Bütün Saadetler Mümkündür

Paylaş:

Kılıçarslan, filmde karakterleri zaaflarıyla kurgulayarak bilinçli bir denge kurmaya çalışır. Bunun yanı sıra Gülce karakterine ilgi duyan Ali’nin, Mevlüt ile ilişkisi merkezi bir konuma sahip olduğu için film bir aşk anlatısına da dönüşmez.

Bilim ve Sanat Vakfı Sanat Araştırmaları Merkezi, Hayâl-i zî-ruhtan Sinemaya etkinliği kapsamında Selman Kılıçaslan’ı ağırladı. Yönetmenin Bütün Saadetler Mümkündür adlı filminin gösteriminin ardından Barış Saydam moderatörlüğünde, seyircilerin de katılımıyla keyifli bir söyleşi gerçekleştirildi. Yönetmenin ilk filmini paylaşma imkânı bulduğu ve izleyicilerden seyir sonrası geribildirim alabildiği programa katılım yüksek oldu.

Selman Kılıçaslan, daha önce dizi senaristliğinde uzun mesai harcamış yönetmenlerden biri. Cam Kırıkları, Alayına İsyan, Pusat gibi televizyon dizisi projelerinde çalıştıktan sonra, adını Ziya Osman Saba’nın şiirinden alan Bütün Saadetler Mümkündür filmi için yönetmen koltuğuna oturur.

Filmde Mevlüt ve Ali’nin ilişkisi gerçek bir hikâyeden ilham alır. Kılıçaslan’ın geçmişinde yer eden, arada bir ziyaret edip, yardım ettiği komşuları Emine Nine filmde Mevlüt Dede olur. Filmdeki hikâye Mevlüt ile Ali’nin ilişkisine odaklanır. Özellikle Mevlüt filmde en başat karakterdir; zaaflarıyla, günahlarıyla, geçmişiyle manipüle edilmeye oldukça müsait biridir. Hayatının önemli bir evresinde Mevlüt’ün hayatına giren Ali’nin ona yardım etme sebebi, iki taraf için de bir iyilik-kötülük meselesi üzerinden ilerlemez. Yani Ali çok iyi olduğu için değil de Gülce karakteri onu yönelttiği için kendisini Mevlüt amcanın evinde yaşarken bulur ve Allah rızası için yaşlı adama yardım etmeye başlar. Mevlüt ise merhamet edilesi bir adam olduğu için yardım görmez filmde, o da günahıyla sevabıyla bir insan olarak yansıtılır. Selman Kılıçaslan işte tam da bu noktalara özellikle dikkat ettiğini ve filminde klasik bir iyi-kötü çatışmasından kaçındığını ifade ediyor. Ali çok iyi, Mevlüt çok kötü ya da Osman çok bilge, zaafsız karakterler olarak sunulmaz filmde çünkü hepsi kendi içinde çeşitli gelgitler yaşarlar. Kılıçaslan bu noktada filmdeki Osman’ı örnek vererek, onun da tamamen bilge bir karakter olarak çizilmediğini, her an boheme kayabilecek ya da kaybolabilecek bir yönü olduğunun altını çiziyor. Osman karakteri bir yandan da filmde Ali’nin dönüşümünü gözlemleyecek kadar deneyimli bir bakıştır.

Kılıçarslan, filmde karakterleri zaaflarıyla kurgulayarak bilinçli bir denge kurmaya çalışır. Bunun yanı sıra Gülce karakterine ilgi duyan Ali’nin, Mevlüt ile ilişkisi merkezi bir konuma sahip olduğu için film bir aşk anlatısına da dönüşmez. Oysa klasik bir drama yapısında bu tür çatışmalardan faydalanılır, iyi olan kötüyle yaşadığı çatışmalar üzerinden olgunlaşır ve bilge kişiden de destek alarak kemale erer. Gerçek hayatta ise bu kadar keskin ayrımlar yoktur, seyirciye özdeşim kurdurmamak, klasikten ayrılmak riskli seçimler olsa da yönetmen, içinden geldiği gibi, en samimi şekilde hikâye aktarımından yana olduğunu belirtiyor. Daha önceki dizi senaryosu deneyimlerinde, anlık reytinglere göre olaylar tasarlamak zorunda kaldığını, sahnelerde çok sert bir matematik kurulduğunu ancak kendi filminde, kalemi ile yüreği arasındaki mesafeyi olabildiğince açmadan, boş bir bardağı doldurmaya çalışmadan, kolaya kaçmadan hareket ettiğini ekliyor.

İlk film için riskli görünse de Kılıçaslan, filmdeki karakterini A noktasından B’ye taşıyan, dipten yüzeye çıkaran bir olgunlaşma serüvenindense yolda olma halinin, çelişkilerin yansıtılmasından yana olduğunu belirtiyor. Ayşe Şasa’nın ifade ettiği, filmlerde iyi ya da kötü tarafta değil de yolda olma fikrine ise katıldığını ekliyor. Ali de bu sebeple filmin sonunda kemale ermiyor ama oraya doğru yöneliyor. Mevlüt ile keskin bir dönüşüm yaşamayan Ali’nin olgunlaşma yolundaki yerini, yönetmen şu sözlerle özetliyor: “Filmde insanlara direkt mesajlar verilebilirdi ama hayatta da iyilik ve kötülük içiçe, oysa beklenmeyen olabilir. Filmde formun emrine girmeden, asgari unsurla, seyirciyi suistimal etmeden, samimiyet arayışı ile içselleştirdiğim, gerçek bir hikâyeyi anlattım.”

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir