MESNEVİ’DEN
Nûr olmayınca renkler görünmez!
Nûr, ışık olmayan yerde kırmızı, yeşil, sarı; bu üç rengi ne vakit, nasıl görebilirsin? Fakat senin aklın fikrin renklere takıldı kaldı; renklerde kayboldu da, bu renkler nûru görmene perde oldu. Gece gelip de renkleri örtünce, renkler görünmez olunca, rengi görmenin ışığa, nûra bağlı olduğunu anlarsın. Gönül âleminin hâli de böyledir; nûr olmayınca iç âlemin renklerini de göremezsin.Dış âlemin renkleri güneşin ve süha yıldızının ışığıyla; iç âlemin renkleri ise Allah’ın yücelik nûrlarının aksi ile belli olur. Aslında gözün nûru da, gönüllerin nûrundan meydana geldiği için gönül nûrunun aksidir. Gönül nûrunun nûru, Allah’ın nûrudur. Allah’ın nûru ise, hem akıl hem de duygu nûrundan pâktır, tamamıyla ayrıdır.Gece nûr olmadığı için renkleri göremedin, şu hâlde nûrun zıddı ile şunu anladın ki: Önce nûr görünür, sonra renk… Bunu da –şüphesiz ki– nûrun zıddı olan karanlıkla anlarsın! Şu hâlde sen nûru, nûrun zıddı ile bilirsin. Çünkü zıd meydana çıkarak zıddı gösterir.Varlık âleminde, Allah nûrunun zıddı yoktur ki zıd ile meydan çıkıp görünsün!