Tabii Hukuk anlayışı: Orta Çağlar ve Thomas Aquinas’ta Tabii Hukuk

Paylaş:

“İnsan için içtimai hayat zaruridir” der Aristo. İnsanın yaşamını devam ettirmesi için zaruri olan bu içtimaiyyat içinde birlik, düzen ve uyumu gerçekleştirebilmek ve en iyi birlikteliğe ulaşabilmek için, tarihin ilk dönemlerinden bu yana çeşitli teori ve uygulamalar geliştirilmiştir. Bu içtimaiyyatın tabi sonucu olarak kamu yararı esas alınmış ve hukuk alanı doğmuştur.
“Hukukun değişik işlevleri olduğu bilinmektedir. O adalete yönelik toplumsal bir yaşam düzeni olmakla, adaleti gerçekleştirmek, düzen kurmak ve sosyal ihtiyaçları gidermek gibi değişik amaçlar gütmektedir.”
İnsanoğlunun yaratılışı itibariyle haklıyı haksızdan ayırdedebilecek bir melekeye sahip olduğu kabul edilmiş ve bu kabulden hareketle hukukun içi doldurulmuştur. Hukukun her insana ait olması gerekeni tayin ettiği, hak ve adalete uygun olanı tesbit ederek, adil bir şekilde insanların karşılıklı münasebetlerini düzenlemesi gerektiği ortaya konmuştur. Hukukun meşruiyetinin gündeme getirilmesi ile adalet mefhumu belirmiş ve bu mefhum hukuk felsefesinin temel meselelerinden birini teşkil etmiştir. Böylece hukukun meşruiyeti adalet idesiyle özdeşleştirilmiş ve adaleti yansıtan hukuk düzenlemesi meşru, diğerleri gayrı meşru kabul edilmiştir.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir