Savaş Sürecinde Yemen’de İnsani Durum

Paylaş:

Küresel Araştırmalar Merkezi “Özel Etkinlik” konuşma serisinin Eylül ayındaki toplantısında, bölgede bizzat görev yapmış olan Yeryüzü Doktorları Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık’ı konuk etti. Kınık, temsil ettiği kurumların Yemen’deki etkinliğini kapsamlı biçimde değerlendirdi, güncel sorunlara tarihsel perspektiften yaklaştığı bir sunum gerçekleştirdi.

İnsani yardım faaliyetleri hususunda Türkiye’nin Yemen’e yöneliminin Arap Baharı süreci ile belirginleştiğini ifade eden Kınık, ekseriyetle Yemen’deki Islah Partisi ile ortak yürütülen çalışmaların devrim başarılı oluncaya kadar sahra hastanelerinde sürdürüldüğünü, daha sonra Yemen’in genelinde tatbik edilebildiğini belirtti. ‘Yemen İhvanı’ şeklinde de tanımlanabilecek Islah Partisi ülkedeki ana muhalefet konumundadır ve bu bakımdan onlarla birlikte çalışmak son derece önem kazanmaktadır. Kınık, Yemen’de sağlık alanında planlanan ve gerçekleştirilen faaliyetlerden söz ederken Yemen’in ikinci büyük şehri Taiz’e dikkat çekti. Husiler tarafından kuşatılmış şehre ne koalisyon güçleri ne hükümet güçleri ne de insani yardım kuruluşları ulaşabiliyor. Kentte elektrik ve internet bulunmadığı için irtibat kurulamıyor ve kayıplar rapor edilemiyor. Bu olgular Yeryüzü Doktorları’nın faaliyetlerinin ne yönde olması gerektiğini ortaya koyuyor. Yeryüzü Doktorları’nın öncelikli hedefi, Taiz’e yardım ulaştırmak şeklinde belirlenmiştir. Ayrıca, El-Hudeyde ve Aden’de de normal gıdalarla beslenerek toparlanamayacak kadar uzun süre açlık çekmiş insanların tedavi edilebilmesi için beslenme sağlığı merkezlerinin açılması için çalışmalar sürüyor.

Yemen’in temel problemlerini kısaca nakledecek olursak: Yemen, gıda ihtiyacını büyük oranda dışarıdan karşılıyor ve ulaşım noktaları kontrol edilemediği için gıda maddelerinin iç kesimlere eriştirilmesi mümkün olmuyor. Milyonlarca insanın içme suyuna erişimi yok. Açlık dolayısıyla bağışıklık sisteminin güç kaybetmesi deng ateşi, kolera, sıtma gibi salgın hastalıkların baş göstermesine neden oluyor. Çok sayıda bebek, ağır beslenme bozukluğu nedeniyle hayatını kaybetme riski taşıyor. Yemen’de 2012 yılında TİKA’nın Aden’de açmış olduğu Sadakat Hastanesi Diyaliz Merkezi haricinde diyaliz merkezi yok. Savaş mağdurları komşu ülkelerde veya Yemen’in savaşın daha düşük yoğunlukta seyrettiği şehirlerinde yaşamak mecburiyetinde kalıyorlar. Çatışma sona erse bile terk ettikleri bölgelere geri dönemiyorlar; çünkü elektrik, su ve gıda temin etme imkânları yok. Devlet düzeni yitirildiği için personele maaş verilemiyor ve kamu düzeni tesis edilemiyor. Tüm bu imkânsızlıklara rağmen uyarıcı etkili gat bitkisinin üretim ve dolaşımı devam ediyor. Yemenliler günün verimli olabilecek vakitlerinin çoğunu gat çiğneme ritüeline ayırıyor ve bitkiye erişimin güçleştirilmesi için herhangi bir irade gösterilemiyor.

Kınık, Yemen ile Türkiye arasındaki bağın güçlülüğü üzerinden Yemen’in Roma döneminden günümüze kadarki tarihsel arka planına değindi. 1990 yılında Kuzey ve Güney Yemen’in birleşmesiyle, bugün Yemen’de siyasi kontrol alanına sahip grupların yaklaşık olarak sabitlendiğini hatırlattı. 2000’lere gelindiğinde Ortadoğu’nun genelinde hissedilen güç boşluğu Yemen’de de El-Kaide’nin terör faaliyetleri, halk hareketleri ve ordunun bunlara karşı tutumu ile kendini gösterdi. Arap Baharı süreci ise Yemen’de görece başarılı olmuştu; ancak yapılanan iktidar, ülkeden ayrılan Ali Abdullah Salih’in tesirini sonlandıramadığı ve bölgede hâkimiyet iddiası olan ülkelerin dahline maruz kaldığı için varlığını sürdüremedi. Şii Husiler İran yönetiminin de desteğiyle 2014 Eylül’ünde başkent Sana’nın hâkimiyetini cebren elde ettiler. Kınık, Türkçe yayınlarda birbirinden farklı tanımlarla yer alan Husiliğin, İsnaaşeriyye görüşüne mensup olması ile Zeydilik’ten farklılaştığını ve kökeninin Memlûk Devleti dönemine kadar geri götürülebileceğini belirtti. Zannedilenin aksine Zeydiler isyan eden gruba dâhil değiller, süreçte yansız kalmayı tercih ettiler. Yemen İhvanı ise Halk Mukavemet Güçleri adıyla koalisyonun karasal mücadelesini sürdürüyor. Nüfusun dar bir dilimini oluşturan Husilerin başarılı olmalarının bir sebebi de devrim ile yönetimden uzaklaştırılan Ali Abdullah Salih’e bağlı ordudan aldıkları destekti. İran yönetiminin Yemen’de askeri tahkimata girişmesi ve Suudi Arabistan’daki iktidar değişikliği, koalisyon güçlerinin bölgeye müdahil olmasına zemin hazırladı. Fakat koalisyonun bölgedeki etkinliği de hak ihlallerinden berî değil.

Uluslararası camianın Yemen Savaşı’na yaklaşımını tenkit eden Kınık, bölgenin onarımının Suudi Arabistan’ın mesuliyetinde olduğu yönünde genel bir kanı olduğunu ancak Suudi Arabistan’ın bu konuda anlamlı bir çalışması bulunmadığını belirtti. Gerek koalisyon güçlerinin müdahalesi gerekse Husi darbesi, yaşanan insani krizin vahametinin lâyıkıyla dillendirilmesini engelliyor. Kınık, İstanbul’da gerçekleşen Uluslararası Yemen İnsani Yardım Konferansı’nda hibe edilmesi vaat olunan meblağın takipçisi olacaklarını ve Yemen meselesinin dünyada yeterince aksetmesi için gayretlerini sürdüreceklerini belirtti.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir