15. Asır Kahire’sinde Ulema, Medrese ve İslami İlimlerin Yüksek Öğretimi

Paylaş:

Medeniyet Araştırmaları Merkezi Şubat ayında Tezgâhtakiler toplantı dizisinde Büşra Kaya’nın “IX./XV. Asır Kahire’sinde Ulema, Medrese ve İslami İlimlerin Yüksek Öğretimi” başlıklı doktora tezini dinledi. Kaya ilk olarak bilim ve toplum ilişkisine değiniyor ve bunun şehirli bir olgu olduğunu, bir istikrar gerektirdiğini söylüyor. İslam medeniyet tarihinin hicret ile başlamasına dikkat çeken Kaya, medeniyet yapısının zamanın ve mekânın yeniden yorumlanması ile başladığını söylüyor. Çarşı, mescit, medreseler kuruluyor ve bilginin parayla olan ilişkisi belirleniyor. Medine’den sonraki şehirlerin her biri bilgiyle ilişkisi üzerinden tanımlanıyor ve her biri ilim akımı oluşturuyor. Bundan sonraki tüm İslam şehirlerinde bu temel bir rol oynuyor.

Tarihte İslam şehirlerini tehdit eden iki temel unsur vardır: Haçlı seferleri ve Moğol istilası. Kudüs uzun yıllar boyu Müslümanların elinde olmasına rağmen Anadolu Selçuklu devleti İznik’i başkent ilan ettikten bir yıl sonra Haçlı seferleri başlıyor. İkinci tehdit Moğol istilası ise Bağdat, Şam gibi büyük şehirlerin yıkılmasına, kütüphane ve medreselerin yakılmasına sebep oluyor. Bu dönemde Anadolu ve Arap dünyasında ciddi siyasi otorite kaybı oluşuyor. Bu iki tehdit sonrası siyasi birliğini sağlamlaştırıp otoritesini kurabilen ilk ve tek İslam şehri ise Kahire oluyor. Bağdat ve Şam’daki yıkımdan kaçan Arap ulemanın sığındığı şehir haline gelen Kahire, Anadolu’dan göç eden topluluğu da barındırıyor. 15. Asır Kahire’si İslam dünyasının ilminde zirve noktasını temsil ediyor. Tezin temel sorularından biri ise bu iki tehdit sonrası İslam dünyasındaki sürekliliği temin ve tespit etmekte ulemanın rolüdür. Kaya’ya göre bu konuyu çalışmak günümüze ne katar sorusunun cevabı ise bir başka tehdit olarak modernleşmenin İslam topluluklarının sürekliliklerini nasıl koruyacağı konusunda bir takım ipuçları vermesidir. Kahire çalışmak ise Moğol ve Haçlı tehditleri sonrası İslam siyasi birliğini sağlayabilmiş ilk ve tek devlet olmasından olayı önemlidir. 15. Yüzyılda Kahire ilim merkezi halini alırken Avrupa’da ise veba salgını ve iç savaşlar mevcut. Bu yüzyılda Avrupa nüfusunun neredeyse kırılma noktasına geldiğini biliyoruz. Bu dönem İslami ilimlerin her alanında eser verildiği bir dönemdir.

İslam şehirleri üzerine birçok tanım geliştirilmeye çalışılıyor ve temel olarak İslam şehirlerinin kurumsal ağları olmayan sosyal çevreler üzerinden ilerleyen yapılar ile oluştuğu söyleniyor. Memluklar üzerine Türkiye’de ve İslam dünyasında yapılan çalışma sayısı az, olanlar ise daha çok siyasi kaynaklar üzerine toplanmış durumdadır. Fakat Chicago’da 1996’dan beridir çalışmalarını sürdüren Memluk araştırmaları merkezi mevcut ve her yıl bir dergi çıkartarak bu çalışmalarını güncel tutuyorlar. Memlukluların medreselerinin detaylarını anlatmaya başlayan Kaya, buradaki medreselerde dört ayrı mezhebin kendi çalışmalarını sürdürüp tartışma yapabildiklerine değiniyor. Ulema bu şekilde çalışmalarını sürdürürken iktidar ise belirli bir merkezde toplanmış değil. Memluklar aslında Arap bir toplum fakat idari olarak Türkler tarafından yönetiliyorlar. Bu siyasi sistem dini otoriteyi kendi merkezlerine almış siyasi elitlerden oluşuyor. Siyasi elitlerin gücünü yetiremediği tek topluluk ise ulema sınıfı, yani sivil elitler. Ulema çok iyi Arapça biliyor ve istilalar yüzünden kaybolan geleneği ayakta tutmak için harekete geçmiş bir grup. Arapça bilmeyen siyasi elitlerin ise bu gruba müdahil olması hayli güç. Kahire’de bu siyasi ve sivil elit ayrımı sıklıkla karşımıza çıkar ve bu iki sınıf arasında evlilik ve aile bağları ile ilişki kurulur. İslami ilimlerin eğitimi ise metin merkezlidir. Metinlere hakim kişi otoriteyi elinde tutar ama bu sarsılmaz bir otorite değildir, her zaman rekabete açıktır.

Bir diğer husus ise yüksek eğitimin kimin tekelinde olduğu ve otoriteyi kimin sağladığıdır. Bu sorular üzerine batıda yapılan çalışmalar iki kutuplu çalışmalardır ve anakronik tanımlar barındırırlar. Kaya konuşmasını bitirirken bu dönemde çok yazılmış tabakat kitaplarının içerdiği detayları anlatarak devam etti. Kimin hangi çizgiyi takip ettiği ve hangi okullarda otoriteye sahip olduğu ve neleri çalıştıklarını bu tabakat eserlerinden öğrenebildiğimizi söyledi.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir