IKBY Referandumu ve Bölgesel Etkileri
Küresel Araştırmalar Merkezi kapsamında Kasım ayında gerçekleştirilen Ortadoğu Konuşmalarının konuğu Galip Dalay’dı. Dalay, IKBY’de 25 Eylül’de yapılan referandumun Irak’taki ve Irak’a komşu ülkelerdeki etkilerini tartıştığı bir konuşma yaptı. Referandumda yüzde doksanı bulan bir oranla bölge insanının bağımsızlık yönünde oy kullandığına vurgu yapan Dalay, ancak olayların askeri bir veçheye bürünmesinden sonra Barzani’nin referandumun sonucunu erteleme kararı aldığına dikkat çekti. Sonrasında, Türkiye medyasının “Barzani bize ihanet etti” söylemi geliştirdiğini, oysa biraz dahi olsa bölgesel Kürt siyasetini takip edenler için durumun hiçbir sürpriz taşımadığını, herhangi bir takiyenin olmadığını dile getirdi. Irak Kürtleri daha başından beri bağımsızlık isteklerini dile getirmişlerdi. Bu yüzden medyada ihanet gibi sunulması anlamsızdı. Barzani 2014 yılında referandumu gündeme getirmiş ancak IŞİD ile savaş bu durumu ertelemişti. IŞİD gerileyince konu tekrar gündeme geldi. Irak Kürtlerinin bağımsızlık durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da sorulduğunda verilen cevabın bunun “Irak’ın iç işleri” olduğunu hatırlattı.
Dalay konuşmasında Barzani’nin hatalarına da değindi. Barzani’nin referandumun Kürtler arasındaki ayrılığı bitirip konsorsiyum oluşturacağı fikrinde olduğuna belirten konuşmacı, buna rağmen mesela Kerkük’te ana güç olan IKYB’nin referandum sürecine karşı çıktığını bildirdi. Post-referandum döneminde Irak Kürt siyaseti ciddi manada parçalanmıştı ve referandumun Kürtler arasında bütünlük sağlayacağı beklentisi gerçek bir zemine oturmuyordu. Barzani’nin diğer bir yanlış okuması da şuydu: Türkiye’nin bu referanduma karşı çıkacağını ancak süreci baltalamayacağını düşündü. İran’ın itiraz etmesi halinde ise bunun uluslararası sempatiyi artıracağını düşündü. Dalay’a göre referandumun kısa ve orta vadedeki hedefi bağımsızlık değildi. Referandumun kısa vadedeki temel hedefi Irak Kürtleri ile merkezi hükümet arasında yeni bir ilişki zeminini tanımlamak, uzun vade hedefi ise Kürdistan meselesini bir tartışma başlığından çıkarıp bir sürece dönüştürmekti.
ABD’nin konu hakkındaki tutumunu üç başlıkta ele aldı. ABD’nin referandum zamanındaki Ortadoğu politikasında IŞID ile mücadele ön plandaydı. Temelde bütün diğer politikalarını buna göre belirledi. İkincisi ise Irak’ta 2018’de yapılacak seçim. ABD seçimi Abadi’ye kazandırmak istiyor. Üçüncü hedef ise Irak’ı İran’ın yörüngesinden kurtarmak. Bunu da Abadi’yi güçlendirerek yapmayı planlıyor.
Türkiye’nin tutumu hakkında net bir cevap veremeyeceğini dile getiren Dalay, bu süreçte Türkiye’nin bir kimlik krizi içinde olduğunu öne çıkardı. Türkiye’nin, güneyde bir Kürt kuşağının oluştuğu ve bunu bertaraf etmek gerektiği yönünde bir tutum geliştirdiğini söyleyen Dalay, akabinde Türkiye’nin Kürt kimliği ile anlamlı bir ilişki kuramadığını vurguluyor. İran’ın tutumu ise muhtemel bir Kürdistan nasıl bir jeopolitik konuma sahip olacak sorusuyla başlıyor. Muhtemel bir Kürdistan’ın ABD’ye, Batı’ya ve İsrail’e yakın olacağını düşünen İran, muhtemel bir Kürdistan’ın kendisine düşman olacağını düşünüyor. Dolayısıyla muhtemel bir Kürdistan’ın İran’a operasyon düzenlemek isteyenlerin merkez üssü olacağını düşünen İran devleti bunu güvenlik krizi olarak görüyor.