İstanbul’daki Husûsi Mektepler (1873-1922)

Paylaş:

Bilim ve Sanat Vakfı Türkiye Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen Bir Kitap-Bir Yazar programının Ağustos toplantısını Nuri Güçtekin’i kitabı İstanbul’daki Husûsi Mektepler (1873-1922)[1]münasebeti ile misafir ettik. Konuğumuzla maarif tarihinin önemli, fakat arşiv kaynaklarıyla beraber yeterince ele alınmamış hususi mekteplerinin problem olarak nasıl çalışılması ve konuyu ele alırken hangi noktalarına dikkat çekilmesi gerektiği ölçüleri üzerine konuştuk.

Osmanlı Devleti, kendisinden önce kurulmuş Türk devletlerinin meydana getirdiği müesseselerden yararlanarak kendine özgü bir yapı inşa etmiştir. Osmanlı Devleti’nin oluşturduğu eğitim sisteminin modernleştiği 19. yüzyıldaki mektepleri inceleyen bu çalışmada, Müslüman ve gayrimüslim mektepler arasındaki ortaklıkları ve farklılıkları incelemiştir. Sanılanın aksine Müslüman mektepleri gayrimüslim mekteplere göre daha az gelişmiş değildir. Eğitim sistemlerine ve derslerine, ders hocalarına bakıldığında Müslüman mekteplerindeki eğitimin seviyesinin de benzer olduğu görülmektedir. Güçtekin, bu noktaları aydınlatmak için çok sayıda arşiv belgesi, hususi mekteplerde çıkarılan dergi, gazete, kitap ve mekteplere ait nizamnameleri kullanmıştır. Araştırmasının sınırlarını 1873-1922 yılları arasında, İstanbul’da kurulan hususi mektepleri merkeze almıştır.

Osmanlı eğitim tarihini ve eğitim sistemini çalışmanın zorluğuna vurgu yapan Güçtekin, bu konuda arşive dayalı çalışma yapılmadığı için bu alana yöneldiğini belirtti. Yapılan maarif çalışmalarının genellikle salnameler üzerinden ilerlemesi, alan hakkındaki bilgiyi sınırlandırmış, bunun olabilmesi için dahiliye ve hariciyenin belli bölümlerinin de belgelerine bakmak gerekmiştir. Bu hususlar dikkat edilerek, üç bölümde kitabın iskeleti kurulmuştur.

Kitabın ilk bölümünde hususi mekteplerin yapısı, kurulma amaçları, sayısı, idari ve öğrencileri ele alınarak nasıl teşkilatlandıkları ortaya konmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde, 1873-1922 yılları arasında İstanbul’da açılan hususi mektepler, kuruluş tarihlerine göre listelenerek verilmiştir. Mekteplerin kuruluş amacı, kim tarafından kurulduğu, maddi yönden bağlı olduğu kişi veya kurumlar, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde teşkilatlarının olup olmadığı hakkında bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca kurumların süreç içinde yaşadıkları değişikliklere, bina yapılarına, derslerin içeriğine ve öğrencilerin eğitim dönemlerine de değinilmiştir. Hususi mektepler yoğun olarak sur içerisinde bulunmaktadır. Özellikle Fatih, Kıztaşı, Nişantaşı semtlerinde, yani zengin nüfusun yoğunlaştığı yerlerde kurulmuşlardır. Mekteplerin leyli ve meccani eğitim sistemleri de ayrıca incelenmiştir. Bu hususta erkek yatılı öğrenci sayısının kız yatılı öğrencilerden her zaman fazla olduğu görülüyor. Mektepler birbirleriyle rekabet ederken farklı reklam faaliyetlerine girişmişlerdir. İsimlerini duyurabilmek için zamanının önemli isimlerini hoca olarak tayin etmek en önemli kalite göstergelerinden biri. Bu rekabet ortamından dolayı müdürler aktif olarak mekteplerin faaliyetlerinde yer almış, mektepteki öğrencilerin girdikleri müsabakalar, kazandıkları başarılar ve madalyalar listelenmiştir. Bunlar mektebin tanıtımında ve reklamında kullanılan araçlar olmuştur. İlginç bir husus: Belgelerde mekteplerde cemaatle namaz kılındığı, ders programlarının namaz vakitlerine göre ayarlandığı görülmektedir.

Son bölüm, mekteplerin yapmış oldukları faaliyetler üzerine yoğunlaşmakla beraber, mali bütçeleri hakkında da bilgi vermektedir. Burada bu mekteplerin sadece maddi çıkar için değil, eğitime verilen önemden dolayı kurulduğuna dikkat çekilmiştir. Mekteplerin kurulmasında yer alan kişilerin asker, yazar, şair gibi sıfatlara nail olmaları ve aynı zamanda öğretmen olarak görev yapmaları eğitime olan inancı göstermektedir. Güçtekin, Osmanlı Devleti’nin bu mekteplere ayırdığı bütçenin çok düşük olduğunu belirtti. Bunda en büyük etkenin savaşlar olduğunu düşündüğünü de ekledi. Hatta bu olumsuz etki devlet mekteplerinde, öğretmenlerin maaşlarına da yansımış, vazifelerinden istifa edip daha fazla gelir getirecek işlere yönelmelerine neden olmuştur.

Eğitim göz önüne alındığında hususi mekteplerle devlet mektepleri arasında önemli bir fark yoktur. Bu mekteplerin tek farkı bütçelerinin devlet tarafından karşılanmamasıdır. Hususi mekteplerden alınan diplomalar, devlet mekteplerinden alınanlara denktir. Zaten herhangi bir devlet kurumunda görev edinmek isteyen devlet ve hususi mektep mezunlarının kurumların açtıkları sınava girip başarılı olmaları gerekmektedir. Yalnızca, hususi mekteplerden mezun olanlara çift diploma hazırlamak gerekmektedir. Bu belgelerden biri bakanlığa gönderilirken diğeri kişinin başvurduğu kuruma gönderilip onay alınmak için kullanılmıştır. Yani kişi öğretmen mektebi için muallimlik sınavına girecekse, muallimlik kurumuna da diplomasını gönderip onay alması gerekmektedir.

[1] Kültür A.Ş., İstanbul, 2015.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir