa işaret eden yeni medya, bilinen siyasi kategorilerin artık miadını doldurmaya başladığına işaret ediyor. Demokrasinin en temel krizi ve çelişkisi olan temsil meselesini tekrar nüksettiren yeni medya, kimsenin kimse adına konuşmadığı, herkesin kendi kendini temsil ettiği hatta kendini ürettiği siyasi temsille sanatsal temsilin birbirine yaklaştığı yeni bir çokluğu doğurabilir. Yetişkin’e göre mevcut siyasi otoritelerin yabancı olduğu bu durum, günümüzdeki işgal hareketlerinde yeni medyanın ne kadar yaygın ve yaratıcı bir şekilde kullanıldığının somut bir kanıtıdır. Aynı yeni medya ve iletişim tekniklerinin yine bir imkân olarak içerdiği tehdit ve tehlikelere de değinen Yetişkin, yeni medyayla artık çok daha kolay depolanan dataların sınıflandırılarak denetim, kontrol ve tahakküm için kullanılmasının yeni bir data hegemonyasını beraberinde getirdiğini ifade etti.